Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Haziran '12

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Vadinin dili

Vadinin dili
 

İLETİŞİM


Bir sesli işaretler sistemi olan dil, aynı toplulukta yaşayan veya aynı milletten olan insanların anlaşabilmesini sağlayan en gelişmiş iletişim aracıdır. Dilin kaynağı çok eskilere dayanır ve dilin kendinden doğan kuralları vardır. Dil, toplumun ortaklaşa meydana getirdiği ve kullandığı canlı bir varlık, sosyal bir kurumdur. Düşüncenin ve aklın göstergesidir. Dil, bireylerin ütünde, bir milleti ilgilendirir. Bütün bir milletin duygu ve düşünce hazinesini teşkil eder. Bir milleti ayakta tutan, bireyleri birbirine bağlayan, sosyal hayatı düzenleyen ve devam ettiren, milli bilinci besleyen bir unsur olarak dilin oynadığı rol çok büyüktür. Sadece iletişim kurmakla kalmaz, aynı zamanda bu iletişim sonucu doğan kültür unsurlarının da nesilden nesile aktarılmasını sağlar. Ulusal birliği kuran en önemli öğe olan dil, milletin kültürünü ve tarihini gelecek nesillere aktararak tarih bilinci oluşturur. Milletin özellikleri dil kullanılarak yeni nesillere öğretilir. Sanat ve estetik anlayışı da dille oluşturulur. Dil kendi canlılığı ve sosyal oluşu ile milleti bir arada tutar. Dil kök bakımından bilinmeyen bir tarihte ortak dil grupları oluşturmuşlardır. Bunlar; Ana Türkçe, Ana Moğolca, Ana Altayca, Latince vb.dir. 11. Yüz yılda Kaşgarlı Mahmut tarafından yazılan Türklüğün altın kitabı olan Divanü lügat-it sözlüğü, Türkçe açısından çok önemli bir eserdir.

 
Vadimizde günümüzde çeşitli Türk soylarına ait kelimeler halen daha kullanılmaktadır. Aşkane (aşhane), balança (palanci), kurka (soyka), maal (meel), maala  (meele), mışık (pisik), mürt (murt), naalat (nalet) kelimelerini Kırgızcada bulabildiğimiz kelimelerin günümüz Türkçesinde vadimizde yaşayanlarıdır.  Sıh, dalda (sığınılan yer), og (ön)  gibi kelimeler Kerkük ağzında da vardır. Uşak, çaput, kuplu (kupli) kelimeleri ile canavar (kurt) ağzı bağlamak geleneği İran Caferi Türklerinde yaşatılmaktadır. Haçan, ceer, şişek, dartmak (sağa sola yalpalamak), uşak, eeri, kopil (kopel), maale, mana (bahane), obur, helbet, nesoy, sora, maasus, manca, zaare, penir, koliva, ilan gibi bir çok kelimeler ise Ortodoks mezhebine inanan Gagauz Türklerinin dilinde aynı anlamları taşıyan ortak kelimelerdir. Ağnamağ (ağnamak) ayıltmak, becit, çeten (çiten) çisek (çise), dadli, deymek (demek), ecep (acep), eyi, eniş, fent, ferik, fürset, ğeybet, helbet, herislik, hers, heşi (haşili), hezel(ğezel), hor(hov), hırlı, külfet (aile), alliğ(laluk), lobya(lobiya) gibi kelimeler Azeri Türklerince aynı anlamda kullanılan ortak kelimelerin bazılarıdır. Kalıng (kalınlık), yukli, tein, kiçi, yarma(odun), kizlen, kindi Kıpçakçada bulunan bazı kelimelerdir. Sora, acaip, şeer, raat, nere, şait, cail, çeyiz, souğ, çira, doli, havli, kuzi, hayde, yokari, furun, mufti, uti, yukli, ejnebi gibi çok fazla sayıda kelimelerde ses düşmesi veya harf değişmesi Kosova Raptişta Türkçesinde bulunmaktadır. Bu benzerlikler vadimizdeki ağızla tamamen örtüşmektedir. Emice, görbekör(korbakor), yalağuz, sebi, uşak, manca kelimeleri de Ahiska Türklerinin dilinde bulunan kelimelerden bir kaçıdır. 1501 yılında Tebrizden kaçan Akkoyunluların bir kısmı da vadimize yerleşenlerdendir. Bunlar yi ve Ge yi Ce biçiminde söylerler. Halen ilçemizde g sesi yerine c ve ç, t ile d sesleri de yer değiştirir.  Anlaşılıyor ki vadimiz Türk Milletlerinin yaşamsal arenası olmuş ve her bir Türk unsurundan etkilenmiştir. Vadi insanı zekası ile bu denli çeşitli zengin bir dili kullanarak kendisini ifade etmektedir. O kesileyim saha, kurban olayım, dermanum ifadeleri sevgiyi, iletişimi ve dil zenginliğini ifade eder. 
 
Lehçe ya da diyalekt ise bir dilin belli bir coğrafi bölgedeki insanlar tarafından konuşulan çeşididir. Şive ise bir dilin bölgesel söyleniş tarzıdır. Bir dil ve lehçenin daha az konuşma farkları gösteren ve bölgeden bölgeye veya şehirden şehre değişebilen küçük kollarına denir. Gitmek örneğinde; Karadeniz: cideyrum, Ege:gidiyom, Trakya: gitcem. Şivede dil bilgisi kuralı yoktur. Bölge kültürünün özelliklerini taşır. Dilde, özellikle konuşma dilinde tekdüzeliği kaldıran, empati uyandıran bir yanı vardır. 
 
