Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Nisan '12

 
Kategori
Deneme
 

Utanç ve şok

Utanç ve şok
 

Gecede..


Gecenin karanlığında, sessizce süzülüp gelen tanıdık bir o kadar da hareketsiz bırakan azılı bir duygudur içteki.. Kalbin yeni bir akışı kabullenmez daha doğrusu kabullenemez çünkü çözümlenmesi gereken ve tepelere ulaşmış olan sorun benzeri şeyler vardır ortalarda..

Yağmur yağdığında, damlalar duyguları saklayan küçük hazineler gibi yayılır, evrende ateş olup yanar. Bir güdüdür aslında kıvranan ruhun acısı.. Yaşam bir ırmağın kenarında, sudan korkmak gibi şekillenir, sen geleceğe güdümlenirsin, eski yaşayış şekilleri kendini açar, yollarına girer, korku ile karışık gri hevesleri duyumsatır." A h" ! dersin, " Yapamadım! " " Başaramadım! " Herkes başarmış mıdır? Şüpheli.. Belki de bu çoğu insanın hikayesi.. Bazen dumura uğramış, yanmayan kıvılcım olarak kalan, közde yok olan gibi asılır iliklerine..

Rahatım dersin.. Her şey yolunda.. Sonsuz bir çaba gerekmez, iyi benim yerim. Herkes baksın dalgasına.. İyi bir sunum yapmıştır birçokları kendini anlatmak adına.. Aslında sen de yapmışsındır, nedenleri bırakıp, sonuçlarla ilgilenmek adına..

Kimi insanların yaşamda mutluluğu tatmak için, sevgiye yer açmaktan ziyade ondan uzak durarak, veremeyeceği varoluş savaşına zemin hazırlayarak , yeni tatlara benliğini kapatarak, kendine zehir zemberek ifadelerle davrandığı da farkedilebilir.

Utanç ve şok ! Korkunun kökenlerini temsil eden duygulardan.. Yaşamın her döneminde oluşabilen, utancın şoku, şok yaşamanın da utancı getirdiği kısır döngü içerisinde kendini ödünsüz ve güvenli bir hayata yönlendirme devinimlerini sağlıyor.

Eleştirilme, reddedilme, onaylanmama, cezalandırılma, küçük düşme daha da ötesi ölümlü olmaktan duyulan korkular.. Algıları her defasında şekillendiren, bakış açılarını değiştiren, insanın, başarı, doyum ve mutluluk gibi arzulanılabilen şeylere sahip olamamasını sağlayan ya da bunları geciktiren durumlar.

İnsanların birbirleri ile iletişimlerinde, kişilerin içlerinde varolan türlü engelleyiciler, sağlıklı ve uzun vadeli ilişkilerin temeline adeta dinamit koyabiliyor. Gerçekçi, objektif formdaki bakış açıları oluşamıyor, bunun yerine kişiler birbirinden uzaklaşıp, kendi varoluş sürecini yaşıyor, kendine dönük olarak.

Yakından tanıdığınız biriyle, bir masada karşılıklı oturduğunuzu düşünün. Eskiden hiç yapmadığı şekilde size karmaşık mesajlar verdiğini ve yargıladığını düşünün. Kimi insan bunların üzerinde fazla durmaz kimileri de burada şok diye tabir edilen ruh halini yaşayabilir. Hissetme, kıpırdama, konuşma yok. Belki şokta olduğunun farkında bile değil. Durumun nedenleri ve yarattığı yansımalar yeri geldiğinde değerlendirilerek farkedilebilir: Her insanın çocukluğundan, geçmişinden getirdiği, duyarlı olduğu, bilincinde ya da bilinçaltında yer etmiş çeşitli olaylar olabilir. Bunlar muhatap olan için, davranışları yönlendirici etkide bulunabilir.

Utanma ya da şok gibi durumlarda, kişinin dünya görüşü, derinlerdeki inançları, algılayış biçimleri, kişiler arası iletişimde geliştirdiği sınırlamalar, kendisi ile ilgili kalıplaşan düşünceler ve varsayımlar etkili olabiliyor.

İletişimin önündeki engellerden ve korkunun kaynaklarından biri olarak gösterilebilen utanma duygusu bazı şiddet ve zarar verici davranışlara engel olabilmesi sayesinde faydalı olabiliyor.

" Kendin için en iyisini yap " ya da " Topluma faydalı olarak gerekeni yap "  gibi yönlendirmelerden hangisine uyum sağlanmalı ? Bunlar arasında denge sağlamak zor olabilecekse de, kendin ve toplum arasında ortak bir yol çizilebilir. Koyulacak standartlar, yapılacak sınırlamalar kişiye özgü de olabilir.

Kendini etiketleyerek, örneğin bir bağımlılık için, " Ben bunu yapamam !" Bundan kurtulamam !" demek yerine, " Bundan kurtulmak istemiyorum " " Seçim benim !" deyip, kendini kutlamak seçim kapasitesini ve özgürlüğünü getiriyor. İster alkol ya da başka bir bağımlılık türü olsun, böyle bir yaklaşım uygulanabilir. " Yapamıyorum" demek yerine " Bu benim özgür seçimim ve artık bundan vazgeçiyorum ! deyip, davranışları yönlendirmek işe yarayabilir.

Korku ve sorunlar kendinden kaçmadan, yüzleşme ve farkındalık sağlanıp, onların üzerine giderek gelişme sağlanabilir. Savunma yerine sonuç odaklı yaklaşıma geçilebilir. Nedenler gerçekleri getirebilir çoğu zaman. Çözüm yine belirlenen duyguları sağlıklı olarak ifade etmekte.

Kabul ettikten sonra !

 
Toplam blog
: 155
: 175
Kayıt tarihi
: 02.03.12
 
 

İstanbul Kültür Üniversitesi, Sanat ve Tasarım Fakültesi, İletişim Sanatları, Halkla İlişkiler bö..