Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Nisan '10

 
Kategori
Sosyoloji
 

Uygarlık ve kültür

Uygarlık ve kültür
 

SABUN KÖPÜĞÜKÜLTÜRÜMÜZ


Kültür ve uygarlık birbirinden ayrı düşünülebilir mi?

Bu ikisinin gelişmişliği paralel mi?

Herhangi birisinin gelişkin olduğu durum da diğeri gelişmemiş bir yapıda olabilir mi?

Avrupa toplumunun uygarlık bakımdan gelişkin olmasının kültürleri açısından getirilerine bakıp irdeleyerek bu ve benzeri sorulara cevap bulabileceğimiz kanısındayım.

Konuya girmeden önce kültür ve uygarlık tanımlarını ve bunlar arsındaki ilişkiyi ve toplumsal fonksiyonlarını kısaca özetleyelim:

Uygarlık: Toplumsal kümenin kültür durumu. Güzel sanatlar, sanayi, bilim, yönetim, ahlak ve zeka alanlarında başarılı olma...

Kültür: İnsanların edindiği ve çeşitli yollarla nesilden nesile aktarılarak zenginleşen kalıpsal maddi ve manevi öğeler.

Uygarlığın toplumsal fonksiyonları:

    Uygarlık, toplum içinde içselleştiğinde toplumun bireylerini karşılaştırmak amacıyla kullanılamayacağından toplumsal alanda değerlendirme ve fonksiyonel olma durumu vardır. Uygar toplum hükmetme yapısındadır. Dolayısıyla uygar topluma mensup bireylerin yaşam seviyeleri yüksektir. Uygar toplum teknolojik bakımdan ileri olduğundan bireyselleşme sürecinde etkilidir. Sanatsal aktivitede ileri düzey yakalanır. Çünkü; insan Maslowun hiyerarşisindeki alt basamakları sağlamada zorluk çekmeyeceğinden dolayı kendini gerçekleme evresinin basamaklarını daha kolay çıkar. Toplumların üstünlüğünü ve kabul edilme gücünü etkiler. Sistematiklik üst düzeyde olduğundan çeşitli toplumsal baskılar daha az hissedilir....

Buna benzer pek çok fonksiyon sayılabileceği gibi temelde iki fonksiyonu vardır.

1- Toplumlar arasındaki fonksiyonlar

2- Topulumu oluşturan bireyler arasındaki fonksiyonlar.

Temel yapı taşı olarak yaşamsal konuda uygarlık alındığında –maddi uygarlık ögeleri- Avrupa toplumunun harikulade görülmesinin nedeni de daha iyi anlaşılacaktır.

Bizim burada sorguladığımız uygarlığı en üst düzeyde olan Avrupa’nın kültürel gelişmişlik yönünden bizlerle kıyaslamasıdır.

Kültürün fonksiyonları:

    Alamet-i farika(Ayırt edici özellik) Değerlerin sinematikleşmesi Dayanışma Sosyal yapının kopyası Sosyal kişilik oluşumumu İletişim(dil) Bireylerdeki davranış örüntülerinde standartlaştırma Toplumsal Olayların Analizliğin Sağlama Bireye kazandırdığı bilgi ve beceri Bireyleler arasında özdeşleşmeyi sağlama

Kültürün fonksiyonlarını genişletmek mümkün ama bu kadar fonksiyonla yetinelim şimdilik.

Soru: Uygarlıkla kültür arasında paralellik söz konusu mudur?

Kültür ve uygarlığını maddi boyutu yönünden düşünüldüğünde kültürel gelişme uygarlığın gelişimine bağlı olmakla birlikte paralellik arz etmektedir. Örneklemek gerekirse : Televizyon kültürü bir alt kültürdür ve uygarlığın teknolojik gelişimiyle oluşmuştur.

Uygarlığın gelişmişliğiyle beraber yeni kültürlerin gelişmesi olası olduğu gibi eski kültür kalıplarının da değişmesi ve gelişmesi olasıdır.

Maddi olarak getirisi teknolojik ürünler olan uygarlık diğer gelişmişliklerle de çeşitli devinimsel hareketlilik kazandırmaktadır topluma. Teknoloji ihraç eden Avrupa toplumu teknolojik ihraçla beraber kendi kültürünü de ihraç etmektedir.

Avrupa Rönesansla beraber – Rönesans dini disipline etmekten ibarettir Avrupa için- müthiş bir ilerlemeye sahip olmuş düşünsel bağlamda gelişmişliğin devamı olarak ta teknolojik gelişim ve sanayiinin gelişmesi getirmiştir.. Avrupa toplumunun dini disipline etmesiyle birlikte sanayi toplumu düzeyine gelmesinin devamında kültürel gelişim de paralel olarak gelişmiştir.

