Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ocak '09

 
Kategori
Sinema
 

Vali Filmi ve Recep Yazıcıoğlu

Vali Filmi ve Recep Yazıcıoğlu
 

O’nunla yollarımız 1980’den sonra, Akçakoca kaymakamlığı yaptığı sıralarda kesişmişti. Ben de o dönem bürokrasinin için yer aldığım için heyecanla, şaşkınlıkla , hayranlıkla ve hayretler içinde izlemiştim O’nu.

“Gidemediğimiz yer bizim değildir” derdi hep...

Ve kısa ama önemli, sıra dışı, hiçbir kurala, kalıba, bilinen ideolojilere sığmayan yaşamının ardından kocaman bir kuyruklu yıldız gibi parlak , ışıklı ve unutulmayacak bir iz bırakarak kaydı gitti...

Girdiği hiçbir yerde, işte ikinci adam olamayacak kadar derin boyutlu, ufku geniş, doyumlarını sağlamış, komplekslerinden arınmış “ZIPKIN” gibi bir valiydi.

İnançlı ama yobaz değildi. Aynı en son Söke Müftülüğünden emekli olan babası gibi. Başında fötr şapkası, şık giyimi ile tanıyıp sohbet etme olanağı bulduğum, aydın ve Atatürkçü bir din adamı olan babası gibi.

Devlet dairelerinde sigara içmeyi taa o yıllarda yasaklamış, halk yürüyüşleri ile sporu bizzat yaparak, örnek olarak sevdirmeyi ilke edinmişti..

Kapısının üstünde “çalmadan giriniz” yazardı o yıllarda da. Yine o yıllarda halkın sevgilisi olmuştu çoktan Karadenizin inatçı çocuğu... 1984’de O’nu Tokat’a gencecik yaşta (36) vali olarak uğurladıktan sonra, hiç peşini bırakmadan hep hayranlıkla izledim , Onu bir kez olsun tanıyan her insan, her yurttaş gibi.

Bazen Erzincan’ın azgın ırmaklarında rafting yaparken , kimi su kayağında… Erzincan depremi sırasındaki kararlı ve halktan yana duruşu ile, tebdili kıyafetle hantal bürokrasiye yaptığı baskınlarla.. Erzincan sonrası en verimli çağlarında Demirel döneminde merkeze alınıp kızağa çekilirken, bir kez daha devletin nasıl da insan öğütme değirmeni , harcama makinesı olduğuna tanık oldum.

Denizli’ye atandığında bir kez daha sevindim, yapacakları için…

Ta ki………


Sözün bittiği yerde, biz susalım O konuşsun şimdi kendi sözcükleri , beyni ve yüreği ile :

* "Bizler hiçbir şeyden şüphe duymuyoruz. Üretici olamıyoruz. Bizler sadece bekliyoruz. Vali tebdili kıyafet giysin Denizli'yi kurtarsın. Başbakan Türkiye'yi kurtarsın. Böyle bir şey yok. Kurtarıcı halktır. Halkın örgütlü gücüdür, halkın katılımıdır. Problemler bu şekilde çözülür. Ama biz hep kurtarıcı, kurtar bizi ana, kurtar bizi baba gibi yetişme tarzımızdan kaynaklanan beleşçi bir yaklaşım içindeyiz. Bu nedenle bizden dinamik bir yapı, dinamik, özgür, üretken beyinler çıkmıyor ."

* "Bu iş devletin işi. Biz hizmet makamıyız, naz makamı değil.

* “Artık bundan sonra cafe ve benzeri yerler İngilizce isim kullanmayacak, yani ‘cafe’ değil ‘kahve’ yazılacak” Bir Hafta Sonra Öldü.

* "Bizim toplum söyleniyor ama söylemiyor."

