Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ekim '14

 
Kategori
Güncel
 

Ütüsüz sözler, buruşuk söylemler

Ütüsüz sözler, buruşuk söylemler
 

Görsel alıntı


Yine birileri düğmeye bastı diyorlar. Yarım asırdan beri siyasetçiler bu sözleri söylerler. Başkalarına iftira atarlar. Hedef belli, siper belli, yapanlar lekeli, kirli olduğu halde dikkatleri başka yönlere çevirerek " Yine birileri düğmeye bastı" Paralel yapıdan, Pensilvanyadan söz etmek neye hizmettir bilinmiyor. Siyasetin böyle lastikli, eğri, hileli söz ve söylemleri ülkeye zarar veriyor.

Düğme belli, düğmeye basanlarda belli. Allah insanlara görsünler, duysunlar, bilsinler diye göz, kulak ,akıl vermiş. Neye yarar sizin görmeyen gözleriniz, duymayan kulaklarınız. İdrak etmeyen aklınız. Gizli düğme falan fistan bahane, mazeretler şahane.

Yine biçarece yazalım.  

” Ah O dilden, vah O dilden, Neler çektik biz O kemiksizden”

Neden gidip Esad kaçanlarının şak, şaklarına mazhar olmak için ” Kobani ha düştü, ha düşecek “ gibi hedefi belli olmayan söz ve söylemlerde bulunuruz.

İşte o nedenle çözüm sürecini baştan beri düğümleyip çözülmeyen yumak haline getirenler de derki "Kobani düşerse Ankara’da düşer” Bu sözleri söyleyenlerin barış süreci için ne kadar samimi oldukları ayan ve beyan değil mi?

Bize ne elin sinekli bataklığından, biz kendi bağ ve bahçemizi koruyalım, kendi bahçemizin Bahçıvanı olalım, Biz kendi güllerimizi, çiçeklerimizi korumakla meşgul olalım.

Şimdiye kadar at koşturdukları Kobani yüzünden Türk Konsolosluk görevlilerinin feda edilmesi mi gerekiyordu? Türk Askerleriyle savaşanlar  ayrıca gayrı meşru İŞİD örgütü için de şehit verilmesini mi istiyorlar? Türk Askerleri Kobani bataklığına girsin onlarda içerden mi vurup yaksınlar.

Boranlı dağların arkasında nutuk çekmek, gazel okumak güzel, sığınak limanları Kobani için IŞİD’te karşı durmak çok zor.

Devletin Cumhuriyet Savcısını araçtan indirip kimlik kontrolü yapanlar çözüm sürecini resmen düğümlü yumak haline getirmişlerdir. İstediğiniz kadar deyiniz" Biz bu yolda canımızı ortaya koyduk" Sizin canınıza bir şey olduğu yok, ülkenin huzur ve güvenliği için görev ifa edenlerin canı gidiyor. 

Ülkemize  zarar verenleri, bağ ve bahçelerinde, büyüten Kobani'nin selameti senin için şifası bulunmaz bir rahatsızlık olur. Kobani düşecek, Türkiye suçlanacak, bunlarla nasıl çözüm süreci başlayacak. Bunlar baştan beri çözüm sürecine karşıdır.  

Kobani cehennemi yüzünden ülkemizde otuzdan fazla insanlarımız öldü. Birçok il ve ilçelerde sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Her taraf tahrip edildi zarar ve ziyanın maddi hesabı yapılamıyor.

Nerede sizin ayaklarının altına kırmızı halı serdiğiniz Barzani, dilinimi yuttu? Dizlerinde takat kalmamış bir hale bürünmüş. IŞİD terör örgütünün Irak’ın birçok kentini ele geçireceğini ilk bilen Barzani’dir. Bunu bilemediniz, bunu çözemediniz.

Kobani den Türkiye’ye sığınanların sayısı yetmiyor mu? Birde gidip IŞİD belasıyla çatışmaya gireceğiz, kim için niçin.  

PYD, güçleri hiçbir zaman Esad belası ile ilişkilerini kesmedi. Türkiye’yi içerden vuranlarla işbirliği yaptı. Güven vermediler. Güven ve itimat edilecek değiller. Ülkemizi yönetenler duygularla değil, Uluslar arası alanlarda, sağlam ve muhkem atılacak adımlarla hareket etmelidirler.

Karşınızdakiler Türkiye’nin iç dengelerini bozmaya, iç kışkırtmalara meydan vermeye, iç huzuru bozmaya çalışıyorlar. Bunlar yanan ateşin üzerine benzin döküyorlar.

Bu nedenlerle, özellikle ülkeyi yönetenler sözlerine, söylemlerine çok dikkat etmeli. Karşı taraf ilk günden beri çözüm sürecini düğümlü yumak haline getirmek istiyor. Ülkeyi yönetenler Toplumun güven ve itimadını rüzgâra teslim etmemelidirler.

İnsanın başına ne gelse insanın ağzındaki o kemiksiz dilin söylediği, kurşungeçirmez sözlerinden gelir. Sözlerimizi hiç yıkamadan, tozunu kirini almadan, ütülemeden buruşuk, şekilde ulu orta söyleriz. Başkalarına söz hakkı doğmasına neden oluruz. 

Ülkemizi yönetenler hala dostunu, düşmanını tanımıyor. Öncelikle toplumun iç güvenliği sağlanmalı, sonra sıra dış güvenliğe gelmeli.  

Çözüm, çözüm diyorsunuz ancak çözüm çoktan olmuş yumaklı düğüm. Bunlara bu güveni veren, bunları bulundukları yerde konuşlandıranlar aynısını IŞİD de yapmış IŞİD böyle güç kazanmış. ABD Havadan gönderdiği selamlar havada kalıyor. IŞİD durmadan ilerliyor. Büyük şeytan ABD nerede, ne zaman hangi örgütle baş etmiş,  

Bu ülkenin iç huzurunu bozanlarla görüşmeyeceğim, onlarla devletin yetkilileri görüşür diyenler, siz devlet değilmisiniz? Bu ülkenin içinde bir başka devlet mi var? Bütün yetkiler sizin iki dudağınız arasında değil mi?  

Bir soru da bu ülkeyi yönetenleri var edenlere. Bu yönetenler sizin eseriniz. Siz neredesiniz, neden vatan evlatları şehit olunca, neden insanlar yaralanınca, neden her taraf tahrip olunca, bunca zarar, ziyan meydana gelince çıkmıyor sesiniz, neden yoktur hiçbir tepkiniz. Yoksa ateşin kıvılcımları henüz size sıçramadı da ondan.

Kim ne dersedesin; Ülkesinin huzur ve güveni için görev ifa ederken hep aynı nasipsizler tarafından şehit edilen vatan evlatlarının her iki elleri, onlara bu dünyada baharı, yazı yaşatmayan, gerekli tedbirleri almayan, ihmalleri bulunan yöneticilerin ve iki yüzlü siyasetçilerin yakasına yapışacaktır.

Yüce Allah Şehitlerin hakkını bu ülkeyi yönetenlerden ve içi, dışı bir olmayan siyasetçilerden icra edecektir.

Kıymetli okurlarımıza saygılar sunuyorum.

Mehmet BURAKGAZİ / MERSİN 

 
Toplam blog
: 608
: 2204
Kayıt tarihi
: 12.04.12
 
 

Bingöl'de, Baharın son ayında, ikindi üzeri un ambarı (kiler) arkasında, ebesiz, hemşiresiz, Emin..