Günümüz ülkelerine aktarılan uygarlığın maddi unsurlarının yanında Avrupa uygarlığı kendi kültürel değerlerini de ihraç eder hale gelmiştir. Avrupa uygarlığının kültürel değeri, uygarlığının gelişmişliği kadar gelişkin olmamasına rağmen maddi kültürel değerlerinin çok ileri düzeyde olması nedeniyle diğer toplumların kültürlerini egemen olarak hükmetmekte ve değişikliğe neden olmaktadır.

Avrupa’nın maddi olmayan kültür öğelerine baktığımızda yoz olan kültürel değerler nasıl ne şekilde baskın olan diğer toplumların kültürlerini kendine entegre ettiğini örneklemek gerekirse; toplumumuzun kültürel yapısını incelemek ve genel kültür öğelerini belirlemek gerekir:

- Misafirperverlik

- Yardımlaşma

- İyi kötü ayrımının yapılabilmesi - yalan, hakkaniyet-

- Yaşlılara yardım etme

- Yoksullara yardım etme

- Vatan sevgisi

- ...

gibi örneklendirdiğimiz toplumumuzun manevi unsurları varken bu öğelerin neden yozlaştığına bakmak gerekir.

Avrupa’dan ithal edilen hangi kültürel öğelerle yok edilmiştir veya çarpıtılmıştır:

- Avrupa dan ithal ettiğimiz televizyon kültürüyle artık insanlar Avrupa toplumundaki bireyselleşme sürecinin bir parçası olarak bana necilik kültürü kazanmıştır, dolayısıyla da misafirperverlik yok olmuştur.

- Çeşitli teknolojik aktarımların yanında toplumsal normlar yok edilmiş bu sayede iyi kötü kavramının bizim toplum tarafından doldurulan içi, boşaltılarak Avrupa’dan ithal edilen iyi kötü kavramı yerleşmiştir.

- Yaşlılar içinde aynı şey geçerlidir. Çekirdek ailenin bile fazla olduğu Avrupa kültüründe yaşlılar artık terk edilmelidir. Günümüz toplumunda da bu benimsenmeye başlamıştır.

- Bireyselleşme sürecinin tamamlamış Avrupa’dan ithal edilen bir yapı henüz oturmamıştır. Avrupa da yoksullara yardım sivil toplum örgütleriyle yapılmaktadır. Bizde bu yapı gelişkin olmadığından bu kültür ögeside ölmüştür.

Avrupa’dan ithal ettiğimiz çeşitli kültür yapısının içi boşaltılarak bizde sadece yüzeyi kabul edilerek günlük yaşama yansıtılmıştır. Bu da toplumun yapısında kültürsüzlüğe neden olmaktadır tabi ironikte olsa kültürsüzlükte bir kültürdür.

Uygarlığın gelişmişliği aynı zamanda kültürün maddi öğelerinin gelişmesine paralellikte ilerlemekte ancak maddi olmayan ögelerin üzerinde önemli bir katkı sağlamamaktadır.

Kültür ihracında ise hangi kültür ögesi olursa olsun uygarlıkla beraber ihraç edilmekte ve ithal eden kültürlerin baskın manevi kültürlerine egemen olmaktadır.

Uygar toplumların; düşünsel edinimlerinin sonucu olarak uygarlık gelişimi ilerlemekte; uygarlık gelişiminin paralelliğinde de kültürün maddi ögeleri gelişmektedir. Maddi ögelerin dışında manevi bir öge getiremeyen uygarlık gelişimi ihraç ettiği kültürlerdeki manevi kültür ögelerine yine de egemen olmakta ve bakteriyofaj şeklinde nüfuz etmektedir.

.....................................................

Yukarıda bilimsel bir temel edindirme çabasını görmektesiniz. Aslında bilimsel temel edindirmeden de konuyu kendi, açımdan değerlendirip yorumu size bırakmak isterdim. Ancak fikri kabul edilebilirliğin bir parçası olarak bilimsel bir temel ediniminin gerekliliği nedeniyle yazma gereği duydum.

Baktığımızda Avrupai yaşam tarzı ve Avrupai kültür ögeleri toplumumuzu kangren gibi sardığını görüp bu kangrenliğin temelini izaha çalışmakta yukarıdaki açıklamaya gereksinim duydum.