Beden dili, iletişimde kullanılan başka bir dildir. Beden hareketlerimizle kendimizi daha iyi ifade edebiliriz. Konuşurken gözlere bakmak, tebessüm etmek, dinlediğinizi göstermek, insanlara yakın olup, zaman zaman dokunmak, kendimize özen göstermek, karşınızdaki insana jest yapmak, konuşurken sesimizin yüksekliğini ve tonunu çevreye göre ayarlamak, otururken öne eğilmek ve ilgi göstermek beden dilinin önemli uygulamalarındandır. Vadimizde insanlar beden dilini örnek alınacak şekilde kullanmaktadır.
 
Dikenlerin, çalılıkların, fermilerin, piçeflerin arasından çıkıp gelen biriyim ben. Santrali olduğu halde, Yıllarca karanlıkta bırakılan vadidenim. Doğanın aklı ile büyüdüm, dilini kullandım. Doğa insanlara ve bana karşılıksız sevgisini ve her şeyini veriyor. Ben doğayı çok seviyorum. 
 
Yazarlık çokça eleştirilen bir alandır. Ama yazı yazarken kullanılan dil bir o kadar daha eleştirilen başka bir konudur. Dil yazarın en fazla özen göstermesi yanıdır. Dili düzenli ve temiz tutmak her zaman önemlidir. Yazarın dili yoksa neyi olabilir. 
Aslında dil sadece kitapta öğrenilmez. Evde, köyde, mezrada, yaylada, ilçede konuşulan her yerde çocuklardan, kadınlardan, yaşlılardan, gençlerden, okumuş, okumamış, tüm vadi halkından emilen Türkçeyi ifade eder vadinin dili. Aslında dilin temel birimi olarak sözcük görülür. Yabancı dilden gelen bir sözcüğü başka bir sözcüğün yerine konunca her şeyin tamam olduğunu sanırız. Dilin temel birimi aslında cümledir. Yapı, cümleye, cümleler eklenerek yükselir. Kimi bilginler kafadan sallarlar: “Türkçe 5-6 bin sözcüklü fakir bir dil diye.” Türkler Anadoluya gelince dereye, tepeye, dağa, suya, ota, çiçeğe, ağaca, buluta, yıldıza, boğaza, sırta hem de 40 bin köye ad verdi, hepsi Türkçe! Sadece bunları toplasan kaç 20 bin, kaç 50 bin? Türkçe bu Türkçe deyince duracaksın. Kim ne derse desin, halkıma yurduma bütün bağlardan önce, Türkçeyle bağlıyımdır ben, Türkçeye ise her şeyimle.
 
Benim yazılarımın esas amacı: Barış ve demokrasiyi, adaleti sevgi dili ile anlatmaktır. Dileğim ise sağlıklı bir çevre içinde topluca mutlu bir şekilde yaşamaktır. Bu amaçla sürekli okuyarak öğrenmeye çalışıyor ve diğer insanları da buna özendiriyorum Kullandığım dil ile, İnsana insanın tükenmezliğine, o şanlı onuruna, insanın yeteneklerine, yaşamı değiştirecek bir doğrultuda geliştirebileceğine inandırmaktır esas çabam. İnsanların bilincindeki ve bilinç altındaki istekleri, tepkileri ve belli başlı çelişkileri ifade ediyorum ayrıca. 
 
Osmanlıca, Osmanlı Devleti döneminde (XIII-XX. yüzyıllar arası) kullanılan Arapça ve Farsçanın etkisi altında kalmış Türk diline verilen addır. Halkın kullanmadığı saray çevresinde sıkışmış bir dildir. Atatürk, Türk Dilini kendi milli asil benliğine kavuşturmayı ve kendi benliği içinde zenginleştirerek büyük bir kültür dili haline getirmeyi, 12 Temmuz 1932 tarihinde Türk Dili Tetkik Cemiyeti'ni (Türk Dil Kurumu) kurarak gerçekleştirmeye çalışmıştır. Tarih anlayışında olduğu gibi, milli kültürümüzün temeli olan dilde de millileşmek bir zorunluluktu. Atatürk, dildeki bağımsızlığı siyasi bağımsızlığın bir parçası sayıyordu. Dile, milli kültür politikasının gerekli kıldığı bir anlayışla eğilmiştir.
 
Demokratik özerklik talepleri doğrultusunda, İHD Diyarbakır Şubesini ziyaret eden BDP Başkanı Devletin yasal ve anayasal düzenlemelerini beklemeden iki dilli bir hayata başlangıç yaptıklarını artık buna alışılması ve kanıksanması gerektiğini söylemiştir. Anayasanın değiştirilemeyecek Maddelerinden Madde 3- Türkiye devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Maddesi hiçe sayılmaktadır. İktidar ise yapması gerekenleri yapmak yerine şikayet dilini kullanmaktadır.  Walter Lanoorun “Bir ülkenin kanunlarının çiğnenmesinden sonra en büyük suç, dilinin çiğnenmesidir” dediği ile Leibnizin “Bana mükemmel bir lisan ver, sana büyük bir millet teşkil edeyim” ifadesi dilin önemini ayrıca vurgu yapan sözlerdir. İzninizle, Vadinin sevgi dilini kullanarak iyi dilekler temenni etmek istiyorum vadim ve ülkem adına.
 
Sağlıcakla kalın.
 
Nizamettin BİBER
Uzman İnşaat Mühendisi 
 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..