Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Şubat '14

 
Kategori
Uzay
 

Uzaylılar insanları neden kaçırıyorlar?

Uzaylılar insanları neden kaçırıyorlar?
 

uzaylılar


Ufolar herkesin dikkatin çektiği kadar benim dikkatimi de fazlası ile çeker. Merak ederim. Kim etmiyor ki?

Uzaylı varmı?

Gerçekten uçan daireler varmı?

Uçan daireleri gören olmuşmu?

Uzaylı ya da uzaylıları kim görmüş?

Nasa uzaylılar hakkında bilgileri gizliyor mu?

 

Daha böyle yazacağım onlarca sorular var.

Birkaç sene önce ‘Altın Prens’ adı altında bir senaryo yazmıştım. Fantastik adı altında yazdığım bu öykümde uzaydan gelen altın prensle dünyalar güzeli Türk kızının aşkını anlatmıştım. Olmazları, olura çevirmek için verdikleri mücadelleri de kendimce, hayallerim ve edinimlerimle dile getirmeye çalışmıştım. Hatta uzaylı prens genç kızımızı uzay aracına götürmüş, başka dünyalılar ile tanıştırmıştı. Dahasında böyle bir uzaylının olduğu Nasa tarafından öğrenilmiş, Amerika’dan yetkililer gelmişler, güzel kızımız ve ailesi altın prensi saklamak için büyük bir mücadeleye girişmişlerdi. Aksiyon had safhada olmuştu. Tabi yaşamın hiçbir alanında olmazsa olmayan aşkıda en ballandırılan haline çevirmiştim.

Ben altın prensi çok sevmiştim ama o zamanlar birkaç yapımcı:

“Ah Amerika’da olsa bundan müthiş film olur, dünyaya da satılır demişlerdi.”

İyide bizde niye olmuyor? Biz niye dünyaya satmıyoruz – u tartışmıştım. Anlatamamıştım herhalde!

Neticede ne yapmıştım? Birgün yolum Amerika’ya düşer düşüncesiyle rafa kaldırmıştım.

 

Son zamanlarda uzaylılar ve uzaylılar tarafından kaçırılan insanların yazılarını okudukça ve özellikle antik uzaylılar adı altında müdavim olduğum TV programını izledikçe benim de aklım karma karışık olmadı dersem yalan söylemiş olurum. Fantastik hikâyem gerçekmiydi?

 

Bu uzaylılarla ilgili konular öyle yakın tarihe filanda dayanmıyor. Dünya dışı varlıkların dünyayı ziyaretleri edinelen bilgilere göre M.Ö. 45.000’lere kadar uzanıyormuş.

İlk insanların yaşadıkları mağaraların duvarlarında da uzay araçlarının resimlerine benzer resimlerin olduğu gibi uzaylılara benzer şekildeki resimlerde mevcutmuş. Bir çok yerde uzaylıların heykelleri, simgeleri, işaretlerinin olduğu biliniyor.

Uzun yılar önce Erich Von Daniken’in Tanrıların Arabaları adlı kitabını okumuştum. Kimbilir belkide benim bu uzay merakım o kitaptan sonra oluşmuştur. Daniken, bu

kitaptan sonra bir çok kitaplar yazdı ve bu konuları işledi. Bazıları; Tohum ve Evren – Yıldızlara Dönüş – Tanrıların Ayak İzleri – Tanrısal Stratejisi…

Yazar ve araştırmacı bu konuda:

“On bin yıl öncesinin insanı için uzay yolculuğu bir sorun değil, bir gerçekti. Bunun ispatı karanlık geçmişte tanrıların bıraktıkları ve bugün anlamını çözmeye çalıştığımız sayısız izdir...”

 

Bu onun sözü! Ne kadar doğrudur, ne kadarı hayaldir bilinmez. Bildiğim uzaya ve uzaylılara merakımızı kamçılamış olduğudur.

Bir ara hatırlıyorum birçok yerde insanlar elinde dürbünlerle sabaha kadar nöbet tutarlar uçan daire gördüm, göreceğim merakından uyumazlardı.

