Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Aralık '06

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Uygarlığın Yolu Aramaktan Geçer

Uygarlığın Yolu Aramaktan Geçer
 

UYGARLIĞIN YOLU ARAMAKTAN GEÇER

Aramak, ömür boyu yaptığımız bir şeydir. Mutsuzsak mutluluk ararız, parasızsak para; yoksa kapanmaz içimizdeki yara. Aramasını bilmeli ama. Dikensiz gül bahçesi arayan gülden de olur. Kusursuz dost arayan da elleri böğründe kalakalır. “Armudun sapı var, üzümün çöpü var” deyip çöpsüz üzüm arayanlar çöplü üzüm bile bulamazlar. Kimi bela arar, kimi Leyla, kimi de Mevla! Bela arayan belasını, Leyla arayan leylasını bulur. Mevla arayan da elbet bir gün mevlasına kavuşur. Öküzün altında buzağı arar kimileri, kendi gözündeki çöpü görmez de başkasının gözünde mertek arar kimileri.Sonra da, “Bir dost bulamadım gün akşam oldu”, “Söyleyin yıldızlar sevgilim nerde/ Ararım onu ben pencerelerde” diye şarkı söylemek zorunda kalırlar. Aradığımız kişiyi yanıbaşımızda görürsek, “seni gökte ararken yerde buldum” deriz, seviniriz. Bir İstanbul türküsünde, “Üsküdar’a gider iken bir mendil buldum/ Mendilimin içine lokum doldurdum/ Kâtibimi arar iken yanımda buldum” deniliyor. Gök deyince aklıma geldi. Ziya Paşa diyor ki:

“Gökte yıldız ararken nice turfa müneccim

Gaflet ile görmez kuyuyu reh- güzerinde”

Turfa: acemi reh-güzer: yol üzeri

Nasrettin Hoca bir eşyasını kaybetmiş gece vakti. Ararken yanına biri yaklaşmış. “Eşyanı burada mı kaybetmiştin?” diye sormuş.

“Hayır, demiş Hoca, şu ilerde kaybetmiştim ama orası karanlık. Burası aydınlık olduğu için burada arıyorum.”

Neyi nerde kaybettiysek orada arayalım, yoksa aramamız boşa gider.

Nasrettin Hoca’nın bir arkadaşının eşeği kaybolmuş. Hoca da arayıvermiş ama ararken türkü söylüyormuş. “Yahu Hoca, bu ne biçim aramak?” diye sormuşlar.

Hoca gülmüş, “El elin eşeğini türkü söyleyerek arar” demiş.

Hakkımızı kendimiz aramalıyız. Başkasına aratmaya kalkarsak onun arayıverişi Hocanınki gibi olur işte! Hacı Bektaş Veli’nin, “Her ne ararsan kendinde ara/ Kudüs’te, Mekke’de, Hac’da değildir” sözünü de unutmayalım.

Bir şarkıda, “Dertleri zevk edindim, bende neşe ne arar?” deniliyor. Bir başkasında ise âşık, “Ararım ararım seni her yerde/ Issız gecelerde sevgilim nerde?” diye soruyor.

“Ne ararsan bulunur derde devadan gayri” diye bir söz vardır. Eczanelere bakıyorum da bu söze hak veriyorum!

Aranan adamlar vardır. Suçluysa oraya buraya fotoğrafları asılır, herkese duyurulur. Her işin bir adamı vardır, onu aramak gerekir. Yoksa tüm çabalarımız boşa gider. Mevlana’nın bir fıkrası vardır. Bir adam gündüz vakti elinde mum, “Adam arıyorum adam!” diye dolaşıyormuş. “Adamdan bol ne var, nasıl bir adam arıyorsun sen?” diye sormuşlar.

Adam acı acı gülmüş: “Hırslarını yenebilen, başkasının kuyusunu kazmayan, çıkarcı, bencil olmayan birini arıyorum. Var mı içinizde böyle bir kişi ?” diye sormuş.

Dudak bükmüşler. “Ara bakalım. Belki bulursun” demişler.

Benim de aradıklarım var. Yazayım da bulursanız haber verin.

Bir sevgili arıyorum

Alnımın teriyle kazanacağım

Gözümün yaşıyla değil.

***

Bir dost arıyorum

Alnının akıyla övüneceğim

Cebinin parasıyla değil.

***

Bir yaşamak arıyorum

Elimin emeğiyle doyacağım

Eğilen belimle değil.

***

Bir çevre arıyorum

Mavisi yeşiliyle kaynaşacağım

Demiri betonuyla değil.

***

Bir amaç arıyorum

Kanımın akmasıyla savunacağım

Ağzımın lafıyla değil.

*****

Nasrettin Hoca saz çalmaya kalkmış ama hep aynı yerlere basıyormuş. Gülmüşler:

“Hoca, saz çalanlar ellerini tellerde gezdirirler. Sen hep aynı yere basıyorsun” demişler. Hoca onlara şöyle bir bakmış ve cevabı yapıştırmış:

“Onlar çalacakları yeri arıyorlar. Ben buldum.”

Keşke Hoca gibi hangi telden çalacağımızı bulmuş olsak da arayıp durmasak!

İnsanlık arayışını sürdürüyor. Aya gitti, Merih’e gitmeye çalışıyor. Kültür ve uygarlık arayışların ürünüdür, yerinde saymanın, olduğu yerde durmanın değil. Uygarlık arayışlarla gelişiyor, zenginleşiyor ama çevre kirleniyor, kirli atıklarla doğa mahvediliyor. Toprak aşınması, ozon tabakasındaki delik, kimyasal atıklar doğanın dengesini bozuyor. Çarpık kentleşme, altyapısız sanayileşme geleceğimizi karartıyor. Gelen gideni aratacak bu gidişle. Şair ve yazarlar, sanatçılar da en iyiyi, en güzeli aramalıdırlar, yoksa bir yenilik yapamazlar.

Yazıma “Katil Aranıyor” adlı taşlamamla son vermek istiyorum.

“Güçlü aranıyor güçlü

Şu bilim adamıymış, geç!

Derya olsa neye yarar?

Aklı verir kendine zarar.

***

Bunun ayağı iyiymiş

Olabilir, hah, tamam!

Zengin olur futboldan

Gözdedir her zaman.

***

Suçlu aranıyor suçlu

Şu olamaz, dayısı var

Bunun dokunulmazlığı...

O suya sabuna dokunmaz.

***

Yeşilimize kim kıydı

Mavinin katili hani?

Doğamızı kirletenler

Yoksa Merih’ten mi geldi?

***

Tam umudu kesmiştim ki

Buldum işte suçluları.

Kim mi? Kim değil kimler:

Ben sen o biz siz onlar!

Not: İnsanlığı kurtaracak er aş pozitif kan aranıyor. Kan vermek isteyenlerin hayat hastanesine başvurmaları rica olunur.

Erhan Tığlı

 
Toplam blog
: 776
: 600
Kayıt tarihi
: 13.10.06
 
 

Emekli edebiyat öğretmeniyim. Yazı ve şiirlerim çeşitli gazete ve dergilerde çıkmaktadır. 20 kita..