Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Nisan '18

 
Kategori
Güncel
 

Utancımız

Utancımız
 

İslam Coğrafyası denilince kan ve gözyaşı geliyor artık akla. Son iki asırdır milyonlarca müslümanın kanı döküldü, bunların yüz binlercesi çocuktu üstelik. Ve kadınlarımız ne acı ki; erkeklerinin içine düştüğü zillete katlanma mecburiyeti ile beraber bir de onbinlercesinin namusuna dil uzatıldı el uzatıldı. Katledilen milyonlarca masum ve kaybedilen nice topraklar. Lakin yine de en büyük kaybımız bu değil. Bu gidişata dur dememenin/diyememenin getirdiği alışkanlık yazık ki ümmetin ezici bir çoğunluğunda utanma duygusunu telafisi imkansız bir şekilde aşındırdı. Murathan Mungan’ın yıllar önce başka bir bağlamda Türkiye için söylediğini bütün İslam Dünyası için söylemek mümkün hale geldi. İslam ülkelerinde her şey olabilirsiniz ama rezil olamazsınız.

Öyle ki Filistinli kardeşlerimizin katledilişini elin oğlu keyifle izlerken bizim farkımız memnuniyetsiz bir ifade ile izlemek ve birkaç merhamet kokulu cümleden ibaret, sonra hiçbir şey olmamış gibi tıkınmalar ve kahkahalarla dolu dünyamıza birkaç saniye içinde dönebiliyoruz. Peki, o zaman nerede bizim utancımız, nerede öfkemiz, isyanımız? İsyan ahlâkından söz edilir ya kimilerince, söylemek gerekir ki yerinde ve zamanında zuhur eden isyan ahlâka dâhildir zaten. Ahlâkı (hangi dine yahut düşünceye dayanırsa dayansın) olanın bunca zulme bunca barbarlığa isyan etmemesi mümkün mü?

Öyleyse ekran başından kardeşlerimize yapılan insanlık dışı saldırıları izleyip acımakla yetinmeyelim. Dua edelim evet dua müminin silahıdır. Lakin zamanımızdan ve enerjimizden ayırıp İsrail Devletini tel’in eden kardeşlerimize katılmak, paramızdan ayırıp maddi yardımda bulunmak duanın ve merhametin bir yarısı, arkasından el açıp yakarışımız öbür yarısıdır. Ve dualarımız böylesi bir bütünlüğe/tutarlılığa sahip değilse ne ümmet şuurundan söz edebiliriz, ne de içine düştüğümüz zilletten kurtulabiliriz. Kardeşine zamanından ve parasından ikram edemeyenin muhabbetinin -merhametinin samimiyetine inanmak mümkün mü? Önce zamanımız, enerjimiz ve paramız sonra dua ve gözyaşı. Hiç kıpırdamadan çocuklar gibi ağlamak yakışıyor mu Ümmetin erkeklerine?

Ne olur kalplerimizi yoklayalım ve “yapamayacaklarım bir yana, yapabileceklerimi yapıyor muyum” diye kendimize soralım vakit çok geç olmadan. Zira bu soru en nihayet burada olmasa dahi mahşerde her birimize muhakkak ki sorulacak. Üstelik Gazze için, Kudüs için, Ümmet-i Muhammedin izzeti ve şerefi için, üzerimize düşeni yerine getirmemiz, yapamayacaklarımızı yapmakla mükellef idarecilerimiz için hem zorlayıcı hem de bu hususta zaten hassasiyet sahibi iseler /ki öyleler/ ellerini güçlendirici olacaktır. Rabbim; sen bize merhamet et ve zalimleri Kahhar sıfatınla kahret. Âmin.

 
Toplam blog
: 8
: 139
Kayıt tarihi
: 14.01.18
 
 

Kamu yönetimi mezunuyum,  İflah olmaz bir okuyucuyum. Okumak, istifade etmek ve paylaşmaktan gayr..