Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Mart '08

 
Kategori
Güncel
 

Vakit Gazetesi, Can Dündar ve ''Çifte Standart'' İlkesizliği

Vakit Gazetesi, Can Dündar ve ''Çifte Standart'' İlkesizliği
 

''Hakperestlik...''Ne büyük bir erdem...


Günlerdir bu yazı'yı yazmak istiyordum.

Doğu Perinçek, Kemal Alemdaroğlu ve İlhan Selçuk'un; ''Ergenekon Soruşturması'' kapsamında, bir gece sabaha karşı, derdest edilerek içeri alınışlarına, gerçekten çok kızmıştım. Kendileriyle Dünyevî ve Uhrevî, birçok konuda fikir ayrılıklarımız olsa da, bu tarz bir harekete revâ görülmüş olmalarına hem kızmış hem de üzülmüştüm doğrusu. ''Gündüzlerin köküne kıran mı girdi?..'' diyerek, kendi kendime de olsa tepki göstermiş, Milliyet Blogdaki sayfamda, -en azından bana göre- bunun yanlışlığını dile getirmeyi düşünüyordum.

Can Dündar, dünkü Vakit Gazetesi'nin “İkiyüzlüleri iyi tanıyın!” manşetli haberine; bugün (24.03.2008, pazartesi) Milliyet'te çıkan, ''Başka Kapıya!'' başlıklı yazısında aşağıdaki ifâdeleri ile, inanın benim yazmak istediklerimi, düşündüklerimi özetlemiş âdetâ.

Sayın Dündar'ın;

<ı>

<....okuyunca utanıyorum="">
O dönem milletvekili Merve Kavakçı’nın gece yarısı alınışına alkış tutmuşsam şimdi ne yüzle İlhan Selçuk’un gözaltına alınış yöntemini eleştirebilirim ki?
Yapmış olabilir miyim gerçekten?
Koca gazete yalan yazacak değil ya...
Merak edip internet siteme (candundar.com.tr) giriyorum.
Kavakçı’nın evi, 19 Ekim 1999’da basılmış.
İşte, hemen ertesi gün (20 Ekim 1999) çıkan yazımdan satırlar:
* * *
“Tek bir şey arıyoruz. Çok basit bir şey:
Kural...
Demokrasinin bir kurallar rejimi olduğunu biliyoruz.
Kural, açık, basit ve net olsun ve herkese eşit uygulansın istiyoruz.
Meclis’e türbanla girmeyi engelleyen bir kural varsa, devlet bu kuralı ortaya koysun ve kararlılıkla işletsin istiyoruz; öyle bir kural yoksa, varmış gibi yapıp yasaklar icat etmesin, gece yarıları eşkıya kovalar gibi kapılara dayanıp zorbaca haneye girmeye kalkışmasın, kuralı çiğneyen varsa, ‘insanca’ davet edip ifade almaya çalışsın istiyoruz.
Göz önündeki çete reisi bir polis şefini aylarca ifadeye davet edemezken, halkın oyuyla seçilmiş birinin kapısını kırmaya kalkışmasını dehşet verici buluyoruz.
Artık gece yarısı kimin, hangi koşullarda kapımızı çalabileceği belli olsun istiyoruz.
Muz cumhuriyetlerindeki gibi, pervasız savcılara karşı kapımıza milletvekillerinden barikat örmek istemiyoruz.
Hukuku arıyoruz yani...”
* * *
Evet, zor günlerdi.
Kavakçı’ya karşı bir linç kampanyası vardı. “’Karşı kamptan’ devrik bir mebusu savunmak bize düşmez” diyenler çoktu.
Lakin asıl o koşulda “kural”ı savunmak gerekiyordu.
Öyle yapmıştım.
O dönem çok da eleştiri almıştım.
Ama şimdi o yazı bana, yüz akı ve vicdan huzuruyla, aynı satırları İlhan Selçuk’a yapılan “dehşet verici” uygulama için yazma şansını ve bizleri peşinen “ikiyüzlü” diye ilan edenlere “Başka kapıya” deme hakkını bahşediyor.
Vakit, dünkü yazarlarını okusun; İlhan Selçuk’la ilgili yukarıdakilere benzer bir tek satır bulursa o zaman bizden hesap sorsun.
* * *
.....
* * *
Her koşulda ve herkes için hukuk...
Hiçbir çifte standart uygulamadan bu ortak paydada buluşabilsek, bir daha kolay kolay alacakaranlıkta kapımızı tekmeleyemezler.
Ama “bizden olan”ın başına gelene yanıp, “öteki”ninkine gülmeye devam edersek, sonunda hepimizin kapısına dikilecekler.>>
şekl'indeki ifâdelerini aynen destekliyorum.

Dün sana yapılan aynı tür muameleden ıztırap çekerken, başkalarının, -fikr'i ne olursa olsun- senin yanında yer almasına nasıl sevindiysen; bugün de aynı muameleye mâruz kalan, -her kim olursa olsun- zevat'a destek vermen bir insanlık borcudur. Bir hakperestliktir bence..

Velev ki bugün bu muameleye mâruz kalan zevat; dün, senin böyle bir ıztırabın karşısında sessiz kalmış veya ''şak şak yapmış'' olsalar bile, böyle bir yanlışlığı onaylamaman icab eder.

Çünkü insanlık bunu gerektirir, hakperestlik bunu gerektirir...

İşin hukûkî boyutu bizi ilgilendirmez. Buna, adâlet karar verecek zâten...

İşte, toplum olarak bunu bir başarabilsek, emînim ki bir çok zorluğu kolayca aşacağımıza inanıyorum.

Yanlışlıkların karşısında, ''çifte standart'' ilkesizliğine düşmeden, hareket edebilmeyi başarmalıyız...

İnanıyorum ki o zaman, herşey çok daha farklı olacak!..

Bunun, gerçek demokrasi'ye ulaşabilmemiz için, çok ehemmiyetli olduğuna inanıyorum. Onun için de, Can Dündar'ı ve O'nun gibileri, hangi cenah'tan olursa olsun destekliyor, kim yaparsa yapsın, kime yaparsa yapsın, geceyarısı derdest hareketlerini hoş karşılamadığımı ifâde etmek istiyorum.

Sağlık ve muhabbetle...

Bektaş Azizoğlu
24.03.2008, pazartesi
Üsküdar-İSTANBUL

 
Toplam blog
: 344
: 580
Kayıt tarihi
: 24.11.07
 
 

İlkokul'u Düzce'nin Gölyaka İlçesi, Açmaköy'ünde bitirdikten sonra, Ortaokul'u Gölyaka'da okuyup,..