Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Kasım '08

 
Kategori
Sivil Toplum
 

Utanç

UTANÇ

Bu yazı hiçbir siyasi gruba yönelik yazılmamıştır…Hayatım boyunca, sempati duyduğum tek şey dolaysız sevme, bilme, hoşgörü, iyi niyet ile iyi biri olabilme anlayışıdır ‘’insan’’ olabilmenin yegane yolunun her türden yönlendirilmeye karşın özgün ve özgür düşünebilme yetisi olduğuna inanmışımdır.

Her türden soyutlamalar ‘’Tanrı, Devlet, Toplum, Aile gibi’’ zorunluluk olarak baskı halinde kurulması elzem kurumlar olarak dayatıldığında, nasıl çarpık, ölçüsüz , arsız, edepsiz bir topluluk olunabileceğini yaşamımda sayısız defa gördüm. Bilirim! bundan daha doğal, yerinde ve kendiliğinden başka ne olabilir ? Toplum başlı başına bir gerekliliktir, aile olmak, Anne olmak, Baba olmak, Kardeş olmak kadar insanı hayata bağlayan dolaysız bir iyilik başka ne olabilir ? Daha da çoğalarak, Arkadaş olmak, Dost olmak, sevgili olmak ve yaşamak! saygın ve dürüstçe! Yaşamı tüm değerleriyle kavramak ve kutsamak, kabul etmek ve direnmemek, olduğu gibi kabul etmek kendini ve diğerlerini. Olduğun kişi olmayı istemek, ‘’öteki’’ ile bütünleşip hayatı olabildiğince yaşamak ne kadar zor olabilir?

Ülkem de yaşadığım sürece fazlasıyla acı gördüm. İktidar uğruna yapılan sayısız savaşlar, öldürmeler, işkenceler. Hiç kimsenin bağışlamayacağı, bağışlatamayacağı kötülükler. Hiçbir türden insani duygular barındırmayan ‘’tek adam’’ peşinden sürüklenen toplumlar! Kör göz , sağır kulak. Hiç kimsenin hissetmediği Utanç.

Son zamanlarda, kendimi hiç bu kadar kötü ve çaresiz hissetmemiştim. Her sabah yeni bir umutla uyandığım yatağıma, her gece büyük bir umutsuzlukla dönüyorum..Bakamıyorum artık çoğu insanın yüzüne, okuyamıyorum, gazete , kitap v.s. Akıl, hassasiyet, iyi niyet ve yürek olarak bu kadar zavallı bir toplum olabilmeyi nasıl başarabildik? Her türden alçakça işleri nasıl iş bilircilik olarak algılayabiliyoruz anlamak mümkün değil. Sahip olduğu gücü siyasi rant uğruna ve ölçüsüz , arsız idealleri uğruna fütursuzca kullanan iktidar… Suya sabuna dokunmayan, yapabildiği tek şey yolsuzlukları açığa çıkarıp bu sayede muhalif görevini yaptığını sanan muhalefet…Yaptığı haberlerin tarafı olduğu siyasi gruba yararı dışında, hiçbir habercilik görevini yerine getirmeyen çıkarcı bir medya ve onların ‘’üst düzey’’ yöneticileri ve köşe yazarları...Artık düşünmeyen, sahip olduğu ‘’aydın’’ koltuğunda, sadece yazma alışkanlığıyla! düşünce dünyasına katkıda bulunduğunu sanan ‘’çok yüzlü’’ insancıklar.

Halk ! dün gece bir programda emlak işiyle uğraştığını söyleyen bir adamın, yaptığı şaşaalı düğün sonrası, kazandığı paranın ödediği vergi sebebiyle ters orantılı olmasına dikkat çeken medya!..yine o adamı konuk ederek araştırmacılık görevini layıkıyla yaptı…Utanç verici yüzsüzlükle anlattı adam! emlakçılığının dışında her gün çıkar ve diğer işyerlerinin vergi levhalarına bakarmış! Ve görmüş ki! kimse vergisini ödemiyor! İnsanların gözlerinin içine baka baka anlattı masumiyetini, o sevimsiz suratındaki , arsız ifadeyle…Dinledik hep beraber kayıtsızca, program yapımcısının sefil gülüşü renk kattı programa. Besbelli ki hoşlanmıştı adamın kasaba kurnazlığı halinden. İşte umutsuzluğumun sebebi, işte bugün ki Başbakan ve öncekilerinin yarattığı toplum, tek farkla! eskileri mutlu geleceği bu yaşadığımız dünya da öngörüyorlardı, bugün ki ise, hem bu dünya da, hem cennet’te ...Yöntemleri aynı, ahlak algıları aynı, yalanları aynı. Yapabildiğimiz tek şey izlemek!..öylesine işlemiş ki içimize, ahlaksız bir adamın hikayelerini sırıta , sırıta izleyebiliyoruz. Hatta yüzlerce şahsiyetsiz adamların marifetlerine bağış olarak katkı da bile bulunabiliyoruz. Ne hesap sorması gereken hesap soruyor, ne de bizler bu türden kişileri hayatımızdan çıkarabiliyoruz.

Utanç içinde yaşayıp gidiyoruz.

 
Toplam blog
: 3
: 289
Kayıt tarihi
: 06.10.08
 
 

Merhaba, 13.03.1971 İstanbul doğumluyum. Turizm Otelcilik Eğitimi aldım ve hala bu işle uğraşmaktayı..