Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ağustos '08

 
Kategori
Ev / Bahçe
 

Üzümlerimiz oldu

Üzümlerimiz oldu
 

BAHÇEMİZDEKİ ASMA VE ÜZÜMLERİ


Eklediğim resme bakıp bu kadar üzümle de sevinmeyi çok görebilirsiniz . Acemilik işte ...

Bir kaç yıl önce aldığımda bir iki yaprağı olan fide idi. Kendime göre uygun bulduğum yere ektim ama kayınpederimin homurdanmaları ve kayınvalidemin bu nasıl yetiştirilir şikayetlerine aldırmadım . Şimdi iş adamı olmasına karşın tarım okulundan mezun olmuş. Özellikle çeltik üzerine. Ama onun dışında sebze üretimi konusunda da bilgili. Üzüm burada çokça yetiştirilen bir bölge değil. O nedenle kafasını sallayarak giderek uzayan filizlere baktığını hatırlıyorum. Ayrıca bir kez neredeyse köküne kadar kestiğini de. Kendim de bilmediğim için sesimi çıkaramadım.

Geçen yıl epeyce koruk verdi ama börtü böceğe yem oldu. Bu yıl ise daha çok salkım verdi korukları görünce çok sevinmiştim. Epey üzümümüz olacak diye. OLDU DA. Ama yine kuşlar bizden daha hızlı davranıp olgunlaşan salkımlardan tek tek üzümleri yemeye başladılar.

Ben de her bahçeye çıkışımda bir iki salkım alıp eve getiriyorum ama salkımların yarısı sevgili kuşlar tarfından yenmiş durumda. Ne yapalım hiç yoktan iyi deyip zevkle yiyorum. Tabi kayınvalideme ve kayınpederime de götürüyorum. Kayınpederim gülümseyerek alıyor ama hemen bunun yeişrilme yolunu bilmek gerekir deyip serzenişte bulunuyor.

Üzüm beni hep Niğde'nin Tepe bağlarına götürür. Şehirlerarası otobüsten inip sıcak yaz günü tozlu topraklı yolda yesillikleri bulana kadar yürüdüğümüz aklıma gelir. Annemin maviş gözlü teyzesinin yaptığı yufka ekmek, sabah inekten sağdığı sütten yaptığı tereyağı ve bağ evinin önündeki yetiştirdiği sebzelerle yaptığı yemekleri unutamıyorum. Şimdi hepsi mazide kaldı. Eşini kırk liraya aldığını söyleyen Hüseyin amca ve teyze yıllar önce rahmetlik oldu.

Elektriksiz musluk suyu akmayan o iki odalı ev hep aklımda. Sonra yılan çıkar diye korkarak üzüm toplamaya çalıştığımız ve değişik türdeki üzümlarin adını bize anlatan ablayı ve akşam büyüklerin komşu gezmesine gitmesini bilip evin büyük ablalarının ruh çağırmaya kalkmalarını, dışarıdaki rüzgarın sesinden bile ürktüğümü de...

Bu arada yaşadığımız ilginç bir iki olayı da... Dört numaralı kardeşim elinde bir demet çieği anneme uzatınca büyük teyze feryadı basmıştı. Çünkü o çiçekler teyzenin gözü gibi baktığı saksı çiçekleri idi. Bir digeri ise en küçük kardeşimiz emziği bir türlü bırakmıyordu. Orada olduğumuz günlerden birinde akşam serinliğinde evin önündeki arkta şırıl şırıl akan suyun içine düşürmüştü." AAAA su aldı götürdü . " deyince önce şaşkın şaşkın suya bakmıştı ama unutmuştu ondan sonra. Tabi bir iki gün sızlanmalarını dinlemiştik.

Kendi bahçemdeki üzümlerden geçmişe bir yolculuk yaptım. Şimdi o dönemde olan büyüklerimiz bizimle değil. Onları rahmetle anıyorum. Kardeşlerim, canlarım her zaman sağliklı olun olur mu? Başka kimsemiz kalmadı çünkü...
 
Toplam blog
: 397
: 1111
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

1955 Niğde doğumluyum. Ancak Japonya'ya gelene kadar yaşantımın büyük bir bölümü Ankara'da geçti. Ka..