 

Birde kaçırılan insanlar var. Kimler kaçırıyor? Uzaylılar. Bu konuda konuşan, anlatan çokları dinlediğinizde şaşırmamanız, aklınızın ara vermememesi mümkün değil. Tabi hemen duaya başlıyorsunuz.

“Allahım bizleri koru.”

Kaçırılanlar nasıl kaçırıldıklarını hipnoz altında anlatabiliyorlarmış. Birbirine benzer hikâyelerde, benzemeyenlerde mevcutmuş.

Bu hikâyelerden birini aktaracağım.

 

1978 yılı yaz aylarında Bruce, karısı Marion ve oğlu Steven'le bir akrabalarından dönüyorlardı. Steven göğü izlerken birden alçak uçan bir uçağın inmeye çalıştığını söyledi. Bruce olayı söyle anlatıyor:

“Askeri üniformaları olan iki kişi geliyordu, üniformalar normaldi, üstleri bej, altları siyah renkti. Dışarıdakilerin gözlerinden kendimi alamıyordum. Sanki kilitlenmiştim. Birden arkamda bir kapı sesi duydum, Marion gitmişti, askerlerden birisiyle gidiyordu. Sanki gezintiye çıkmıştı, dışarı çıkıp Marion’u almak istedim, ama etrafta başkaları belirmişti. Kendimi koruma hissine kapılmıştım. Ama tam bu sırada arkamdan biri beni dürttü, sağ tarafımdaydı, sanki bir iğne batırılmıştı."
Schirmer, hipnoz altında yaratıkların boyunu 120–130 cm olarak tanımladı, başlarının insanlara göre daha uzun ve dar olduğunu söylerken, derilerinin gri-beyaz, burunlarının çok düz, ağızlarının bir yarık gibi olduğunu ve ağzın hiç hareket etmediğini belirtiyordu.

Yaratıkların gözleri oval ama çok büyük değildi, gözlerini kırpmıyorlardı. Giysileri gümüş grisiydi ve vücutlarına yapışıktı, başlarının sağ tarafında antene benzer bir çıkıntı vardı. Göğüslerinin sağ tarafında ise kanatlı bir yılana benzer bir amblem görmüştü. Hipnoz altında yaptığı çizimlerde Schirmer´in çizdiği yaratıkların insana çok benzediği görülüyordu. (alıntı)

 

Buradaki yazıda dikkat çeken bir iki özellikte şöyle:

Genelde kaçırılanların anlattıklarına göre uzaylı yaratıkların boyları 1.20 m. Boyunda, iri gözlü ve gri renkli. Gökyüzünden geldiklerini söylüyorlamış, zaten kaçırılanlarda gökyüzüne çıktıklarını anlatıyorlarmış.

Anlatısı bile insanı ürpertiyor.

Gerçekten uzaylı varmı?

Bu çok hassas bir konu. Bu işin uzmanları bunarın doğrularını bilirler ve aktarırlar.

Uzayda hayat varmıdır sorusunun en doğru cevabı Elbette Kuran-ı Kerim’de olur.

 

İki âyette açıkça bildirilmiştir, uzayda hayat vardır.
1- Kur’ân’ın 16’ncı sûresi olan nahl sûresinin 49’uncu âyeti :
“ve allâh’a secde eder ne (var) göklerde ve ne (var) yer(yüzün)de dâbbeden (kımıldayandan, canlıdan) ve melekler ve onlar büyüklenmezler .”

2- Kur’ân’ın 42’nci sûresi olan şûrâ sûresinin 29’uncu âyeti
“ve o’nun (allâh’ın) âyetlerinden (belirtilerinden) , yaratılış
(tarz)ı gökler ve yer(yüzünü)n ve ne yaydı o ikisinde dâbbeden (kımıldayandan, canlıdan) ve o (onların) toplanmalarına dilediğinde kadîr (çok iyi ölçüler koyan) .”alıntı: yazar, âli kenan aydın

 

Doğrular sadece Kuran-ı Kerim’de yazılanlardır.

 

 

 

Nazan Şara Şatana

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....