Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Uzman Psikolog Ebru Zorlutuna

http://blog.milliyet.com.tr/ebruzorlutuna

25 Şubat '19

 
Kategori
Anne-Babalar
 

Utangaç Çocuklar

Utangaçlık, her daim değiştirilmesi gereken bir özellik olarak görülür. Utangaç çocuklar toplum tarafından “utangaç” olarak etiketlenmektedir. Oysa utangaçlık bir mizaç özelliğidir. Mizaç kalıtsal bir özellik olup ancak sosyal beceriler ve deneyimlerle esneklik gösterebilir. Aileler çocukları utangaç olduklarında bunu dünya meselesi haline getirebilmektedir. Çocuk yetiştirme sürecinde gündem maddesi haline gelebilmektedir. Anne baba çocuğu daha girişken olsun diye söylemlerde bulundukça çocuklar daha çok içe dönük davranışlarda bulunabilir. Referans alabileceği bir şey olmadıkça bir çocuk nasıl hemen değişebilir ki... Ya da bu çocuklar gerçekten değişmeli midir? Bir çocuğa sürekli dışa dönük olması yönünde girişimde bulunduğunuzda onu olduğu gibi kabul etmediğinizi de hissettirebilirsiniz. Kendine olan güvenini geliştirmeye çalışayım derken daha da aşağıya çekebilirsiniz.

Toplumuzda bir çocuk adını söylemek istemediğinde, annesinin bacaklarına yapıştığında, rahatça konuşmadığında hemen “çok utangaç çocuk” diye dile getirilir. Bu çocuklar başkalarının etiketlemelerine sıklıkla tanık olurlar. Kendileri hakkında daha “utangacım” inancı yokken başkaları bu inancı geliştirmesine neden olabilir. Ardından daha büyük bir sorun gelişmeye başlayabilir. “Ben olduğum gibi iyi değilim, değişmem lazım!” Bir çocuğun kabul edilmeyen bu özelliği ile mücadelesi de burada başlar. Genellikle bu mücadele annesi “hadi kızım konuş”, “hadi arkadaşınla oyna” dedikçe daha da kaçınma davranışı göstererek devam eder. Aslında kendini tehlikede hisseden çocuğun duyguları göz ardı edilir. Süreçten ve çocuğun ne hissettiğinden çok sonuca odaklanılır. Ardından sorular başlar.. “Kızım neden merhaba demiyorsun?.”, “Bak arkadaşların ne güzel konuşuyor. Sen neden konuşmuyorsun?” “Neden utanıyorsun?” Bu sorularının cevabını çocuklarda bilmemektedir. Çünkü onlara göre her şey normal olabilir. Aynı soruları çocuklar annelerine sorsalardı nasıl olurdu? “Anne neden sürekli konuşmamı istiyorsun?”, “Neden beni başkalarıyla kıyaslıyorsun?”, “Neden duygumu normal karşılamıyorsun?”, “Neden beni olduğum gibi kabul etmiyorsun?”, “Neden sürekli değişmemi istiyorsun?”, “Neden hayalindeki çocuk olmam için zorluyorsun?” Çocuklar bu soruları soramasalar da kaydettiği düşünce ve duygular bu yönde olabilir.

Anne babalar öncelikle çocuğunu “utangaç” olarak etiketlememelidir. Aynı zamanda bu etiketlemeyi yapanları da doğru bir açıklamayla düzeltmelidir. “Çocuğunuz da çok utangaç sanırım” diye yaklaşıldığında anne ya da babanın “Çocuğum bir ortama ya da insanlara yavaş ısınıyor. Biraz zaman geçtikten sonra daha rahat hissediyor.” Çocuğunuzun “utangaç” etiketiyle büyümemesi için öncelikle sizin algınızı ve dilinizi değiştirmeniz son derece önemlidir. Çocuğunuzu olduğu gibi kabul etmedikçe o da sizin kabul gördüğünüz biri olmamak için daha da direnç gösterecektir.

