Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Şubat '08

 
Kategori
Futbol
 

Utanmaz Sepp Blatter Fetih Yapacak

Utanmaz Sepp Blatter Fetih Yapacak
 

FIFA Başkanı Joseph Sepp Blatter


29 Mayıs 1453 tarihinde İstanbul fethedildi. 29 Mayıs 2008 tarihinde de futbol fethedilecek mi acaba? Bilemiyoruz, kimilerine göre fetih olacak, kimilerine göre tam bir hüsran. Ama “tam 555 yıl sonra bu fetih de ne ola ki?” diyenlerimiz olacaktır. Ben de ilk duyduğumda şaşırdım. “Tarihi belli, günü belli, yılı belli fetih nasıl olacak ki?” sorularına yanıt bulamadım, inanamadım. Çünkü günümüzde “vurduk, vuracağız, geldik, geliyoruz” diyen bir tek Amerika var. O da siyasi arenada kendi stratejisini uyguluyor. “Kabadayının sağı solu belli olmaz” dediğimiz bir tek “O” var. Diğerlerine de ne ola ki?

29 Mayıs 2008 tarihinde yer, gün, ay ve yıl belirterek yapılacak fetih nasıl yapılacak acaba? Hani söyleyen içimizden biri olsa, hiç mi hiç aldırmayacağım. “Nasılsa sözlerini unutup gidecekler” diyeceğim. Ama söyleyen de bu kadar ulu orta dünyanın gözü önünde “fetih” yapacağını söyleyince, biraz ürkmedim değil hani. Yurt içi ve yurt dışında ister yerli ister yabancı büyüklerimizin nice yalanlarına şahit olmadık mı? Olduk. Gözümüzün içine baka baka yalan söylediler. Bu da bir yalan olabilir miydi acaba? Olur mu olur. Ama içimi yine de ferah tutmaya çalıştım. Dünyanın gözü önünde nelerin sözünü verenlerin sözlerini tutmadıklarını anımsayınca yine rahatladım. Söyleyen bizimkiler olmasa da, bizim dışımızda olanların da yine dünyaya ve bizlere verdikleri sözleri tutmadıklarını düşününce, “bu da boştur” dedim geçtim. İnsanoğlu çiğ süt emmişti. Her yerde insan, yine insandı. Menfaati nereye ise oraya doğru yönelirdi. Söz veren kim olursa olsun verdiği sözü tutmayabilirdi. Bunun Batı’lısı Doğu’lusu olmazdı. Avrupa’sı Amerika’sı hiç fark etmezdi.

Rahmetli Uğur Mumcu’yu anımsadım yine. Yeri miydi şimdi hiç? Ne derdi? “Terörün sağcısı solcusu olmaz, terör, terördür”. O zaman yalanın yerlisi yabancısı olmazdı değil mi? Söz verenlerin de Batı’lısı Doğu’lusu gelişmişi gelişmemişi hiç fark etmezdi. Verdikleri sözleri pekala tutmayabilirlerdi. Bu yüzden 29 Mayıs 2008 tarihinde pek de bir şey olmayabilirdi. Fos çıkması mı yoksa fos çıkmayıp gerçekleşmesi mi işimize gelirdi acaba?

Turgay Renklikurt 15 Şubat 2008 günü Güneş gazetesinde “Çatlasalar da patlasalar da” başlığıyla ve 19 Şubat 2008 günü yine Güneş gazetesinde “Dağı bir aşarsa” başlığıyla benim “fetih” adını koyduğum konuyu yazdı. Konu, FIFA Başkanı Joseph Sepp Blatter’in yaptığı açıklamaydı. Blatter, 29 – 30 Mayıs 2008 tarihinde Avustralya’nın Sydney kentinde yapılacak olan toplantıda, yabancı futbolcu sınırlaması getireceklerini açıkladı. Renklikurt 19 Şubat 2008 günü Güneş gazetesinde şöyle yazıyor:

Haluk Ulusoy Federasyonu'nun 6+2, yani sekiz yabancı oyuncu kararı aldığının hemen ertesinde, FIFA Başkanı Joseph S. Blatter yaptığı basın toplantısıyla futbolun her geçen gün ticari boyut kazandığını, bunun ise ülke gençlerinin önünü tıkadığını, tüm yatırımların sadece üstün nitelikli yarışmacı futbolcu bulup, yetiştirmeye yönelik anlamda kullanılmaya başladığını, bunu değiştirmek adına bundan böyle takımlarda daha çok yerli oyuncunun oynatılması için tedbirler alınacağını açıkladı”.

