Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Haziran '07

 
Kategori
Dostluk
 

Uzatalım elimizi o dost ellere...

Uzatalım elimizi o dost ellere...
 

Nasıl harcanıyor dostluklar nasıl… Güzel olan her şeyi nasıl da tüketiyoruz bir çırpıda… Bizi sevenleri nasıl da uzaklaştırıyoruz etrafımızdan… Paylaşmak ne kadar da uzak bizden…Neden git gide yitiriyoruz iyi duygularımızı… Bir kişi ile konuşurken bile ondan ne menfaat sağlayabilirimin hesaplarını yapıyoruz… Bir dostumuzu ziyarete gitmek için yol parasının, ne kadar benzin yakacağımızın hesabını yapar hale geliyoruz gün geçtikçe… Çok yazık!..

Bizi gerçekten sevenlerin, değer verenlerin kıymetini bilip bağrımıza basmıyoruz da, yalan dostlukların peşinden koşuyoruz…Ulaşamadıklarımızı neden gözümüzde büyütüyoruz… Bizi sevenlere, değer verenlere gözlerimizi kapatıp da, sanki hep yanımızda olmak zorundalarmış gibi kabul edip, gün gelip yok olacaklarını kulak ardı ediyoruz…

Dostluklar kolay mı kazanılıyor… Emek veriyorsun, seviyorsun, paylaşıyorsun en özelini… Kaç kişiler ki zaten... Bir elin parmağını geçmeyecek kadar azlar .

Dost nedir desem size nasıl tanımlarsınız… Önce sen, sen diyen seslerinizi duyar gibiyim. Peki o zaman .Başını omzuna dayayıp ağlayabileceğin, seni gerçekten anlayan, değer veren, senin gibi düşünebilen, aynı dili konuşabildiğin, yalnız iyi gününde değil, daha çok kötü gününde yanında olan, yıllar geçse de, mesafeler girse de araya, görüşemeseniz bile karşılaştığınız anda hiç ayrılmamışcasına konuşacak pek çok şeyinizin olması … Yılların hiçbir şey götürmemesi sevgi yumağından... Eski dostların, eskimeyen dostluklara dönüşmesi…

Güvenemiyorsun kimselere günümüzde… İnsanlar bir tuhaf olmuş… Kim iyi kim kötü bilemiyorsun… Keşke birer işaret olsa alınlarında insanların…İyilerin beyaz mesela.. Kötülerinse kara… Kim iyi, kim kötü anlasak… Kim içten pazarlıklı, sokmaya hazır bir yılan gibi…Kim iyi niyetli, zor gününde yanında olan kim... Seninle sevinecek mutluluğuna, seninle ağlayacak üzüntünde... Sevinçlerini çoğaltacak, üzüntülerini azaltacak olan kim…Kıskanmayan seni kim… Arkanı döndüğünde kuyunu kazmayacak olan kim… Seni koşulsuzca seven, seni sen olduğun için seven… Hatalarınla, günahlarınla, doğrularınla, yanlışlarınla seven kim… Yanlış yaptığında, doğru kelimeleri özenle seçip yönlendiren aynı zamanda da eleştirebilen kim…Başkaları senin hakkında yalan yanlış konuşurken ve sen orada yokken seni koruyan kim… Üzüntülerini mutluluğa dönüştürebilen, yüzünü güldüren kim… Sen arayıp sormasan bile bunu sorun haline getirmeyip her defasında seni arayan , hatırını soran kim… Sen kendini düşünmediğinde bile seni düşünen yüreği sevgi dolu birinin varlığını bilmek ….Sağlam bir çınara dayamak sırtını… Kökleri sağlam… Hiç yıkılmayacak…Kim hatırladın mı …Geldi mi aklına böyle biri … Bir düşün…

Öyle kolay kazanılmıyor yüreklerde sevgiler… Yıllar yıllar geçiyor, zaman bir su misali akıp gidiyor… Ömürler tükeniyor… Geriye bir iyilik, bir de kötülük kalıyor …”Ya ne şirret bir insandı diyorlar ardından ya da ne iyi bir insandı, karıncayı bile incitmezdi ” . Siz nasıl anılmak istersiniz…

Akıp giden zamana karşı değil de çocukluğuma doğru yola çıkıyorum bu kez de… Komşuluk ilişkilerimizi hatırlıyorum… Paylaşımları … Akşam üstleri bahçelerde , balkonlarda yapılan çay keyiflerini özlüyorum… Bahçedeki ağaçtan toplanan üzümlerin, silkelenen dutların komşulara dağıtıldığı günleri …. Bir komşunun sıcak sıcak kızarttığı bir tabak börekle ya da henüz kavurduğu bir tabak irmik helvası ile kapıyı çalışını …. Sohbetlerden yükselen neşeli kahkahaları… O günleri... Ne güzeldi dostluklar...Dolu dolu yaşanırdı güzellikler… Ve ben hala imrenerek izliyorum büyüklerimin bugün bile sevgi ile devam eden dostluklarını… Ya şimdi… Bir alt, bir üst katta hatta karşı daire de kim oturuyor bilmiyor insanlar… Bir merhabayı bir günaydını esirgiyorlar bir birlerinden. Yitiriyoruz değerlerimizi günümüze ayak uydurup da…

Nasıl tükeniyor dostluklar… İnsanlar başka arayışlar içine sürükleniyor …Çoğu mutsuz… Çoğu eskiyi özlüyor benim gibi… Çoğu şikayetçi… Ama …Durun bir dakika… Olup bitenlerin farkındayız da neden bir şeyler yapmıyoruz… Kalbimizle düşünüp, içimizden geldiği gibi hareket etmiyoruz.. Neden tüm olumsuzluklara boş verip de , günlük koşuşturmaya aldırmamazlık edemiyoruz… Neden kendimizi olabildiğince rahat bırakamıyoruz… Kalıpların içine sıkıştırıyoruz… Neden gerçekten bizi çok seven insanların yanında olmuyoruz… Hadi …Sahip çıkalım dostlarımıza… Dostluklarımıza… Henüz vakit varken yok olmalarına izin vermeyelim… Güzelliklere sahip çıkıp, kucak açalım değerlerimize, dostlarımıza…


 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..