Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mayıs '10

 
Kategori
Siyaset
 

Vah ki... Vah..

Vah ki... Vah..
 

Ben de... Bende düşüncelerimi söylemeliyim. Vatandaş olarak, içimde kalmasın...(!)

Malum kaset olayını duyduğumda gayri ihtiyari ilk tepkim " Aaaaa...Deniz Baykaaaaaal" dedim yüzümde şaşkın bir gülümseme ile. Niye şaşırdıysam. Bu hayatta şaşırmamayı daha öğrenememişim. Oysa "Dağ başına kış, insan başına iş gelir" demiş atalarımız.

Demek gidişin bu yüzden olacakmış Deniz Baykal. Buna da bel altı vuruş mu diyorlardı? Fena vurdular sana.

Ne yalan söyliyeyim insanın gülesi de geliyor işte .
İnkar mı edeceğiz Deniz Baykal önemli bir siyaset adamıdır. Beğenelim beğenmeyelim. Şimdi sen bunca yıl çalış çabala, ömrünü harca, siyasete emek ver , bakanlık yap, anamuhalefet partisi başkanlığı yap, hırs yap, inat yap, doğruların olsa da daha çok yanlışlarınla Türk siyasi hayatında bir iz bırak ama sonra da gerçek veya değil bir bel altı kaseti ile hafızalarda ve tarihde yer al... Trajik, komik, trajikomik...Hani daha çok çelişkiler güldürür ya insanı, bu nedenle olsa gerek gülmem...


Yok. Hiç kimse, hiç bir siyasetçi bu duruma düşürülmeyi hak etmez. Hak etmenin ötesinde çağdaş, demokrat, insan haklarına saygılı bir toplum olmanın özlemini çeken bir millet de, siyasetçisinin bu tür oyunlarla siyaset dışına çekilmek istenmesini görmek istemez, istememeli. Bu oyunu oynayanlar aslında Deniz Baykal'ı ve Nesrin Baytok'u değil milletimizi küçük düşürdü.

CHP gibi büyük ve köklü bir partinin olduğu kadar ülkenin de, siyasetin de, sosyal demokrasinin de önünü, kişiliği, hırsı ile tıkadığına inandığım, O parti başkanı olduğu müddetçe gidip partisine bir daha oy vermeyeceğime söz verdiğim bir liderdi Deniz Baykal. Hırçın üslubu ve kendini vazgeçilmez gören egosuyla çok da kızdığım. Ülke demokrasisine çok büyük zarar verdiğine inandığım.

Yine de böyle bir özel hayat skandalıyla, mahremiyetine böyle fütursuz ve bence ahlaksızca dalarak, böyle düzeysiz, iğrenç bir siyasi çalımla düşürülmesini doğru bulmak mümkün değil.

Kasetin içeriğinin doğru olması Deniz Baykal ile Nesrin Baytok arasında bir ilişkinin olması bir vatandaş olarak beni ilgilendirmiyor.
Beni ilgilendiren kasetin içeriğinin doğru olmaması. Ve, veya böyle bir kasetin siyasi sonuç almak için elde edilmesi. Önemli olan bence bu.


Türk siyasetinin, öncelikle siyasi ahlakı gözardı ederek taşınmak istendiği alan, ülkemiz adına korkutuyor beni. Ne yani... siyaset artık oy sandıklarından, meclisten, meydanlardan, fikri, düşünsel tartışmalardan, sözden, icraaatlardan, kamu menfaatlerinden siyasetçilerin mahrem alanlarına doğru mu kayıyor diye. Kavram olarak ahlakı cinsellik boyutuna sıkıştırıp, diğer yapılan tüm ahlaksızlıkları görmezden gelen bir toplum yaratmaya çalışmak bilinçli bir seçim mi diye.


Böyle bir deşifrenin toplumsal ne gibi bir yararı var ki ? Özellikle de bir siyasetçinin siyaset dışına bu tür özel hayat deşifreleri ile ya da komploları ile çıkarılmak istenmesi ahlaksızlığın en büyüğü değil mi? Çağdaş demokrasilerde yol bu mu olmalı?

Bence buna hiçbir siyasetçi, hiçbir vatandaş izin vermemeli, prim vermemeli . Çünkü bu yol açılırsa siyasetin mecrası değişir.


Baykal bu konuda hükümeti suçladı. Yani... hükümettekilerin ya da siyasi rakiplerinin pek üzüldüğünü sanmıyorum, hatta bir tekme atarsak değermi çabalarını da görmek mümküm ama bence bu iş daha daha derin. Büyük planın bir parçası olarak Türk siyaseti ile yakından ilgilenen ve her yolu kullanmaktan kaçınmayacak malum güçlerin piyonları işlerini iyi yapıyor.
Özellikle siyasetçiler gözlerini açmalı. Ve hükümet sorumluları bulmalı. Bugün ona yarın sana... olamaz mı? Olabilir.

Deniz Baykal istifa etti, dolaylı olarak ettirildi. Ne yalan söyliyeyim yani ben istifasına sevindim. Keşke bu yolla olmasaydı. Belki CHP toparlanır, silkinir, gerçek bir sosyal demokrat parti haline gelebilir ümidiyle ama.
Normalde sadece bu gerekçe ile herhangi bir parti liderinin istifa etmesini ise doğru bulmuyorum.

Ama bir haftadır Baykal 'ın istifası sonrası CHP yöneticileri ve örgütünün izlediği yolu, söylemlerini, çırpınışlarını basından izledikçe "ya galiba Baykal haklı" demeye başladım. Baykal kendi olmadan örgütüne bence güvenmiyor, onun içinde bırakıp gidemiyordu ya...Doğrumu yoksa? Ortada parti de örgüt te yok sadece Baykal mı vardı yoksa?(!)


Koskoca bir partide bir kriz bu kadar mı kötü yönetilir. O ağlamalar, sızlamalar ne öyle. O Baykal'ın evinin önünde açlık grevine gitmeler, evine taaaruza geçmeler, gitme kal demeler, sensiz olmaz demeler, kurultaya bir hafta kala daha bir adayın ortaya korkudan çıkamaması. Vefa tamam vefa ama yani bu mudur koskoca CHP?

Hani nerde parti karar organları? Yöneticileri? Sukunetle, stratejiyle bu mağduriyetin, krizin, kişisellikten uzak, parti vakarına yakışır şekilde yönetilmesi gerekmez miydi? Böyle köklü ve büyük bir partiden cesaretli, birikimli, özgüvenli lider vasıflarına sahip bir kaç kişi çıkamayacak mı ? Ki bir kaç kişinin ortaya çıkmasının dışında onları destekleyip, önlerini açan ne yaptığını bilen uyumlu bir parti yönetimi yok mu?

Ama ya... benim niye aklımda hala CHP deyince her şeye, her şeye rağmen, tutunca elimde kalmayacak, liderden çok bir örgüt, ekip partisi olabilecek, demokrasi kültürünü içinde yaşatabilecek birikime sahip bir parti umudu var ki ??? Of ki of...

Korkum, Baykal geri dönecek. Haklı olarak (!)

Ay göğsüme öküz oturdu :)

Tijen Taşlı- İzmir

 
Toplam blog
: 156
: 2800
Kayıt tarihi
: 03.04.07
 
 

SÖZ UÇAR, YAZI KALIR. 9 Eylül Ünv. İşletme mezunu, 9 Eylül Ünv.Sosyal Bil. Ens.Sağlık Kurumla..