Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Mayıs '11

 
Kategori
Blog
 

Uzaktan taş atar gibi yazan bloggerlar...

Uzaktan taş atar gibi yazan bloggerlar...
 

Ekran= eletronik duvar


Sayın Hızır KABİL'in sayfasında okuduğum bazı yorumlara atfen bu blogu yazdım... 

Ben bir yazanı yüzyüze tanımadığım sürece, şahsına dair bir şey düşünmenin eksik olduğunu ve yüzleşmeden yapılan sivriliklerin sadece uzaktan taş atan çocukluk olduğunu düşünürüm... 

Sayın, Aziz NESİN usta ile yaşadığım (birlikte fotoğrafımız var) uzun bir sohbetten sonra, yazıda ne kadar mizahsa, sohbette o kadar ciddiydi ve etkindi, çünkü sohbette kendisi vardı, yazdıkları ürünüydü... 

Yine Sayın Zeki ALASYA'nın (ortak resmimiz var) sohbetine tanık olmadan önce matrak bir adam imajı oluşturan rolleriyle, gerçek sohbetindeki derinliği ayırt etmemek mümkün değil, roller ürünüydü... 

Yine Sayın Sezai KARAKOÇ'u sahsen tanımadan düşünce dünyasındaki derinlik ve etkinlikle yüzyüze makul iletişimini, eş düzeyliliğini ve tevazusunu sanmak bile mümkün değil... 

Yine Sayın Yaşar KEMAL'le muhatap olmayanlar koca ünlü yazarın ne kadar kemale erdiğini sanamaz... 

Yine Sayın Zeki MÜREN'i (özeli kendine ait) şahsen tanımadan şöhretten, servetten arınmış günlük yaşam profilini saygısını sanmak mümkün değil... 

Şiir dünyasından silinemeyecek koca Can YÜCEL'i yazdıklarından ötürü yargılamak mı gerekir veya mezardan çıkıp ben MBde yazacağım derse kovulacak mı?. 

Eğer ayak fetişizmi yazılımışsa ve yazan II. Abdulhamit ise onu da afaroz etmek mi gerekir? 

Veya Zsa zsa GABOR'un anılarında yazdığı paylaştığı 3 gününü unutamadığı lidere ne diyelim? 

Hasbel kader makamında bir Cumhurbaşkanı toplantısına katıldım, basın çekildikten kapı kapandıktan "oh baş başa kaldık diyerek bir espri patlattı" yani o da bizim gibi biri oldu... 

Tamamını yazmak istemediğim şahsen yüzyüze tanışık olduğum veya gördüğüm sanat, bilim, siyaset ve iş dünyasından bir çok ünlünün ürünleriyle, medya imajıyla, gerçekleri çok farklıydı... 

Tanınmış yüzyüze ortamlar da paylaştığım tüm kişilikler gerçekti, yaptıkları yansıyanları ürünleriydi... 

Yazıdan hareketle yazana dair ahkam kesmek 'uzaktan taşa atmak gibi' zavallıktan öteye bir şey olabilir mi? 

Şahsen etiği yazan ve sunan Hızır KABİL'i ve PORNO başlıkla yazdığı blogla liste başında olan Sabiha RANA'YI yüzyüze tanımadan önceki bir miktar kendini beğenmiş zannımla yüz yüzeden sonraki tevazularını saygınlıklarını özdeşleştirmem mümkün değil... 

Sonuçta yazılarından hareketle yazana dair blog veya oraya buraya yorum yazmak uzaktan taş atma zavallılığı ve psikyatrik vaka değildir de? nedir? 

Hatta dahasını öğrendim ki; MBden biri (geçmişteki kuyruk acısından-kestirilip yedirilen kuyruğunu kusmak için) başka birine dair bir ziipp oluşturup ona buna göndermek gibi zavallıkla pikopatlıkla meşgulmüş ve buna emek verdiğini belirten savunan bir yorumunu okudum, devam etsin... Bir deyiş vardır "sarhoşu kendi haline bırak o zaten devrilecektir, mahkemeye verirsen o kendini bir şey yaptım zanneder"... 

Soyut saplantılar veya salt yazıdan kesin önyargılar; psikyatrik vakalar degil midir? 

Kişiliği yüreği olan yüz yüze ortama gelir, Arif ÖGÜTÇÜ'nün yazdığı gibi MERHABALAŞIR gerçekten tanır, söyleyeceğini söyler sonra da yazacağını yazar... Bundan sonra ben ulaşabileceğim tüm MB toplantılarına katılarak mümkün olduğunca yazanların gerçeklerini tanımaya çalışacağım ve kim olurlarsa olsun... 

Bir insanın özel yaşam, sosyal yaşam, iş yaşamı ve platformları olur, bunlar genellikle biribirlerine benzemez, zaten benzese çok rutin bir kişilik olur. Düşünün bir komutan sosyal ortamda evde komutanlık yapmaya kalkarsa... 

Yazım orta yere ama öncelikle kimlere hangi (yüzleşmekten kaçarak uzaktan yazan) zavallılara olduğunu zaten 

 
Toplam blog
: 617
: 1221
Kayıt tarihi
: 03.12.07
 
 

Her kesimi anlama ve kabullenme bilincimle; her kişinin asgari yaşam şartlarına sahip olabildiği,..