Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Haziran '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Uzat elini ışığa

Uzat elini ışığa
 

Düşündünüz mü hiç ne kadar çok ışık var hayatımızda… Kimileriniz evet diyor belki… Kimileriniz hayır… Hadi uzanalım ışığa doğru beraberce…

Binlerce ışık yanar uzaklarda… Her şehirde binlerce ışık… Renkli renkli, parlak parlak, loş ışıklar… O ışıklar ki… Mutluluk demek … Üzüntü demek… Hastalık demek… Aşk demek…

Evler… Evlerde ışıklar… Her ışık bir yaşam demek… Neler yaşanır o evlerde... Ne sevdalar yaşanır…Hasretle birleşir sevenler…Belki bir bebek açar gözlerini dünyaya …Onu nelerin beklediğinden habersiz…Sevinç kaplar ailesini…Mutluluk verir doğduğu haneye…Ders çalışır bir genç kız ..Yarınları aydınlık olsun diye…Vatanına , milletine ışık saçsın diye…

Ne hastalar inler sabahlara dek acılar içinde… Bir şifa ışığını umarak sabahlara kadar…Belki de bir ölünün peşinden açık bırakılır ışıklar…Hane halkının acılarını alsın götürsün diye… Belki de karanlıkta kalan yürekleri aydınlatsın diye…Üzüntüler azalsın, yeni doğan günün ışığı yaşama sevinciniz olsun diye…

Ya evsizler… Kimsesizler... Sokaklarda sabahlayanlar..Sokak lambalarının cılız ışığına tutunanlar…Banklarda yatanlar..Bulduğu eski bir gazete parçasını o cılız ışık da okumaya çalışanlar..Sokak lambasının ışığında dersini tamamlamaya çalışan küçük çocuk…Andersen’in ünlü masalındaki Kibritçi Kız gibi o da yakar mı kibrit çöplerini ısınmak için, küçük dünyasını aydınlanmak için… Kendini kurtarmaya çalışması, çabalaması karanlıktan, bu yüzden midir o küçük çocuğun… Sokak çocuğu diye geçip gittiğimiz yanından… O da akranları gibi ışığa yürümeyi, aydınlığa ulaşmayı istemez mi... İster elbet…

En çok da hastane ışıkları etkilemiştir beni derinden... Hastanelerin önünden geçerken orada kimsesiz gibi yatan, bir ziyaretçisi gelsin diye soğuk hastane odasının kapısını gözleyen, , şifa bulmak için çırpınan yüzlerce hastayı düşünmeden edemem... İçim sızlar… Biraz bencilce davranıp orada olmadığıma sevinirim... Sağlıklı olduğum için şükrederim…

Sonra ay ışığı… Romantiktir ….Şavkı vurur yüzüne..Mehtabın büyüsüne kapılırda görmez olursun ya dünya da neler oluyor neler bitiyor..Umurunda değildir ya dünya…Sen ve O vardır ya sadece …Ay ışığı..Yakamoz…Mehtap..Örter tüm çirkinlikleri o atlas yorganı ile.. Gece sevdalılar içindir… Ne gizemler vardır karanlığın koynunda.

Gün ışığı…Güneş ışığı…Romantik değildir ay ışığı kadar…Gecenin sakladıklarını tüm çıplaklığı ile serer gözlerinizin önüne…Isıtır delice, aydınlatır o kadar…Ama yakalayabilirseniz güneşin doğuşunu ve batışını …Şanlısınızdır..Hele hele yanınızda da sevgiliniz varsa…O kızıl pembelikten nasıl doğduğuna nazlı nazlı..Ve batarken arkasında bıraktığı o koyu maviliğe tanıklık edersiniz…

Hazır romantizmden bahsetmişken mum ışığını da unutmamak gerekir dostlar… Bulunduğunuz mekana farklı bir hava katan o turuncumsu alev… İçinize nasıl da doğar, nasıl da iyi, nasıl da mutlu olmanızı sağlar …Nasıl aydınlatır yüreğinizi..Hele bir de çiçekler ve şarap varsa..Yavaş yavaş yayılıyorsa müzik mekana ..Değmeyin keyfinize…

Ya sevgilinin saçtığı ışık…Gözlerini kamaştıran hani…Işıltısına hapseden seni…Kolay kolay , hatta hiç kurtulamadığın o ışık…Yıldızların ışığı sönük kalır sevdiğinin senin yüreğine saçtığı ışığın yanında…O’nun gözlerindeki ışık sarar bedenini ... Anlatır sana olan sevgisini… Sen de ışıldarsın arkadaş…

Hira dağında … Hz .Muhammed’e görünen o ilahi ışık... İsim değiştirir de “Nur “ olur ya adı… Hayatına yön veren o ilahi ışık…Aşık eder seni kendine…Sürüklenip gidersin peşi sıra onun gösterdiği yolda.

Belki daha pek çok ışık var yaşantılarımız da … Kim bilir nelere tanıklık ediyor ya da edecek o ışıklarda kardeşleri gibi… El ele tutuşup da hükmetmiyor mu sayılı günlerimize…

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..