Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Şubat '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Uzakdoğulu kızlar, masaj, hamam

Uzakdoğulu kızlar, masaj, hamam
 

Havuzda akşama kadar kalmak var ama!

Oteli de keşif etmek lazım.

Bu arada beni de deve güreşine çağırdılar, Partnerim yüz yirmi kiloluk ağabey olunca, kabul etmedim.

Bir iki kulaçtan sonra silindim, kurulandım. Havluyu doladım belime, ayağımda terlikler, gezmeye başladım.

Masaj yapan, Uzak doğulu kızlar var..( Memleketlerini anlayamadım hepsi birbirine benziyor)

Bunlara masaj yaptırmak kim bilir kaç para?

Kızları gözüm tutmadı, anahtarlık gibi küçücükler, boylar bir elli, kilolar taş çatlasın kırk,

Yanlarından geçerken hepsine gülüyorum..

Bildiğim tek Japonca kelimeyi söylüyorum..

“Trimisu”

Masaj yaptırmak için randevu almanız gerekiyor( O kadar rağbet var).

Randevuları yazan görevli Türk...

Samimi davranmak faydalı olacak kanaatindeyim.

- Nasılsın ağabeyciğim..Nasıl işler?

- Teşekkür ederim Beyefendi siz nasılsınız..(Samimi olmayacak belli oldu)

— Bu kızlar mı yapıyor masajı

— Evet efendim.

— Çokta küçükmüş bunlar

-..................

—Bu bayanların daha irileri yok mu? Kuluncumu bulamaz şimdi bunlar benim.

Şaşırdı adam, gülecek gülemiyor..

- Hans var.

— Erkek yani?

- Evet..

- Hansı tanıyorum ben, ona yaptırmam....

Otel yöneticilerine bir mesajım olacak... Uzak doğulu kızlar yerine, Eski Bulgaristan gülle takımından bayanları koyun oraya, Masaja geleni bir kütürdetsin, kuluncunu falan kırsın... Kendine getirsin adamı, bu kızlar mıncıklayacak, çimdikleyecek bırakacak...

Aklımın aldığı işler değil bunlar ya; Neyse!

Sol tarafımda sağuna var..

Kapıyı açtım baktım.

Dumandan göz gözü görmüyor.

İçeriye girip girmemekte tereddüt ederken, yedik fırçayı..

— Kapıyı kapatır mısın arkadaşım!

Anaaa içeride adam varmış sisten görmedim ya ben onları..

Girdim, oturdum..

Ahşap sıralara insanlar tünemiş...Yanlayıp, uzananımı istersin, bacaklarını kırıp oturanı mı..Kim bilir ne zamandır buradalar, terden kayış gibi olmuşlar..

Bende klostrofobi var..Sauna bana göre değil...

Akıllı işi mi canım, nemli yerde, saatlerce otur, terliycem diye bekle..

Çıktım...

İleride ki kapıda “Sultans Bath” yazıyor.

Sultanı anladım da!

İngilizce de kıt olunca, oradaki bir arkadaşa sordum..

— Ne burası? Biz girebiliyor muyuz?

— Hamam... Girebilirsiniz... Buyurun...

Bizim Kırk yıllık hamamı Sultanın bi şeysi yapmışlar.Olacak iş değil!!

- Terlikleri çıkartın yalnız..

Terlikler “ceyo” dan, dünyanın parası! Çalınırsa yandık..

İçeride, nargileler, çay ocağı, eski halılar, kilimler, bakır ibrikler, leğenler..Aklınıza gelecek şatafatın hepsi var..

Yalnız sıcak değil...

Bir kenara geçtim oturdum... Peştamallı bir arkadaş yaklaştı yanıma.

— Çay içer misiniz?

Bedelsiz olan her şeye varım. İçmem mi hiç.

Çayım geldi, yudumlamaya başlamadan önce arkadaşa sordum..

- Hemşerim hamam neden sıcak değil...

- Burası dinlenme salonu, hamama şu kapıdan giriliyor.

Bir insan karizmayı bu kadar mı çizer?

Çayı dikip, hamamdan girdim içeriye.

Girmez olaydım!

Peştamallı bir ben varım..

Geri kalan dal, yaprak oturuyor...

Devam edecek........

 
Toplam blog
: 1280
: 1114
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Deniz tutkunu.Amatör kıyı balıkçısı. Aynı Şarkı ve Ilık Havada Hoşça Kal adlı kitapların yazarı ..