Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Kasım '06

 
Kategori
Futbol
 

Uyku tulumu ya da tel kafes

Uyku tulumu ya da tel kafes
 

Uzun bir süre önce stadyumlardaki tel örgülerin kaldırılması veya olmaması gerektiği konusunda koro halinde bir söylemle, birkaç yazarın dışında ‘tel örgüler mutlak surette kaldırılmalıdır’ görüşü yayılmaya başlamıştı. Çünkü: stad terörü gittikçe artmaktadır, taraftara sporun dostluk olduğu öğretilirken tel örgüler de kaldırılmalıdır.

Allahtan kaldırılmadı. O zamanlar eğer kaldırılsaydı, bugüne kadar kaldırılmadan yaşanan sahaya inme olayları, kimbilir ne hallerde olurdu?

Demokrasilerde aşağıdan yukarıya örgütlenme en idealdir. Zor olan budur, ama olması gereken de budur. Çünkü sağlıklı toplum ve sağlıklı demokrasi bunu gerektirir. Yukarıdan aşağıya örgütlenme kolaydır, fakat o demokrasi, gerçek demokrasi olmamaktadır. Zaman aralıkları ile kesintiler olur, çatlaklar olur. Yani kısaca rayında gitmez işler. Raydan çıkmalar arttıkça artar, sık sık kazalar meydana gelir. Yol bir süre kapanır raylar onarılıncaya kadar. Yoldan sapıp, tali yollardan akış sağlanmaya çalışılır. Kaza sırasında kazazedelerin maruz kaldığı her türlü kayıplar onarılmaz yaralar açar. Bunlar biriktikçe birikir, kazazedeler patlama noktasına gelir. Onca ezilmişliğin, rayında gitmez işlerin arasında, benim sade vatandaşım bir de futbol maçlarına gitmeye kalkar. Gider de...

Gittiğine pişman mı olur, mutlu mu olur, bilinmez ama tarifi olunmaz duygularla evine döner. Taa ki bir sonraki maça gidinceye kadar. Akşam televizyonunu açar, gözleriyle gördüklerini o ünlü yorumcular (!...) nasıl yorumluyorlardır, merak eder. Bir zamanların hakemleri şimdilerde emekli olmuşlardır, ‘hocam’ diye anılırlar. ‘Hoca’ sıfatıyla maç kasetleri ‘bir ileri bir geri’ sardırtılarak izlettirilir. Her bir kareye ‘çok önemli’ yorumlar getirilir. O da ne? İki farklı televizyon kanalındaki iki farklı ‘hoca otorite’ farklı şeyler söylemektedir. Hele o stüdyoda taraftarı olduğu kulübün bir de yöneticisi varsa; o yöneticinin de ağzı eğer ‘yetkili bir ağızsa’, tadından yenmez o program. Çünkü en doğruyu onlar söylemektedirler.

Karar verilmiştir:

1- Hakem kesinlikle satılmıştır.

2- Bu hakemlerle lig devam etmez.

3- Stad yöneticileri ev sahibi takımı koruduklarından, kendilerine saldırılmasına izin vermişlerdir.

Ertesi gün ise gazetelerdeki bir zamanların en aman vermez bıçkın futbolcuları, bugünlerin taraftar yazarları; en otoriter ‘skor’ eleştirilerini yazmaktadırlar. Çünkü takımları haksızlığa uğratılmıştır.

Garip vatandaşım bir hafta bu çok otoritelerin ‘çok otorite’ görüşleriyle yatıp kalkar. Okul harçlığını biriktiren çocuklar, evinin geçiminden pay ayıran yetişkinler, okuma-yazma oranı asker mektubu okuyup yazabilmeye endeksli vatandaşlar ya otobüse, ya da ‘o şimdi asker’, ‘liselim’, veya ‘babam sağolsun’ yazan özel otolarına atlayıp maçlara giderler. Oturarak maç izlemenin ‘ayıp’ olduğunu ‘kardeşim siz de maç izlemeye mi geldiniz, kalkın ayağa, tüm stad ayağa’ uyarısını aldıkları zaman, karşı takım taraftarlarına ‘güzel şarkılar’ (!...), söylenmeye başlanmıştır bile. O da ne, bu hakem maçı satmaya zaten dünden hazırdır.

Olanı değil de görmesi gerektiğini gören taraftara kibrit çakılmıştır artık. Bu taraftara niye zorluk çıkartılmalıdır ki tel örgüler olsun? Tel örgüler varken bile onların üzerinden atlayıp yeşil çimlere ayak basabilen kazazede(!...) vatandaşıma tel örgüler kaldırılarak kolaylık gösterilmelidir. Tel örgüler mutlak surette kaldırılmalıdır.

Bu ülkede her şey yerli yerinde olur, eğitim sistemimiz gelişmiş ülkelerdeki gibi olur, ekonomimiz tıkırında gider, vatandaşımın ‘yarın’ endişesi olmaz, işte o zaman tel örgüler kalkar.

İşe tel örgülerin kaldırmakla başlanmaz, başka yerlerden başlanılarak buralara gelinir. Bunların neler olduğunu herkes bilir söyler de bir türlü uygulanmaz. Benim sade vatandaşım yine elinde, belinde döner bıçakları ile maçlara gitmeye devam eder. Sanki istenen budur. Tel örgüler kalkmalıdır derken uyutulan vatandaşım, ülkesi İspanya’yı kırk yıl süreyle diktatörlükle yöneten Franco’nun Bernabeau stadyumu için söylediği ‘bana yüzellibin kişilik bir uyku tulumu yapın’ felsefesinin sürmesini isteyen yöneticilerin tellerle örülmüş kafesinin içindedir.

 
Toplam blog
: 135
: 1226
Kayıt tarihi
: 11.10.06
 
 

Ankara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Öğretim Üyesi. Spor Sosyolojisi, Popüler Kültü..