Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ağustos '11

 
Kategori
Tarih
 

Uygarlar ve barbarlar

Ağustos 2011 içinde, bir akademisyenle ‘uygarlık-barbarlık’ tartışmasına girdik. 

 

Tüm sıradan insanlar gibi, söyleneni değil, kafasındakini dinlediği için aramızda iletişimsizlik oldu. Böylelikle, konuyu daha önce de kezlerce yazmama karşın, şu anki momentte özel olan durumları da saptayacak ve içerecek yeni bir metni yazmaya gerek duydum. ‘Konuşma kısa, yazı uzun’... 

 

Öncelikle ben bir barbarım. Proleter olduğum için barbarım. Burjuvalardan tiksindiğim için barbarım. İçinde yaşadığım çağda öyleliliğim öylesini gerektirdiği için, entellektüel olduğum için barbarım. 

 

İşte bunlar ezber bozucu durumlar. 

 

Benim için uygar toplum yoktur. Bilimin dallarını, sanatın dallarını, düşünün dallarını emaneten taşıyan, koruyan, ileten, artı-değer katan bireyler, gruplar ve bazan da ülkeler vardır. Celeplik veya kabzımallık, insanı uygar yapmaz. 

 

Benim için Antik Yunan’da felsefenin icat edilmiş olması, onu uygar bir toplum yapmaz. Atinalılar doğrudan barbardı, çünkü emperyalisttiler, köleciydiler ve demokrasiyi nominal olarak icat etmiş olsalar da, demokratik bir toplum değildiler. 

 

Onların kendileri dışındakileri barbar sayması farketmez. Dünya’da epeyi toplum kendi dilinde yalnızca kendi toplumuna ‘insan’ der. 

 

Gelelim şimdiki momente: 

 

Einstein sayesinde ve ondan beridir, bilimin kafa üstü çakılmakta olduğu savıma, hiçbir bilim felsefecisi ve tarihçisi henüz katılmadı ama bu durumu değiştirmiyor. Onun yarattığı paradigmatik duvar, daha konulduğunda geçersizdi ve o gerontokrasisini kullanarak, aleyhteki kanıtların kamusallaşmasını geciktirdi. 100 yıl etkili oldu, uzun bir süre. 

 

Aradan 2 dünya savaşı ve 2 dünya devrimi geçti ve tarihin kaotik dinamikleri limitte sıfırlandı. NASA’daki ve CERN’deki 20.000 kişinin içinde bir tek dahi yok. NASA’dakiler, 2 uzay mekiğini düşürüp, 30 yıllık bir projeyi sıfırladılar. 

 

Tarihte kültürel katma-değeri 100 milyar kişide yalnızca 100.000 kişi yarattı. Şu andaki 7 milyarlık dünya nüfusunda 7.000 dahi yok. Kolay kolay hiç kimse paradigmatik duvarlara saldıramıyor. Lisi gibiler de, bıyık altından gülümsemelerle devredışı bırakılıyor. 

 

O zaman geriye uygarların da barbarlaştığı bir dünyada, ‘yangında ilk kurtarılacaklar’ listesi kalıyor. Yani, ‘Fahrenheit 451’deki gibi, durumunu gönüllü yüklenen herkesin bir kavramı taşıyıp, barbar-uygarların dünyası dışına yolculuğu gerekiyor. Şimdi bağlanma değil, terketme zamanı. 

 

En az 100 kavramı taşımakla kendimi yükümlü saydığım için, o bahsettiğim akademisyenler gibi hödüklere karşı, epistemolojik aksiyolojimi hayvanca savunmam gerekiyor. 

 

Eğer, mecaz kullanırsak: Mutant X-Men ve şempanze Sezar insanlığa başkaldırıyor. E tabii, kan, ter, gözyaşı falan... Komünizm sosyalizm filan... 

 

Şimdi, tarihin kuburuna uygarlığı döküp, fermente etme zamanı. Daha önceki büyük istila ve duralama dönemlerine baktığımızda, epeyi yer ve zamanda bunun benzerlerinin gerçekleştiğini görüyoruz. Bu kez yalnızca fark şu olacak: Bile isteye aslında uygar olan biri, barbarlığı seçerek, uygarlığın çöküşünü hızlandıracak, Hari Seldon gibi. 

 

Gelecek bizi, ölüm biziz, sizi de bekleriz. 

 

Dipnot: Roubini ‘Marx haklıydı’ ve Buffet ‘korumayın artık biz zenginleri’ dedi, bunları unutmayın. 

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..