Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Nisan '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Üzüm Çekirdeği

Üzüm Çekirdeği
 

Memleketimizde ÜZÜM bolluğu var. Özellikle Ege bir üzüm cenneti. Enazından benim bildiğim eskiden böyleydi. Çocukluğu ve gençlik yılları üzüm bağlarında geçmiş biri olarak “eski üzümlerin” olmadığını söyleyebilirim. Eski üzümler olmadığı gibi eski bağlar da yok artık. Çünkü bir çoğunun yerine ya benzin istasyonu yapılmış, ya başka bir tesis yapılmış ya da artık başka ürün yetiştiriliyor.

Ailemizin bağları varken bile tam olarak kıymetini bilememişiz. Şimdi bunun değerini daha iyi anlıyorum. Ne alışık olduğumuz, dünyaya nam salan kalitede üzümler var artık, ne de o altın sarısı üzümlerin yetiştiği bereketli topraklar. Ama tezatlar birbirini kovalıyor. Geçmişte, dış destekli de olsa, iklimin ve susuzluğun bir yaptırımı olarak da olsa, bağlar artık o kadar az ki !. Bu işin ticaretini yapanlar ve malını tüccara vermek zorunda kalan üreticilerin canına tak
dedirtti. Yalnız bu durumda olan onlarca tanıdığım var benim.. Bazı yörelerde, bağlar teker teker sökülmeye ve yerlerine başka şeyler dikilmeye, dikilmeye başlandı. Ama, özellikle şarapçılığın önem kazanmasıyla, ülkemizde
üzümcülük tekrar önem kazanmaya başlandı.

Üzümcülüğü ve merakım son zamanlarda arttı. Bu konuda araştırma yaparken kendi çapımda. İlginç bilgilere ulaştım. Örneğin, Türkiye’de artık yüzlerce dönüm şarap bağlarının oluştuğu bilgisi vardı ve artık Avrupa’ya şarap ihraç eder hale gelmişiz. Onun ötesinde, çocukluğumda, üzümün özellikle rakı’nın ham maddesi olduğunu öğrendiğimde çok şaşırmıştım ama bu sefer özellikle üzüm çekirdeğinin ne kadar önemli olduğunu öğrendiğimde şaşkınlığım çok daha fazla arttı. Çünkü, üzüm çekirdeği Avrupa'da ilaç niyetine satılıyormuş. Mucizevî çekirdek ödemden,nezleye kadar bir çok hastalığın tedavisinde kullanılıyormuş. Bizim, çekirdekli üzümü bile beğenmeyen insanlarımız, üzüm yediğinde diline çekirdek geldiğinde, ağzından çıkarttığı çekirdeği, elin oğlu ilaç niyetine kullanıyormuş. Ne kadar ilginç değil mi ?

Üzüm meyvesinin çok faydalı olduğunu biliyorsunuz. Taze üzüm, sindirimi kolaylaştırır, kuru üzüm, özellikle de zihin açıcı yönü ile sınavlardan önce uzmanlar tarafından tavsiye edilir. Vitaminsel olarak çok faydalı olduğu içinde bu aralar bazı firmalar, diğer meyve suları gibi üzüm suyunu da paketleyip satışa sundular.. Marketlerde görmüşsünüdür. Özellikle kadınlar için, çok faydalı olan üzüm suyu, bir çok rahatsızlığa da deva niteliğinde. Ben küçüklüğümden beri, üzümü çekirdekleri ile birlikte yerim. Nedenini bilmeden, cahilce, öyle öğretildiği için. Şimdi ne kadar doğru bir iş yapıyormuşum meğer !.. Ama birçoğumuz üzümü yerken çekirdeğinden muzdarip oluruz. Onu tüketmez, atarız . Hatta marketlerde en çok çekirdeksiz üzümler rağbet görür. Halbuki üzümün çekirdeği bugün birçok Avrupa ülkesinde ilaç niyetine, tabletler halinde satılıyor. Yavaş yavaş Türkiye'de de yaygınlaşmaya başlayan üzüm çekirdeği, yakında bütün eczanelerdeki yerini alacak gibi.

Bu çekirdeğin en önemli faydası kan damarı onarıcısı olmasıymış. Kan damarları insan için hayati önem taşıyor. Bildiğiniz üzere; başımızdan ayak uçlarımıza kadar her doku kanla beslenir. İncecik kılcal damarlardan, geniş atardamarlara kadar, karmaşık kan damarları ağı bizim yaşam hattımızdır. Eğer kan damarları yaşlanır, hastalanır, zayıflar, incelir ve kan sızdırırsa, sağlığımız tehlikede demektir. Eğer oksijeni taşıyan kan düzgün bir biçimde akmıyorsa kalp kasımız hasar görebilir. İşte üzüm çekirdeği, zayıflamış kan damarlarını güçlendirip normal sağlıklarına döndürebilen, dolaşım bozukluklarının düzeltebilen ve önleyebilen bir yapıya sahip. Özelliği ise tamamen doğal olması.

Üzüm çekirdeği, damar hastalıklarını tedavi ediyormuş. Zayıflamış kan damarlarının yapısını güçlendiriyormuş. Ayrıca üzüm çekirdeği bilinen en güçlü antioksidan maddesiymiş. Yapılan bazı testlerde, E vitamininden 50 kat daha güçlü olduğu ortaya çıkmış. Bu da demek oluyor ki, özellikle sigara içenler fazlasıyla üzüm ama özellikle “çekirdekli üzüm” tüketmeleri gerekiyor.

Yakın gelecekte, bunca yıldır ihraç ettiğimiz üzümü başka ülkelerden ithal etmemek için üzümümüze, tabiki önce bağlarımıza sahip çıkacağız, sahip çıkmalıyız da, zira bizimle beraber anılan, bize ait olan “sultaniye üzümü” yarın bir gün başka ülkeler bize kakalamaya çalışır. Üzüm üreticileri de üzüm üretmeye teşvik edilmeli ki, güzel, hormonsuz ve de lezzetli üzüm üretebilsinler. Gelecekte çocuklarımız, torunlarımız bunları tanıyabilsinler ve yiyebilsinler.

Son olarak da ne yapıyormuşuz ? Üzümü çekirdekleri ile beraber yiyormuşuz. Yemiyecek misiniz ? Siz bilirsiniz o zaman !. O gün geldiğinde, reçeteyle eczaneden alırsınız !..

../..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..