Buyur buradan yak. Ne olacak şimdi?

Nasıl başarılı olacağız Avrupa’da ve Dünya’da? (!....).

Hem de futbolda 6+2 kuralı çıkmışken, ne yapacağız şimdi?

Ne güzel bırakın Süper Ligi, Nevşehir 1'nci Amatör Futbol ligi takımlarından Narspor bile Gine'li iki futbolcu transfer etmişken, Amatörlere bile yerliyi unutturup yabancıya özendirmişken, oldu mu ya bu Blatter’in açıklaması?

Hiç olmadı, hiç. Ne yapacağız ne edeceğiz, nasıl başarılı olacağız şimdi Avrupa’da ve Dünya’da? (!...).

Turgay Renklikurt, yazısını şöyle bitiryor:

“Bartın, 1'inci Amatör Küme takımlarından Bartın Gençlikspor ise Fildişi Sahilleri ile Gana'ya uzanıp, oralardan 2 futbolcuyu renklerine bağlamış. Serhat diyarı Ardahan da bu furyaya katılıp, iki Senegalli futbolcu transfer etmiş. Bu anlamlı modaya Fethiye Ölüdeniz Belediyespor da uymuş. Kulüp Başkanı İsmet Çadırcı ilgili konuda şöyle diyor: ‘Fildişi sahillerinden 3, İngiltere'den 1 futbolcu denedik. Teknik heyet Fama Dumbio'yı beğendi, transfer ettik’. Size bir şey söyleyeyim mi; biz bitmişiz!.. Yahu, yanımızda yöremizde Türk çocuğu kalmadı mı, sizlerin görevi gladyatör değil, ‘Zeki, çevik aynı zamanda ahlaklı’ genç sporcular yetiştirmek değil mi? Bu milleti kimler kendi değerlerine kör ve düşman hale getirdi? Aman yarabbi, utanmayı unutmuşuz, haberimiz yok!..”

19 Ocak 2008 günü bir trafik kazasında kaybettiğimiz, atletizm aşığı, yazar rahmetli Cüneyt Koryürek, 15 Şubat 1999 tarihli Hürriyet Tatil/Pazar eki’nde “Devşirmeli mi Devşirmemeli mi?” başlıklı yazının içinde bakın görüşlerini nasıl açıklamış?:

Atletizimde son kuşağa kadar bembeyaz olan Avrupa, kahverengi olmaya başladı. Beyaz ırk olarak bilinen Kanada, Almanya, Hollanda, İsveç, Danimarka, İtalya ve Fransa'nın bazı atletlerinin epey esmer oldukları dikkati çekiyor. Bunların çoğu, o ülkelere hicret etmiş ailelerin çocukları veya gerçek evlenmelerle sonuçlanmış vatandaşlık olayları. Eski Kenya'lı Kipketer, Danimarka adına koşuyor. 11 yıl önce orada okumaya başlamış. Sonra oradaki kız arkadaşıyla, nişanlanıp evlenmiş. Fransa'yı temsil eden esmerler ise gelişmemiş ülkelerden gelen muhacirlerin çocukları. Bizde yapılansa bir aldatmaca. Atletizm Federasyonu, Etyopya'dan ithal ettiği ve hemen Türkleştirdiği bir-iki esmer derili genç kızı, uluslararası yarışmalara Türkiye'yi temsilen yolluyor ve onların aldıkları başarılar da gazetelerimizde büyük haber oluyor. Türk atletizmi ilerliyor havası yaratılıyor. O zaman, daha da başarılı olmak için Kenya'dan 400 metreden maratona kadar, milli takıma giremeyen bir sürü muazzam genci alalım. Amerika'ya gidelim sprinter alalım. Polonya veya Slovakya'dan çekiç ve gülle atmacı alalım. Böyle yaparsak daha da başarılı oluruz. Bu mucize ilaç değil. Federasyonun başında dünyanın en akıllı adamı olsa, elinde trilyonlar olsa, başarı yine kolay gelmez. Türkiye'de sporcu kaynağının zenginleşmesi için gençlerin spor yapmasına olanak vermek gerekiyor. Bu da çocukların üzerindeki okul yüklerinin azaltılması ve yakın çevrelerinde spor sahaları yapılmasıyla mümkün olur”.

