Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ekim '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Üzerinde ne vaar?!

Üzerinde ne vaar?!
 

- Aloo!

- Efendiim!

- Napıyon yavrum?

- Hiiç, ne yapacam, evi toparladım, bulaşıkları yıkadım, şimdi de televizyon izliyorum. Vah vah vah, nasıl acıdım kadına yav!

- Kadın kim, n’olmuş?

- Hani birbirinden ayrılmış aileleri falan buluşturuyorlar ya televizyonda, kadıncağız kırk yıl önce kaybettiği ablasını buldu şimdi.

- Haa, tamam tamam, iyi olmuş. Neyse sen boşver onu şimdi. Başka ne yapıyon?

- Başka bişi yapmıyorum, akşama ne pişireyim diye düşünüyorum bir yandan da.

- Üzerinde ne var?

- Kimin, kadının mı?

- Senin üzerinde diyorum be, ne yapacam elin kadınının üzerindekini?

- Üzerimde bişi yook, ne olacak ki?

- Yavrum yani elbise olarak.

- Haa, eşortman var. Hani pazardan aldığım pembe adidas.

- Üstte?

- Üstte de bir tişört var. Niye soruyon şimdi sen bunları? Merak etme sokağa çıkmam bu kıyafetle.

- Mevzu sokak mokak değil şimdi yav. Azdım ben!

- Azdın mı? Allah Allah kimse değil de sen??? Hayırdır, viagra falan mı dağıttılar öğlen yemeğinde?

- Ciddiyim sevgilim, fena halde özledim seni.

- Ayol daha kaç saat oldu ayrılalı? Hem yanımda ilk akşamdan düşüp sabaha kadar horul horul uyumuş olmasan belki inanacam da...

- Ya, ne biliyim, akşam yemekleri ağır mı geliyor ne bi türlü açamıyorum gözümü.

- E, ne diyorsun şimdi bana? İşyerine mi geleyim?

- Hayır canım, işyerinde ne yapacan? Hani telefonda şey yapıyorlarmış ya...

- Napıyorlarmış telefonda?

- Ya, anla işte, hani birbirlerini hayal ediyorlarmış çiftler?

- Neyini hayal ediyim hayatım, bildiğimiz Melih!

- Hee aynı Melih'miş. Sen de Ancelina Coli'ysin sanki! Neyse, şimdi sen de bana "üzerinde ne var" falan diye sor.

- Takım elbise giymedin mi sen sabah, n’oldu bişey döktün üstüne?

- Oolum beynin istop mu etti senin bugün ? E, o programlara bu kadar bakarsan normal tabii.

- Ne varmış izlediğim programda, ne güzel ağlıyoruz işte!

- Bebeğim yani beni hayal et diyorum, mesela vücudumu falan düşün.

- Vücudunu mu? Hayatım unuttun galiba, biz sekiz yıldır evliyiz. Hayal mi kaldı, artık her şey acı gerçek!

- Ulan bi fantezi yapalım dedik içine ettin bıraktın haa! Zaten kabahat senle fantezi düşünende.

- İyi, tamam tamam, hadi söyle ne yapacaksak yapalım.

***

- Bak şimdi, sen benim vücudumu hayal edecen, ben de senin. Üzerimizdekileri yavaş yavaş çıkardığımızı düşün.

- Tatlım sen işyerinde değil misin? Nasıl soyunacan orda?

- Hayatım tuvaletteyim, zaten soyunmayacağız, soyunduğumuzu hayal edeceğiz.

- İyi peki madem, tamam. Takım elbiseydi değil mi, gri?

- Evet evet. Kravatımı çözüyorum şimdi?

- Sevgilim korkutuyorsun beni... Niçin öyle korku filmi efekti gibi konuşuyorsun?

- Yavrum, tuvaletteyim diyorum, gelen melen olur, duymasın diye.

- Haa tamam, benim üzerimde de siyah tişört var, ama yakası biraz bollaşmış bunun, bir de yağ damlamış tuh!

- Boşver lekesini yakasını, öyle ayrıntılara girme. Şimdi o tişörtü yavaşça çıkarıyorsuuuun.

- Çıkaracam mı gerçekten?

- Yav yok ben hayal ediyorum bunu!

