Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ağustos '08

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Uzman doktorun aşk cehaleti

Uzman doktorun aşk cehaleti
 

Dedik ya, bizim bu “<ı>Leyla Mecnunun Nesiydi Sahi?”* başlıklı yazımız, sanal alemde pek bir meşhur olmuş. Birkaç gündür, yazımın yayınlandığı yüz elli civarındaki siteden, yaklaşık yüz kadarını hızlıca inceledim. Ne ilginç yorumlar, ne enteresan tepkiler gördüm sormayın gitsin. Ama biri vardı ki üzerine bir yazı yazmadan içim rahat edemedi.


Konu mahalli, kısaca TUS diye bilinen “<ı>Tıpta Uzmanlık Sınavı”yla bir şekilde ilgili olan ya da olduğunu düşünen, hisseden hekimlerin üyesi bulunduğu, ziyaret ettiği ve yazı ve fikirlerinin buluştuğu bir internet sitesiydi. Siteye üye doktorlardan biri, forum sayfasında, benim malum yazımı noktasına virgülüne dokunmadan yayınlamış. Tabi genelde olduğu gibi isim de belirtmeden. Ve yazıma diğer üye hekimlerden tepkiler gelmiş. Ama kendini uzman doktor diye tanıtan bir katılımcının öyle bir yorumu olmuş ki evlere şenlik:


“<ı>Mecnunun TUS derdi, mecburi hizmeti, tıp eğitimi gibi dertleri yokmuş. Boş gezenin boş kalfasıymış. Boş durmayayım, Leyla’ya aşık olayım demiş. Bak İbn-i Sina’ya, var mı bir vukuatı?


Tabi bu yorum, şirin olmak adına ve bir anlamda da konuya mizahi tat katmak için yapılmış bir espridir diyerek, en iyi niyetli değerlendirmemizi yapabiliriz. Muhtemelen de öyledir. Ancak ortada, tüm dünya tıp alimlerince, gelmiş geçmiş en büyük tıpçılardan, bilim adamlarından kabul edilen, en büyük tababet otoritelerinden biri olarak varsayılan İbn-i Sina hakkında, bir uzman hekim tarafından yapılmış fahiş bir hata var ki bunu yazmadan geçemedim.


Büyük bilgin İbn-i Sina’nın, bugün dahi insanlığın hizmetinde olan çok kıymetli eserlerinden birinin adı “<ı>Aşk Risalesi”dir. Orijinal ismi ile “<ı>Risale Fi Mahiyat Al-işk”tir ki “<ı>Aşkın mahiyeti hakkında risale” anlamına gelir.


Bir diğer önemli tarihi not da şudur: Büyük mutasavvıf ve aşk insanı Üstat Mevlana, şaheseri olan Mesnevi’sinde ele aldığı, aşkın teşhis ve tedavisi ile ilgili bölümlerde; İbn-i Sina’nın diğer muhteşem eseri “<ı>Şifa”dan faydalanmış, esinlenmiştir. Uzman hekimimizin yorumunda gönderme yaptığı “<ı>tababetin hükümdarı”, Mevlana gibi bir filozofa, aşk konusunda ilham ve referans kaynağı olabilmiş bir şahsiyettir.


İbn-i Sina’nın temel aşk anlayışı, kısaca ve yüzeysel olarak şudur: Tasavvufun temeli “aşk”tır. İnsan denen varlık, aşkının yüceliği ve mertebesi ile sonsuz ve mutlak huzur ve mutluluğa erişebilir. Yeryüzündeki her şeyin kaynağı ve özünün özü, sürekli bir hareketlilik ve değişim içerisinde bulunan aşktır. Tıpkı “<ı>Leyla Mecnunun Nesiydi Sahi?” sorusuna verdiğim cevaplardaki gibi yani.


Bir gün, adamın biri, dünyevi her şeyden irtibatını kesmiş, yemeden, içmeden, konuşmaktan, gülmekten, uyumaktan, çalışmaktan vazgeçmiş bir şekilde; yakınları tarafından, derdine deva bulması için İbn-i Sina’ya getirilir. Daha önce problemi çözmeye çalışan hekimlerin, alimlerin, cincilerin, büyücülerin hiçbiri, derde çareyi bulamamıştır.


Büyük hekim, hekimlerin hocası da farklı tedavi metotları, ilaçlar, şunlar bunlar dener ama bir türlü hastasına şifa olamaz. En sonunda, adamın çevresini araştırmaya başlar. Ve bu araştırmalarının neticesinde, hastasıyla konuşurken, komşularının genç kızından bahseder ve tam bu sırada adamın nabız atışlarının hızlandığını tespit eder. Konuyu daha da derinleştirdikçe, gözle görülür değişim, artık İbn-i Sina için çok daha farklı sonuçları değerlendireceği bir güzel örnek haline gelmeye başlamıştır.


Rivayet odur ki büyük bilgin, “<ı>Aşk Risalesi”ni bu olay üzerine yazmaya karar verecektir.



@"Leyla Mecnun'un Nesiydi Sahi?": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=11923

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..