Amerikalı Yazar Susan Cain ne güzel söylemiş; “Doğru ışık verildiğinde herkes parlar. Bazısı için Brodway ışığı diğerleri için ise bir masa lambasının ışığı... ” Çocukların utangaçlığı okula başlamasını engelliyorsa, sınıfta arkadaş kuramadığı için dışlanmalara neden oluyorsa, gündelik hayatını devam ettirmesini zora sokuyorsa destek olunmalıdır. Çocuğa nasıl destek verileceği çok önemlidir. Her çocuk biriciktir. Cain’in söylediği gibi herkesin ihtiyacı olan ışık farklılık göstermektedir. Sosyal ortamda kaygılanan bir çocuğu yıl sonu gösterisine çıkarmak travmatik bir etki yaratabilir. Bu çocuklara verdiğiniz ışık önünü göremeyecek kadar yoğun olursa kendilerini yine tehlikede hissederler. Çocuğunuzun gelişim sürecinde ayarlanabilir bir ışığınız olmalıdır. Bazı durumlarda ışığı arttırmanız bazı durumlarda ise azaltmanız gerekebilir. Tıpkı bir dans gibi... İki adım öne atmanız gereken durumlarda olacak bir adım geri adım atmanız durumlarda... Kitaplarda yazan genel önerileri çocuğunuza göre uyarlayın. Kitapta yazıyor diye harfi harfine uygulayıp kesin sonuç alacağınızı da hayal etmeyin.

 

Utangaç çocukların ihtiyaçlarına odaklanın!

Bu çocukların ihtiyacı anlaşılmaktır. Çocuğunuz basit sosyal adımlar attığında olumlu geribildirimlerde bulunun. Çocuğunuzu görmek istediğiniz hedefinizle vedalaşın. Babasına bir şey anlattığında dikkatle dinleyin. Ardından “az önce kendini babana ne kadar iyi ifade ettin” diyerek farkındalık oluşturun. Rahat olduğu ortamlarda yaptığı sosyal davranışları fark edip geribildirimde bulunun. Öncelikle tanımadığı ortamlardan çok bildiği ortamlardaki sosyal adımlarını güçlendirin. Çünkü bu çocukların kendiyle ilgili kaynaklarını güçlendirmelerine ihtiyaçları vardır. Çocuğunuzla ilgili beklentileriniz yükseldikçe kaynakları da o kadar azalabilir. İlk önce kendilerini güvende hissettiği ortamlarda rahatça iletişime geçmesi sağlanmalıdır. Sosyal ortamlara girdiğinde hemen gruba girmesi için ısrar etmeyin. Gözlemlemesine izin verin. Başkalarına cevap verdiğinde, göz teması kurduğunda ya da sizden biraz da uzaklaşabildiğinde mutlaka davranışları hakkındaki olumlu düşüncelerinizi bildirin. Sosyal bir aile olmaya çalışın. Evinizde arkadaşlarınızı misafir etmek için fırsatlar yaratın. Çocuğunuzla eğlenceli aktivitelere katılın. Öncelikle birlikte katılabileceğiniz etkinlikleri seçin. Kendini rahat hissettiğinde adım adım uzaklaşın. Tıpkı anaokuluna uyum süreci gibi... Aşamalı bir süreçle ilerleyin. Birden gruba girmesi için zorlayıp uzaklaşmayın. Sağlıklı bir oryantasyon süreci olmadan okula alıştırmayın. Evde sosyal becerilerle ilgili dramalar yapın. Birbirinize roller verin, ortamları adlandırın ve o ortamlardaki sosyal davranışları modelleyin. İlk önce katılmak istemezse sadece izlemesini isteyin. Oyunu siz oynayın, o izlesin. Evinize arkadaşlarını davet edebilirsiniz. Arkadaşı yoksa tanıdığınız ya da komşunuz olan akranlarla bir arada olmasını sağlayabilirsiniz. Çocuğunuzun küçük adımlar attığını görmeden koşmasını beklemeyin. Koşmak, hiç tanımadığı ortamda kendini rahatça ifade etmesidir. Siz çocuğunuzu değiştirmiyorsunuz sadece duygularıyla baş edebilmesi için yardımcı oluyorsunuz. Sosyal adımlar atması için fırsatlar yaratıp destek oluyorsunuz. Çocuğunuzun mizacını değiştiremezsiniz. İçe dönük bir çocuksa dışa dönük olması için zorlayamazsınız. Bu süreçte sadece utangaçlığı sosyal yaşam becerilerini engellediği için destek oluyorsunuz. Bir çocuğun içe dönük olması ya da utangaç olması olumsuz bir özellik değildir. İçe dönük dahileri düşündüğümüzde; Einstein, Chopin, Proust, Spielberg, Orwell, Newton... Bu insanların içe dönük mizacı hayatta istediklerine ulaşmalarını engellememiştir. Ya da  bu yolda illa ki dışa dönük olmaları gerekmemiştir. Bunun için çocuğunuzu olduğu gibi kabul edin. Çocuğunuz da “Ben olduğum gibi iyiyim” inancıyla büyüsün.

 

 
Toplam blog
: 44
: 451
Kayıt tarihi
: 07.04.17
 
 

  Psikoloji Lisans ve Yüksek Lisans eğitimlerini Maltepe Üniversitesinde tamamlamıştır.  Çalışma ha..