Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Eylül '06

 
Kategori
Futbol
 

Uyum

Uyum
 

100. yıl kadrosu sahaya indi! Yok, öyle hemen yazının tarihine bakmayın. Eski bir blogu falan okumuyorsunuz. Hayır hayır, yazı temmuz ortalarında yazılmadı. Yazı, Şampinyonlar Liginden elenip, Süper Ligimizin 5 (yazıyla beş) haftasını geride bıraktıktan sonra yazıldı. Ve evet, Fenerbahçe'nin 100. yıl kadrosu daha dün sahaya indi! Eh ne diyelim, geç olsun da güç olmasın. Ama dünkü futbola bakarasak biraz güç de olacak gibi.

Elbette güçlük yine şu veya bu nedenle geç kalmışlıktan kaynaklanıyor. Bir hafta içinde üçte biri değişen bir takımdan hemen iyi bir performans beklenmez. Zaten anlamsızca erken başlayan ligimizde Fenerbahçe'nin önündeki üç - dört maçı hazırlık maçı niyetine oynaması gerekiyor. Çelişki ve güçlük de burada kendini gösteriyor. Tamam önümüzdeki üç - dört maçtan fazla bir şey beklemeyelim ama, lig ve UEFA'da yola devam etmek için bu maçlardan galibiyet çıkarmak zorundayız da. Zaten daha sezon başı olmasına rağmen Şampiyonlar Liginden UEFA'ya doğru bir kez hedef küçülttük. Şimdi bu uyum sorunu nedeniyle orada da havlu atarsak bu taraftarın kalbi kırılır, güveni sarsılır.

Aslına bakarsak kağıt üzerinde Fenerbahçe çok sıkı bir takım görüntüsü veriyor. Rüştü, Türkiye'nin bir numaralı kalecisi. Milli takım ve Fenerbahçe'de banko oynuyor. Ona bir şey olacak olsa Türkiye'nin iki numaralı kalecisi de Fenerbahçe'de, Volkan. Yani kale sağlam. Ama şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Dünkü maçta Antalyaspor uzaklardan bir topu Fenerbahçe ceza alanına şişiriyor. Ceza alanında bir Antalyasporlu bir forvet var ve Lugano da ona yapışmış durumda. Ceza alanı içinde ve çevresinde başka kimse de yok. Normal olarak bir kalecinin o tek forveti defans elemanına teslim etmesi ve olası bir seken topa karşı da uyanık olması gerekir. Ama Rüştü ne yapıyor, kalesini terk edip kafa topuna çıkan o ikiliye müdehale etmeye gidiyor, dengesizce zıplıyor, Luganonun üzerine düşüyor, Lugano'yu etkisiz hale getiriyor, kendi yerde, top boşta (ama şans eseri iyice çapraza gitmiş), Antalya forveti ayakta. Antalya forveti topu boş kaleye vuruyor, ama atamıyor. Bu kadar yıllık kaleci Rüştü böyle temel bir hatayı hala nasıl yapıyor anlayamıyorum.

Her neyse, sol bekte Ümit Özat (ne yazık ki) alternatifsiz. Fenerbahçe'nin sol bek çözümü yine seneye kaldı. Kaptan'a fazla bir sözüm yok. Mecburiyetten orada oynamasına rağmen, geride durduğu zamanlarda kritik müdehalelerde bulunuyor. Dün de gördük ki önünde Tuncay olduğu zaman daha verimli oluyor. Ancak ileri çıktığında geri dönüşü zor oluyor. Bir de zaman zaman yaptığı çok kötü ortalar. Tamam, çok güzel ortalar da yapıyor, ama tam sıkışık zamanlarda can havliyle rakip kalye yüklenirken bazen öyle kötü bir orta yapıyor ki takım üç - dört dakika oyundan düşüyor.

Orta göbeğin yeni ikilisi Lugano ve Edu. Lugano, Luciano'nun gidişiyle doğan açığı kapatacakmış gibi görünüyor. Kritik dakikalarda ileri çıkıp kritik goller atmaya devam edecektir. Ancak, Lucianonun defanstan top çıkartma özelliğini Lugano'da henüz göremedik. Genel olarak savunmanın en büyük sorunlarından biri de bu zaten. Orta sahayla gerekli köprü henüz kurulamadı. Edu hakkında henüz bir bilgi edinemedik. Dünkü maçta biraz silik gözüktü. Zaman ihtiyacı olduğu kesin. Yoksa Önder formasını geri almak için Edu'yu zorlar.

Defansın sağında Kerim Zengin bence Fenerbahçe'nin bu seneki en iyi buluşu. Özellikle Serkan hakkındaki çekincelerimi daha önceki bir yazımda belirtmiştim. Genç yaşına rağmen Kerim bölgesinde güven veren bir oyun sergiliyor.

Appiah, Marco, Alex ve Tuncay'dan kurulu orta saha hem teknik, hem fizik açıdan rakiplerin imrendiği bir orta saha. Burada bir sorun yaşanmayacağı düşünülüyordu, ancak dünkü maçta orta saha çok etkisiz gözüktü. Ne ileriye gerekli topları çıkarabildiler, ne de geriye yardım edebildiler. Bu da özellikle orta sahayı sağlam tutan Avrupa takımları karşısında Fenerbahçe'nin zorlanacağı işaretini veriyor. Appiah, Tuncay ve Marco'nun mücadele azmi ve isteği diğer 8 oyuncuya da birazcık bulaşsa bu takım fırtına gibi top oynar.

Gelelim ileri ikiliye. Dünkü maç bu ikili için bize hiç bir fikir vermedi. Kezman ikinci dakikadaki o fırsatı gole çevirebilseydi hem günün kahramanı olur, hem de maçın sonucu da çok daha değişik olurdu. İlk golünü atması çok önemli. Çünkü gol geciktikçe stres artacak, gol atmak için daha bencil olacak bu da golün gelmesini daha da geciktirecek. Kezman'ın yine bir - iki poyisyonunu hatırlıyoruz. Deivid'in adını maç içinde duydum mu duymadım mı onu bile hatırlamıyorum. Tabii bunda yine meşhur uyum sorununun büyük etkisi var. Orta saha - forvet köprüsü de zaman içinde kurulacak.

İşte böyle, gelecek bir kaç haftanın anahtar kelimesi uyum sorunu olacak. Olası başarısızlıkların garantili mazereti uyum. Fenerbahçe ne sorunları atlattı, bu uyum sorununu mu atlatamayacak. yeterki birileri bizi uyum uyum uyutmasınlar...

 
Toplam blog
: 25
: 650
Kayıt tarihi
: 31.07.06
 
 

İ.Ü. İktisat Fakültesi mezunuyum ve şu an Zürih Üniversitesine bağlı Toplum Sağlığı Enstitüsünde ..