Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mart '11

 
Kategori
Psikoloji
 

Uyku ve Macbeth

Uyku Allah'ın (veya inanmayanlar için tabiatın) bize bahşettiği en büyük hediyelerden biridir. Uyku yaşamın ayrılmaz bir parçasıdır. Sadece insanların değil, hayvanların ve bitkilerin de uykuya ihtiyacı vardır. Yıllar önce Istanbul Tıp Fakültesi yayınlarından, Dr Muammer Bilge tarafından yazılmış, "Hücre" isimli bir kitap okumuştum. Orada öğrendim ki hücreler bile uyurmuş ve uyku halindeyken 24 erli iki zincirden oluşan ve her bir hücrede bulunan 48 kromozom fiilen ve fiziken de birbirinden ayrılırmış; yani onlar da uykuya dalarlarmış. 

Uyurken bütün dertlerimiz yok oluyor, bütün çaresizliklerimiz bitiyor, hastalıklarımızın üzerine melhem sürülüyor, sadece huzur ve sonsuz bir mutluluk içinde yatıyoruz. Hiç uyanmasak ne gam ! 

Uykuyu en iyi anlatan şairlerden biri de Shakespeare'dir. Şimdi size onun Macbeth isimli eserinden uyku ile ilgili bir pasajı aktaracağım. 

Bir ses duyar gibi oldum:
"Kimseler uyumasın artık! Macbeth uykuyu öldürdü"
Evet masum uykuyu, kaygılar yumağını
Çözen uykuyu, her günkü hayatın ölümünü,
Yaralı canların merhemini
Yüce tabiatın baş yemeği
Hayat sofrasının cana can katan nimeti...... 

Şimdi aynı satırları dört beş yüzyıl öncesinin İngilizcesiyle okumak istermisiniz,  

Methought I heard a voice cry, "Sleep no more!
Macbeth does murder sleep, " the innocent sleep;
Sleep that knits up the ravelled sleave of care,
The death of each day's life, sore labour's bath,
Balm of hurt minds, great nature's second course,
Chief nourisher in life's feast; 

ve böyle devam edip gidiyor...... 

Geçenlerde TV de ABD eski başkanlarından Nixon'un hayatını konu alan bir film seyrettim; aslında üçüncü veya dördüncü defadır zevkle izlediğim bir film. ABD başkanı olmak demek herhalde düyanın en yüksek, en güçlü, en forslu, ve en şerefli mevkilerinden birine gelmek demek. Bu mevkiye gelebilmiş bir insanın o mevkide nasıl mutsuz, ne kadar sıkıntılı bir hayatı olduğunu görmek şaşırtıcıydı. Hele uzun bir süre konumunu muhafaza etmek için direndikten sonra filmin sonuna doğru istifa etmek durumunda kaldığında gerek stresin gerekse belki alkolün tesiriyle gördüğü halüsünasyonlar, ağlamalar, korkular, tanrıya sığınarak yaptığı dualar, sıkıntılı saatler, günler, geceler etkileyiciydi. Sonunda böyle çok sıkıntılı bir anında, muhtemelen bütün bu sıkıntılardan bir kaçış ve kurtuluş ümidiyle söylediği bir cümle beni çok etkiledi, " ah bir uyuyabilsem! ".
 

 
Toplam blog
: 326
: 941
Kayıt tarihi
: 10.03.11
 
 

Okullar: TED Ankara Koleji, ODTÜ, Bogaziçi Üniversitesi (Master) İş Hayatı: Philips, Anadolu Endü..