Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Şubat '11

 
Kategori
Deneme
 

Uyandı, var olduğunu gördü. Korktu !

Uyandı, var olduğunu gördü. Korktu !
 

 

"Bazen seni anlayamıyorum. Eminim ki, sağ olsaydı Chiang da anlayamazdı. O deli ruhunun Mu Xing ve Murray'de ne çılgınlıklar yaptığını da merak etmiyor değilim. Ama sanırım en iyi anlaştığı bedeni sensin. Söyler misin, neden geldik yine buraya? Bu şehirden uzak durmanı daha kaç kez söyleyeceğim sana? Hiçbirimizi dinlemiyorsun. Bir bakıyorum dünyanın öbür ucuna gitmişsin, döner dönmez yine buraya koşuyorsun! Hayatının tek anlamı bu şehre gelmek oldu! Neden diğer insanlar gibi yaşamazsın ki aşkını! Şu yağmura, fırtınaya bak. Kör aşık, hadi gir arabaya. Sırılsıklam oldun!"

"Yaşamımın anlamı burada olmak değil, ona yol almak Jon. Islanmamın, üzüntüden erimemin de hiç önemi yok. O'nun için daha neler yapabilirim, bilmek istiyorum. Hayatım onun sevgisiyle daha da değerleniyor. Biliyor musun, dünyanın hiçbir yerinde denize bakmak buradaki kadar güzel değil. Nedenini biliyor musun?"

"Kanada'daki fok katliamını mı unutturuyor?"

"Hiç sevmedin onu, değil mi? Ben de bazen dalgaları senden çok sevdiğimi düşünüyorum! İlkokul beşinci sınıftaydım ve biriktirdiğim lollipop çubuklarımı kaçırmıştın, hatırladın mı? O yaptığını hiç unutmadım. Ama ertesi gün hepsi şeker olmuştu! Madem sevindireceksin, neden önce üzüyorsun? Yoksa, şimdi de mi iyi haberlerin var? O'nunla aynı göğü örtünmeyi seviyorum Jon. Burada olduğumu, her fırsatta onu solumaya koştuğumu bilse; kim bilir ne kadar sevinir."

"Aptal çocuk! Hiç akıllanmayacaksın. Hadi benim kuş beyinli olduğumu düşünüyorsun diyelim; ama ya Yorgo ve Nathy? Hepimiz mi yanılıyoruz? Senin burada olduğunu bilse sevinmez, panikler. Somut ve soyut dünyaların birbirine karışmasını istemez. Sen uzakta olduğun müddetçe mutlu ve huzurludur. Sen soyut dünyasının ruh eşisin, somut dünyasına asla sokmaz. Birinci önceliği gerçek yaşamı ve bireyleridir. Aksi durumda tepetaklak olur, izin vermez. Senin dünyana gelirse onlara yalan gözlerle bakacağını düşünür, yapmaz. Çirkin hisseder kendini. Ruhu senin yanında, bedeni öte tarafta olamaz. Sen ona buğulu gözlü hayalim derken; onun mutlaka sesi kısılmıştır, konuşamaz. Farkındaysan, aşktan daha söz etmedim bile! İşte, senin göremediğin gerçekler bunlar. Oysa bunların hepsine değersin sen; ama kabul etmek istemez. Hak etmiyor seni. Hiç hem de. Aç gözlerini artık, uyan! Bu yolun bir sonu olmadığını er geç anlayacaksın ve seninle kahrolan yine bizler olacağız!"

"Hiddetlisin! Çünkü beni çok üzüyor, değil mi ve evet haklısın da; çünkü beni kucaklamak için değil, uzak tutmak için uğraşıyor! Ve Jon, şunu da bil ki o da seni sevmiyor! Ruhlarımız birbirini istiyor; ama bedeni bulunduğu yerden ayrılamıyor. O'nun ruhu bedenini hiç terk etmemiş. Ruhunu kaybetmenin acısını da bilmiyor. Ama dedim ya; ona kavuşmak kadar, ona giden yola düşmek de güzel. Belki yolun sonunu göremeyeceğim; ama kendi etiğim için zorlukları sabırla yenerek yavaş yavaş yürüyeceğim. Sevgi, emek ve özveri ister Jon. Bırak da bir kez aşayım kurallarımı; ona sevmeyi ve gerçek aşkı göstereyim. Buraya ilk gelişimizi, 73 yazını hatırlıyor musun? Yine tam buradan izliyordum denizi ve o kavurucu sıcakta birden üşümüş, titremiştim. Sen de gülmüştün halime, aşk ürpertisidir demiştin. Küçücük çocuğun ne aşkı olacaktı ki demek bugünlerin habercisiymiş."

"Yağmur ıslağı ahtapot! Ne demişti Whetu sana: Köpekbalığı gibi yaşa ve savaş!"

"Ne demek bu şimdi Jon? Neyin uğruna savaşayım? Sen ki her gün daha da yükseklere uçmak, yeni ufuklar keşfetmek istersin. Seni uçmaktan menetmek için savaşmama benzemez mi bu? Senin yapmaktan hoşlandığın bir şeyin aleyhine neden savaş vereyim?"

"Haklısın. Ortada bir savaş yok. Uğruna savaşacağın bir neden de yok. İşte bunu görmeni istedim."

"Ben bunu görmüyor değilim ki hep de gördüm. Ama ben gözlerimle değil, yüreğimle bakıyorum ona. Gel gör ki ruhumun acı çekmesine de dayanamıyorum. Onu kaybedip bulmaktan yoruldum artık Jon. Bundan sonra o nasıl isterse öyle yaşayacağım."

"Ruhun mutlu olurken sen biteceksin! Yaşadığın kadar yaşamayacağını da biliyorsun, değil mi? Bu yorgun beden şimdi ruhu adına mutlu; ama yıllar geçtikçe daha da yalnızlaşacak ve sonra da ruhun ebediyen seni terk edecek."

"Aman ne korktum! Ömrü kısaltan korku ve bezginliktir; ama ben ölmeyeceğim, yeniden doğacağım Jon. Kendi düşüncelerimin sınırlandırdığı bir bedenim yok ki benim. O da özgürlüğüne kavuşacak. Ben Mu Xing ve Murray'i nasıl bulduysam, ruhum da yeni bedenindeyken beni bulacaktır. O nedenle yıllardır dünyanın dört bir köşesine işaretler bırakıyorum ya. Tıpkı Murray gibi.

Ref: BOI, BOV, BOS

 
Toplam blog
: 462
: 1159
Kayıt tarihi
: 07.03.09
 
 

Ne güzel bloglar yazdık, ne muhteşem dostluklar kurduk; onlar kaldı baki... ..