- Haa anladım, iyi tamam, hayal et sen. Ben de seni mi halay, ay pardon hayal edecem?

- Evet, evet!

“Sarı badadiiiyeeezz, soovaaaann, dolmalık gabaaaakkk!”

- Allahh!!! O ne be?

- Zerzevatçı geçiyo caddeden.

- Kahretsin! O da tam zamanını buldu, yahu niye yasaklamıyo belediye bunnarı!

- Hayatım hazır seyyar satıcı gelmişken kabak alıp akşama dolma mı yapsam acaba?

- Bi sus allasen, şurda iki satır fantezi yapalım dedik, sen dolmadan bahsediyon. Bu arada ben ceketimi haşin bir hareketle çıkarıp atıyorum tamam mı?

- Atma oraya, daha yeni verdik kuru temizlemeciye.

- Atmıyorum canım, hayal hayal! N’oldu bugün sana, maaşallah beynin full kapasite çalışıyor haa, nazar değmesin.

- Hihihi! Ay ne biliyim, birden atıyorum deyince...

- Sonraa, ensenden tutup çekerek sert bir şekilde öpüyorum.

“Diing doongg, diing doongg, diing doongg”

- Sevgilim bi dakka, kapı çalıyoo.

- Ulan herkes bizim fantezi yapmamızı mı bekledi bugün?

***

- Geldim sevgilim. Komşu Naciye Hanım, ödünç salça istedi de onu verdim.

- Tamam tamam, hadi çabuk, tuvalete girdiğim yarım saat oldu nerdeyse, arkadaşlar şüphelenecek şimdi. Biz daha fanteziye başlayacağız.

***


- Şimdi sen “ah, benim azgın tekem” falan diyorsun.

- Ah benim azgım keçim! Ay pardon sevgilim, keçi miydi, yoksa koç mu?

- Teke teke! Keçinin erkeği yani.

- Hah tamam, ne biliyim teke mi gördüm ben, karıştırıyorum hepsini. Şu yarışta koşanlar mı onlar?

- Yuh, Fatoş, olum nerede büyüdün lan sen? Oolum onlara at denir at. Hah bak “benim koca aygırım” da diyebilirsin bana; atın erkeği.

- Tamam, ah benim koca baygınım.

- Hay senin baygırına da!...

“Canım aplacııımm, ühü ühü ühü!”

- N’ooluyo lan, kim o ağlıyor orda?

- Kimse yok yav, televizyondan geliyor ses, iki kardeş kırk yıl sonra buldular birbirlerini, sarıldılar şimdi.

- Yani senin kulağın bende değil televizyonda... Süper motive olmuşsun olayımıza, aferim sana!

- Sevgilim n’apiim sen de durdun durdun programın en heyecanlı yerinde aradın.

- Ben sana ne diyim Fatoş, ağız tadıyla bir fantezi bile yaptırmıyorsun, ondan sonra da akşam kafayı vurup yatıyorsun diyorsun.

- Özür dilerim canım. Tamam şimdi sesini kısıyorum televizyonun. Hadi devam edelim. Ah benim azgın kekem, ısır beni!

- Keke mi?!! Neyse, boşver tamam. Kısrağım benim, ne biçim koşacaz senle şimdi zümrüt çayırlarda!

“Diiiiiiittt”

- Aloo aloo, Meliiih, çayırda niye koşuyoruz? Meliih orda mısın?

“Hay anasını, şebeke gitti şimdi de!"

- Aloo, şebeke koptu sevgilim. Neyse devam ediyoruz: ne renk çamaşır var üzerinde?

- Kırmızı donumu giydiydim. Çayırda koşacaz dedin ona uygun renkte çamaşır mı olması lazım?

- Tamam Fatoş tamam, sen sus da beni dinle sadece!

***

- Arkadaşlar Melih Bey yarım saattir çıkmadı tuvaletten, bir aksilik olmasın?

- Gerçekten öyle, fazla kalmazdı normalde.

- Yahu kalp krizi falan geçirmesin adam, bi bakın şuna.

- Valla ben de kuşkulandım, gidip soralım, siz de gelin ne’olur n’olmaz...

- Tamam hadi, inşallah bir aksilik yoktur.

***


- Melih Beeey! İyi misiniz?

- Öhö öhö!