Toplumumuzdaki gençler arasındaki çatışmalar okulların birer suç yuvası haline gelmesindeki sebepler ithal ettiğimiz sabun köpüğü kültürümüzün bir sonucudur.

kentsel toplum düzenindeki ithal kültür ögelerini daha rahat görmemiz ve günlük yaşamda ayırt etmemiz daha kolaydır.

Örnekler üzerinden bunları sizlerin yorumuna sunmak istiyorum Aşağıda örneklediğim olaylara siz kendiniz yorum yapınız:

otobüs gençleri taktığım çoçukların yaptıkları:

* otobüste ön koltukta üç genç - yaşları takriben 14-16 arası-aralarında yüksek sesle rahat bir tavırla alelade bir konudan bahseder gibi cinsellikten ve kız arkadaşlarının frikiklerinden konuşuyorlardı.

* Otobüse binen iki yaşlı kadın ayakta zor dururken gençlerin hiç biri istifini bile bozmamıştı. Arka koltuktan yaşı 50- 55 civar bir kişi gençlere: Gençler yarin siz de yaşlanacaksınız ayıp olmuyor mu? Şeklinde bir nida da bulundu ama gençlerde tık yoktu.

*Otobüs haraket etmiş arada bir kız - 15-17 yaşlarında- çocuğu var. Arkada da iki genç. Kızı resmen taciz ediyorlar. kız rahatsız olduğunu belli eden hareketler yapıyor. Dayanamamış olacak ki kalktı; gel otur abla dedi, orta yaşlı bir adam. Gençler sanki ellerinden oyuncaklarını almış birisi gibi bakıyorlardı; tabi orta yaşlı adamda onlara yiyecekmiş gibi. En sonunda başlarını önlerine eğdiler.

* Üniversite otobüsünde bir erkek bir kız koltukta oturularken orgazm olmuş gibi garip sesler çıkarıyorlardı. Tabi çevresindekilere aldırmadan.

Yukarıdaki otobüste günlük yaşamda karşılaşabileceğiniz nüansları aktardım.

Sokaklar:

* Sokakta bir çocuk kışın ayazında ellerindeki mendilleri satmaya çalışıyor. Geçen bir adama çocuk yine mendil satmak istiyor. Adam ters ters bakıp Hadi git çocuk ne sinekleniyorsun Bununla ekmek parası mı çıkar çekil deyip azarlıyor. Mendilleri satması evine götüreceği ekmeği etkilediğine inanmak mümkün değilse o halde nedir mendil satmasındaki sebep?

* Sokakların her başında dilencilerin olduğunu görmek olası ve gerçekten ihtiyacı olmadan dileniyorlar ve bir nevi meslek dilencilik.

* Sokak ortasında kavga eden iki kişi gören insanların diğer kaldırıma yönelmelerini görüyoruz.

* Sokaklarda tinerci çocukları gören insanların hepsi ucube görmüş gibi kaçtıklarını görüyoruz.

*Sokak ortasında karı- koca tartışmalarını görüyoruz.

-Sokak ortasında adam öldürülmesi doğal bir olay gibi görüyoruz.....

İlişkiler:

* Evlenmeden aynı evde beraber yaşamak doğal bir olgu.

* Sadece cinsellik yaşamak adına beraber olmak doğal bir olgu.

* Çıkarsız arkadaşlıklar artık yok.

* Karşılıklı saygı yerini ben egomanyasını nasıl kabul ettiririme bırakmış....

Evlilik:

* Evlilik öncesi birliktelik _ uzun olsa gam yemeyeceğim_ Flört oldu

* Kadın ve erkek ayrı dünyalarda yaşamasını doğal kabul edilir halde.

* Evlilik sadece sözleşme haline geldi

* En küçük problemde evlilik bitmekte

* Çocukları özgür yetiştirmek moda olunca emolar çıktı ortaya

* Özenti hayatlar ön plana çıkararak gerçek evlilik içindeki çoçuk yetiştirme yerini toplum kurallarını hiçe sayan kültürsüz bir nesil meydana getirdi...

Toplum:

* Toplumsal normların etkisi daraltılarak veya yok edilerek toplum mefhumu merhum oldu....

Yorum size aittir.

Biz sabun köpüğü kültürmüzle batının medeniyet seviyesine erişir hatta geçeriz bile. Sadece emo kültürmüz le....

 
Toplam blog
: 84
: 575
Kayıt tarihi
: 11.09.08
 
 

Yaşamak; herhangi bir amaç taşımadan sadece insan olmanın bilincine vararak yaşamak. Tek cümlelik..