Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ağustos '11

 
Kategori
Siyaset
 

Uyusun da büyüsün, ninnii…

Uyusun da büyüsün, ninnii…
 

Filmlerdeki kötü adamlar vardır hani, iyilerin başına iş açıldıkça bir köşede ellerini ovuşturarak kahkaha atarlar. 

Dünyamızın kapitalist ağalarını ancak böyle karikatürize edebiliyorum son günlerde… 

… 

Somali’yi konuşuyoruz. Açlıktan ölen binlerce insan için üzülüyor, şu ramazan günlerinde Diyanet’in, ‘Afrika için iftar vakti’ ve benzeri afişlerindeki acıklı fotoğraflarla daha da kulak veriyoruz vicdanlarımıza. Telefonlarımızdan mesajlar gönderiyor, beşer, onar liralık yardımlarımızı yapıyoruz, elimizden geldiğince. 

BM açıklama yapıyor, kuraklık Somali’nin canına okudu diye. 

Bir de Nihat Doğan çıkıyor örneğin, ‘İç savaş her şeyin sebebi, milletimiz barışın kıymetini bilsin’ diyor. 

Tamam diyoruz, peki… 

… 

Libya’da bir diktatör devriliyor. 

Arap ülkelerine demokrasi gelmişçesine bir hava esiyor haber kanallarımızda. 

‘Arap baharı’ndan bahsediyorlar. 

Kaddafi kaçtı mı, kaçacak mı?.. 

Oğulları teslim oldu mu, olmadı mı?.. 

Anlatıyorlar, tartışıyorlar… 

Kaç milyon avroluk bomba attı Fransa Libya’ya, neden attı, bundan bahsetmiyorlar. 

Nato’nun iki haftada bir sivilleri vurması, o masum insanların niçin öldürüldüğü konu bile değil. 

Tamam diyoruz, peki… … 

Bir anda ekranlarımızı kaplıyorlar. 

Kaçın diyorlar kriz geliyor. 

Altın şu kadar oldu. 

Avro aldı başını gitti. 

Dolar dersen bağlasan durmaz. 

Ne oluyor yahu, diyemeden lafı ağzımıza tıkıyorlar: 

Tasarruf yapın,  

Krize hazır olun. 

Çok kötü, durum çok kötü! 

Tamam diyoruz, peki… 

… 

Askerlerimiz ölüyor. 

Gencecik çocuklar, hayatının baharında, hayallerinin daha başında olan insanlar, hain kurşunlarla koparılıp alınıyor bu hayattan. 

Sonra on beş uçak kalkıyor. 

Jöleli ekrana koşup, lazerli bomba atıyoruz, bu sefer başka, diyor. 

Amerika ile istihbarat paylaşımı da sağlandı deniyor. 

Üç beş video izliyoruz, köprülerin, barakaların havaya uçurulduğu,  

Ve tamam diyoruz, peki… 

… 

Sormuyoruz: 

Somali’de şu an hangi emperyalist ülkeler, hangi kaynakların üzerinde oturuyor diye sormuyoruz. 

Dünya Bankası ve IMF yıllarca hangi ekonomik programlarla bu ülkenin tarımını bitirdi diye sormuyoruz. 

Bu zavallı ülke ne kadar dış borç ödüyor, o borç nasıl yaratıldı, o borcun yıllık faizi ne kadar diye sormuyoruz. 

İç savaştan bahsediyoruz ama o iç savaşı kimlerin çıkardığından, kimin kime destek olduğundan, silah sattığından bahsetmiyoruz. 

Libya’ya 160 milyon avroluk bomba atan Fransa’nın, Arap baharında hangi anlaşmalarla nasiplendiğini, nasipleneceğini sorgulamıyoruz. 

Niçin en önde hücuma geçtiğini, Fransız şirketlerinin Libya’da hangi cevherlerin üzerine çörekleneceğini konuşmuyoruz. 

Dört yılda bir, kriz çıkacak, dünya ekonomisi batacak, artık daha da zor şartlarda yaşayacaksınız derken üç beş asalak; karşılarına geçip, yahu bu kriz neyin krizi, niçin benimle hiçbir ilgisi olmayan adamların, büyük büyük uluslararası şirketlerin, bankaların, devletlerin yediği haltlar yüzünden ben ekmeğimden oluyorum demiyoruz. Niçin sermayenin günahı emekçinin boynuna oluyor, sorgulayamıyoruz. 

Karşımıza geçip Amerika’yla da istihbarat paylaştık, lazerli bombaları da attık, zaten bıçak da kemiğe dayandı diyen adamlara; Amerikan işgalindeki bir ülkeden Türkiye’ye dönük böylesi bir terör hareketinin niçin önlenemediğini sormuyoruz. Bir özürle eski güzel günlerimize döneceğimiz İsrail’in, ebedi müttefikimiz ABD’nin desteği olmadan PKK’nın o bölgede nasıl var olabileceğinin cevabını aramıyoruz. Hepsinden geçtik, aklımıza ABD’nin İran’a karşı PJAK’ı desteklediği, bunun bizim açımızdan ne yaman çelişki olduğunu tartışmak bile gelmiyor. 

Birileri durmaksızın kendi menfaatleri doğrultusunda senaryolar yazıyor, biz de bıkmadan her akşam izlediğimiz o abuk sabuk dizileri izler gibi izliyoruz olan biteni. Nasıl sunulduysa, hangi kalıba sokulduysa gerçeklik, öylece özümsüyoruz, bir şüphe kırıntısı dahi duymaksızın. 

Dünyaya hükmeden kapitalistleri, emperyalistleri, onların ülkeler içindeki taşeronlarını, filmlerde ellerini ovuşturarak kahkaha atan kötü adam karakterlerine benzetmek boşuna mı? 

Dünyayı kendi menfaatlerince yıkıp, yeniden dizayn ederken onlar, ortaya attıkları hikayelere alık alık kanan biz değil miyiz?.. 

www.taylanozbay.com 

 
Toplam blog
: 74
: 1874
Kayıt tarihi
: 06.05.07
 
 

Zonguldak’ta doğdu. On altı yaşından beri çeşitli yerel, bölgesel ve ulusal gazete-dergilerde, ay..