- Melih Bey, ses verin lütfen iyi misiniz?

- Öhö öhö, ohheaahghh, huuaagghhıı!

- Çocuklar adam gerçekten kalp krizi geçiriyor galiba, şu çıkardığı sese baksanıza?

- Ne yapalım?

- Kapıyı da içeriden kilitlemiş, kilidi kırıp çıkaralım bence, bu durumlarda acil müdahale hayat kurtarır.

- Doğru valla. Bu arada biri de ambulans çağırsın hemen.

***


- Aha şimdi yedik naneyi! Hep senin yüzünden, beş dakkalık fanteziyi yarım saatte bitiremedik. Arkadaşlar gecikmemden kuşkulanıp tuvaleti bastılar işte.

- Ne diyorsun anlaşılmıyor, neden bu kadar kısık sesle konuşmaya başladın?

- Arkadaşlar tuvaleti bastılar diyorum tuvaleti! Onlar duymasın diye kısık sesle konuşuyorum.

- Tuvaleti mi bastılar, ihi ihi ihi! E, ne yapacan, ne diyecen adamlara?

- Gitsinler diye tuhaf sesler çıkardım, onlar da kalp krizi geçiriyorum sandılar, galiba kapıyı kıracaklar!

- Al sana fantezi, otuz iki kısım tekmili birden! Devam et kalp krizi numarasına bari, çakmasınlar.

- Zaten başka çare yok da, hay Allah, gömleğin düğmelerini falan da çözmüştüm terlemeyeyim diye, böyle görürlerse yandık, bir de alt taraflar pek müsait değil, onları nasıl açıklayacam?

- Ne biliyim, kriz geldiğini anlayınca can havliyle soyundum falan dersin.

- Tamam, hay aklınla bin yaşa!

***


- Dayan Melih abi, kapıyı kırıp kurtaracağız seni. Derin nefes al, öksürmeye çalış.

- Öhö öhö öhö, aughhhhııı, huuaammmghh!

- Arkadaşlar omuzuna güvenen biri girişsin şu kapıya.

- Tamam çekilin ben atıyorum, yaa Allahhh,

“Gümmm”

- Hah açıldı! Aferin be Cüneyt, e spor yapan adamın hali başka!

- Eyvah valla durum kötü! Melih Bey iyi misiniz? Sıkın dişinizi ambulans yolda.

- Gel abi koluna girelim, sen ver şu telefonunu bana, ellerini serbest bırak abi, yukarı doğru kaldırıp indirelim de kan deveran yapsın.

- Haayıırrr, öhö öhü ahhggghhıı, telefonummmhh!

- Abi ver bişi olmaz, ceketinin cebine bırakırım ben. Çocuklar koluna girin siz de.

- Adamacağız kriz geldiğini anlamış galiba baksanıza gömleğinin düğmelerini de çözmüş. Çekin pantolonu yukarı.

- Telefonu da elinde, telefonla yardım istemiş olmalı.

- Yoooghhh, telefonummmgghh.

- Sen sakin ol Melih abi, kurtaracağız seni evvelallah. Telefonunu merak etme gelen aramalara ben usulünce cevap veririm. Telefon da açıkmış zaten, "Aşkım" yazıyor ekranda, yengeyi aramış demek. Aloo!

- Aloo sevgilim, gitti mi arkadaşların, atlatabildin mi?

- ......

- Aloo, niye sustun canım? Devam ediyor muyuz? Bak benim de ne geldi aklıma: şimdi ben işyerine geliyormuşum, sen beni kapıda karşılıyormuşsun, beraber asansöre biniyoruzmuşuz veeee...

- Pardon yenge, affedersiniz, ben Suat! Melih abi biraz rahatsız da o yüzden ben baktım telefonuna... Biz Melih abiyi asansöre bindiriyoruz şimdi zaten, ambulans da gelmek üzere merak etmeyin.

- ???!!!

- Ver şu telefonumu hulaaeeynnn, çağırmayın ambulans mambulans, iyiyim ben!!!

 
Toplam blog
: 431
: 3853
Kayıt tarihi
: 30.06.06
 
 

Anahtar kelimeler: Antep, İstanbul, Haziran, İkizler, Beşiktaş, MÜ İletişim Fakültesi, Gazetecilik. ..