Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Eylül '17

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Vah Karadeniz...

Vah Karadeniz...
 


Bir arkadaşım var.. İstanbul'lu ama devamlı gezer, notlar alır, fotoğraflar paylaşır..

Bu yaz Ege ve Akdeniz'in ardından Karadeniz'i de gezdi.

Karadeniz hakkında yazdıkları  ne yazık ki pek iç açıcı değil. Aynen paylaşıyorum.


Eylül ayının ikinci haftasında Sinop ‘tan Batum ‘a kadar uzunca bir Karadeniz seyahatimiz oldu…
Sahil boyu Karadeniz şehirlerinin, ilçe ve şehir merkezleri ile Trabzon ve Rize ‘nin yüksek yayla ve dağlarını görmek dolaşmak güzeldi , muhteşemdi .
Ancak ,bu seyahatimiz sırasında çevre ilgili bazı sorunları yerinde gördüm ve daha bir üzüldüm…Şöyle ki ;

Öncelikle Samsundan Batum’a kadar Karadeniz sahili yer yer 250 - 500 metre enine olarak doldurulmuş. Bu dolgular üzerinden de meşhur Karadeniz Sahil yolu geçiyor . Yol ile deniz tarafında Ordu-Giresun ve Trabzon hava alanları yapılmış… Trabzon ilinin başından sonuna tüm kıyı ilçelerinde ve merkezde bu dolgulara yüksek yüksek bloklar yapılmış ve Araplara satılmış – satılmakta…Yol kenarlarında 2 katlı ev büyüklüğünde Araplara hitap eden emlak satışı reklam panoları yer almakta…İlçelerin tepelerine kadar bu heyhüla , garabet bloklar dikilmiş ve dikiliyor..
Tabii ; “ yol yaptık / yaptılar “ diyenler, doldurulan sahillerdeki Karadeniz ‘in , balık ve diğer deniz ürünleri yuvalarını yok ettiklerinin farkında veya umurunda değil…Kumsalı yok olan tüm sahillerde , şimdilerde kum birikmesi için garip garip taş yığma mendirekler yapılmış. 50-100 mt. aralıklarla denize dikey 20-30 mt. Uzunluğunda “ T “ şeklinde taş yığmalar ile çarpan dalgaların küçük kum yığınları bırakması bekleniyor !

Trabzon Sürmene ilçesi merkezinde denize doğru çıkıntı yapan ve üzeri sarıçam ağaçları ile kaplı Çamburnu ’nda çıkan yangın sonucu tamamen yanan büyükçe alanın, yapılaşmaya açılarak birilerine peşkeş çekildiğini de gözlerimizle gördük !

Özellikle Trabzon , deniz kenarından yaylaların tepelerine kadar adeta arap şehri olmuş…!
Her tarafta öncelikle Arapça yazı ve ilanlar var… Araplar buraya sezonluk gelip 3-4 ay kalıyorlarmış ! O derece yani.
Yaylalarda oteller tamamen araplara hitap edecek şekilde tasarlanmış ve hizmet veriyor… Allahtan bizim gittiğimiz sırada Araplar yöreyi terk edip memleketlerine dönmüşler… ( Başta , Katar olmak üzere BAE , Suudi Arabistan ve Kuveyt ‘li araplar )
Diğer yandan yaylalara , Bayburt ve Gümüşhane ‘ye tabiatın içinden giden eski zorlu yolların yerine daha geçtiğimiz yıllarda yapılan yeni güzergah yollar yetmemiş olacak ki , şimdi de onlara paralel olarak çift şeritli yollar yapılmakta tüneller açılmakta ! Tüm yüksek yaylalara , Kaçkar Milli Tabiat Ormanlarına , Dağların zirvelerine giden bu yollarda müthiş bir hafriyat , iş makinaları , betonlar vs. yığınak yapılmış her taraf rezalet ! Bu yarılan dağların tepelerin İlk yağmurda Heyelana kurban gitmemesi mucize olur…
Kaz dağlarındaki yol ve maden tahribatlarını görenler , buraları görseler oraların haline şükrederler sanırım!
Kaçkarların , Ayderlerin , Fırtına Derelerinin , Çoruh nehrinin , Rize yaylalarının değil Türkiye ‘de dünya üzerinde nadir endemik yerler olduğunu nadir bitki ve hayvan bulunduğunu bilmeyen yoktur sanırım…
Tüm bunlar tahrip ediliyor ve bu kontrolsüz – plansız işler ile kısa bir zaman sonra yok olacaktır.
Bir de HES denilen olayı gördüm… Bu vadilerde , yaylaların tepelerinde gürül gürül akan vadiyi ve tabiatı besleyen akar suların ,su kaynaklarının üzerine 3 çeşit HES ( SET ) kuruluyor….Ve o kadar çok ki…
Birinci yol , dağların zirvesindeki su kaynaklarının normal yolu değiştirilerek ( tamamen ve/veya kısmen ) zirvelerden 50-60cm. çaplı burularla aşağılara düşürülerek elektrik enerjisi elde ediliyor….İkinci yol ise akar sulardan zirvelere su pompalanarak tekrer zirveden borular ile düşürülmek süratiyle elde edilen enerji…Üçüncü yol ise akrsuyun önüne irili ufaklı barajlar kurmak…
Bitki Habitatının , hayvanların durumu ne kadar göz önüne alınmıştır bilemiyorum ancak , sanmıyorum da !
Bir de Türkiye ‘nin genelinde olmak üzere tüm Karadeniz bölgesinde gördüğüm kadarı ile yollar , otobanlar hayvan ölüleri ile dolu…Tabiat alanlarını kesen bu yollarda hayvan geçiş alt ve/veya üst geçitler kesinlikle yok ! Havların göç ve sulak yere gidip gelme özgürlüğü yok edilmiş .
Bir konuya da değinmeden geçemiyeceğim . Bildiğim kadarı ile Sinop ve çevresi , Rüzger Enerjisi Potansiyeli yüksek olan bölgelerden biridir , ve bunu da yollarda Sinop ta hissetmemek mümkün değil. Ancak , gel gör ki bir tane bile Rüzgar Türibünü göremedim yollarda…. Bir de bu güzel bölgeye Nükleer Santral yapılacak olması dehşet verici….

 
Toplam blog
: 465
: 918
Kayıt tarihi
: 15.01.09
 
 

İstanbul doğumluyum.. İstanbul'un  tramvaylı döneminden bu şehirde yaşıyorum. Gençlik yıllarında ..