Sporcu yetiştireceğimiz yerde, hemen ithal ediveriyoruz. Kolay yol. Hazır yemek. Hemen otur masaya, yemeye başla. Her branşta böyleyiz. Masa tenisinden, basketboluna, voleybolundan atletizmine kadar, sporcu ithal ediyoruz. Örnek olacak bir iki tane değil, tamamını yabancı istiyoruz. Utanmamız nasıl olsun Sayın Renklikurt, nasıl olsun?

Nuray Sürekli kimdir? Etyopya’dan ithal edip orta ve uzun mesafe koşturduğumuz milli atletimiz.

Sibel Özyurt? Etyopya’dan getirdik, orta ve uzun mesafe koşturuyoruz.

Elvan Can? Hani Soyadı’nı ısrarla Abeylegesse olarak kullanan orta ve uzun mesafe koşan milli atletimiz. Abeylegesse Soyadı’nı kullanarak formaliteden Türk vatandaşı olduğunu ısrarla söylemeye çalışan milli atletimiz.

Ya Ebru Kavaklıoğlu? Rusya’dan ithal ettik O’nu da. Buna da orta ve uzun mesafe koşturuyoruz atletizm milli takımımızda.

Mirella Renda? O’nu da Romanya’dan ithal ettik. Uzun atlattırıyoruz.

Tatyana Köstem? Ukrayna’dan ithal ettik, sırık atlatıyoruz.

Oksana Mert? O da Ukrayna’dan. Disk attırıyotuz.

Svetla Sınırtaş? Bulgaristan’dan, hemen yanı başımızdan, komşumuzdan getirdik. Gülle attırıyoruz.

Peng Fei Jiang? Türk vatandaşımız. Çin’den getirdik O’nu da. Masa tenisi milli takımımızda oynuyor.

Uzatmayalım artık, yaza yaza bitmez devşirme sporcularımız. Her branşta, her yerde devşirme sporcularımız var.

Futbolun dışındaki bu sporcular kamuoyunda bilinmiyor. Ama futbolda 6+2’yi kundaktaki çocuk bile bilecek nerdeyse.

29 Mayıs 2008 tarihinde FIFA Başkanı Joseph Sepp Platter, Syndey’de “futbolun her geçen gün ticari boyut kazandığını, bunun ise ülke gençlerinin önünü tıkadığını, tüm yatırımların sadece üstün nitelikli yarışmacı futbolcu bulup, yetiştirmeye yönelik anlamda kullanılmaya başladığını, bunu değiştirmek adına bundan böyle takımlarda daha çok yerli oyuncunun oynatılması için tedbirler alınacağı” fethini yapabilecek mi bakalım?

Fetih gerçekleşirse, Avrupa ve Dünya Futbol Şampiyonalarında, Şampiyonlar Ligi’nde ve UEFA Kupası’nda nasıl başarılı olacağız biz? Oldu mu ya şimdi?

Birinci Amatör Küme’den Narspor bile yurt dışına açılmışken, oldu mu ya şimdi Blatter’in yaptığı?

Aşkolsun sana Blatter, aşk olsun. Haydi biz utanmıyoruz, derimiz paltolarımız gibi, kızardığımız belli olmuyor, sen de mi utanmıyorsun hiç? Onca yatırım, onca terane boşa mı gidecek şimdi? Hiç utanma arlanma yok mu sende?

 
Toplam blog
: 135
: 1226
Kayıt tarihi
: 11.10.06
 
 

Ankara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Öğretim Üyesi. Spor Sosyolojisi, Popüler Kültü..