Ütopik seçim vaatleri

Türkiye'nin artık adı bile anılmayan siyasetçileri ne güzel vaadlerde bulunurdu değil mi? Herkese iki anahtar vaad edip hem ev hem araba sahibi yapma sözü verenler oldu. En imkansız vaatler Çiller'den gelmişti. Ama ona vaatçiliği selefi Demirel öğretmişti. Vaatçilerin tek ortak özelliği merkez ve muhafazakar sağdan olmalarıydı. Sol ise daha gerçekçi siyaset yaptığı için olsa gerek her seçimde yenildi.

Çoban Sülü ne demişti; "herkese iki anahtar vereceğim". Anahtarlardan biriyle evi diğeriyle arabayı kast ediyordu. Tamam iyi ev verecek de ya Veli Göçer'in göçen evlerinden verip milleti genç yaşta öbür dünyaya göçürtseydi ne olacaktı? Araba verecekti ama hangi markadan olduğunu söyledi mi? Millet serçeye binmez, ama BMW marka bir jipe oy verilir.

Menderes her mahalleye milyoner vaat etmişti. Yani mahallenin milyoner olmayan talihsiz sakinleri sefil kalsa da önemli değildi. Birkaç kişi zengin olduysa sorun çözülmüş, ülke kalkınmıştır. Ama Menderes'in vaadi gerçekleşti diyebiliriz. Bir ara herkes milyoner olmuştu. Herkesin cebinde milyonlar vardı ama milyonların değeri yoktu. Sıfırlar atılınca millet sahte milyonerliği de kaybetti.

Taksim'e cami yapma vaadi veren Erbakan herhalde camiyle ekonomik sorunları çözmeyi hedefliyordu. Ama olabilir Taksim gibi bir yerde cami önü dilencileri iyi sadaka toplar.

Demirel 1991 seçimlerinde "kim ne veriyorsa beş lira fazlasını vereceğim demişti". İki anahtar vaadini de bu seçimde yapmış ama talihsizlik bu ya Özal ansızın mevta olmuş Çankaya'nın kapıları Demirel'e açılmış ve Demirel söz verdiği vaatleri yerine getiremeden reis-i cumhur olmuştu. İşte Türk milleti bu kadar talihsiz yani. Olmadı mı olmuyor işte. Adam yapacağım diyor ama aksilik bu ya cumhurbaşkanlığı makamını da başkasına kaptırmaması gerektiği için millet mazur görsün.

Çiller her mahalleye milyoner vaadini her mahalleye yüz trilyoner vaadiyle büyütmüş ve Guiness Rekorlar kitabına girebilecek vaadini yapmıştı. Zaten Doğruyol Partisi Demokrat Parti'nin izinde değil miydi? Menderes aldıysa Çiller de alırdı oyları.

Mesut Yılmaz 1999'da Susurluk sorununu çözeceğini vaad etti ama daha beter sorunları bırakıp gitti.

AKP işsizliği çözme vaadinde bulundu ama işsizlik % 9'un altına hiç inmedi hatta AKP döneminde % 14 ile rekor bile kırdı. Enflasyonu tek haneli rakamlara indirecekti, enflasyon çift haneyle evlilik yaptı.

Cem Uzan mazot 1 lira olacak dedi olan tek şey AKP'nin bir kuruşuna kadar tüm parasını alması oldu.

AKP ÖSS'yi kaldıracağız dedi üç dört sınav getirdi. Ama milleti kandırdı diyemezsiniz. ÖSS'yi kaldıracağım derken yeni bir sınav getirmeyeceğim demedi ki? ÖSS gider YGS gelir, ABS gider BBS gelir. Yani sınav kalkmaz, isim değişir, hatta daha da zor sınav gelir.

AKP selefleri gibi imkansız vaatlerde bulunmak yerine daha çok sadaka dağıtarak oy almayı adet haline getirdi. Elektiriği olmayan köyde çamaşır makinası dağıttılar yakında doğalgazı olmayan eve de kombi verirler. Irmak olmayan köye de köprü vaad ederler. Olur mu olur.

Böyle vaatlere inanıp, sadakalara razı olan millet varken palavracı siyasetçiler her zaman mecliste olur.