* "Devletin kutsalı olmaz. Kutsal olan insandır, millettir, duygudur. Üç-beş kişinin biraraya gelip kurduğu yönetim organizasyonunun adı olan devletin nesi kutsal. "

* "Bizde demokrasi talebi yok; bu yüzden de antidemokrat adamlar istedikleri gibi at koşturuyorlar "

* " Atçalı Kel Mahmut 1826"da hademe olarak çalıştığı valiliği basar ve kendini vali ilan eder. Buna ilk demokrasi girişimi deniliyor. İşte ilk demokrasi girişimi böyle olursa, bugünün demokrasisi de böyle olur... "

* "Kendi çıkarlarını korumak isteyenler önce "sistem elden gidiyor, rejim tehlikede" derler,"

* "Ülkenin dirliği" hep, menfaatlere çalışıyor. Kim bu ülkenin dirliğini savunanlar, bir düşünmek gerekiyor."

* "Sistem ya da rejim halkı içine çekerek güçlendirilir. Askerdeki Kürt çavuşlara bir bakın bakalım nasıl da çakı gibi askerlik yapıyorlar. Doğu halkı sistemin içine çekilip sorumluluk verilseydi bugün doğu sorunu olmazdı."

* "Herkes sisteme teslim, yeniden yapılanma için eylem yok. Halkın talebi yok. Halkımız duyarsız, ilgisiz. Çarkıfelek'e, Sibel Can'a gösterdiği ilgiyi değişime göstermiyor. Siyasi iktidar bindiği dalı neden kessin? Duyarsız yığınlar kendi varlığının farkına varmadı, çünkü örgütlenemedi. Bana sorarsanız millet sınıfta kaldı. Halkımız korkuyor çünkü ana dayağı, baba dayağı, polis dayağı, asker dayağı ile halkımızı korkutuyoruz. Bu kadar dayaktan sonra duyarsız oluyor. O kadar ki; kendisine zararlı olan yiyecek ve içecekleri söylüyoruz adam anlamıyor. Beyaz ekmek yeme, beyaz ekmek demek nişasta demek, tansiyon, kolesterol demektir diye anlatıyoruz, adam yine gidip beyaz ekmek alıyor. Boyalı içecek içme diyoruz, tabii içecek, ayran iç diyoruz adam anlamıyor. İçki, sigara tüketimi ve kumar oynamada dünyada dördüncüsüyüz. Bu muazzam halktan ne beklenir!"

* "Bizim yetişme tarzımızda, eğitim sistemimizde yasakçı bir anlayışı var. Tartışma, sorgulama, araştırma ve eleştiri yok. Ezilmiş, bozulmuş, yasaklanmış, kalıplara sokulmuş, siyah beyaz dediğimiz mutlak doğrularla yatıp kalkan bir kültür, eğitim sistemimiz var. Biz halk olarak mutlak doğrulara teslim olmuşuz. Halbuki ne sosyal alanda, ne teknik alanda mutlak doğru yoktur. (Neden Çağdaş Uygarlık Düzeyine Ulaşamadık diye soran çocuğa ölmeden önceki son röportajından)

Vali’yi izlemeden kaleme aldığım yukarıdaki satırlardan iki saat sonra...

Ve film;

Filmin Adı: Vali

Yönetmen: Çağatay Tosun

Oyuncular: Uğur Polat, Erdal Beşikçioğlu, İsmail Hacıoğlu, Hakan Boyav, Şebnem Dönmez, Ayşegül Ünsal, Şemsi İnkaya, Gökhan Soylu, Özgür Çevik

Tür: Dram, Biyografi

2003’te kaybettiğimiz Süper Vali Recep Yazıcıoğlu’nun Denizli’de yaşadıklarından yola çıkılarak çekilen Vali filmi ,9.Ocakta vizyona girdi. Gündeme bir ateş parçası gibi düşüp, hakkında çok konuşturacak hatta biraz da ortalığı karıştıracak gibi görünüyor film... Komplo teorisi mi gerçek mi, filmi seyretmeden bir şey söylemeniz çok zor .

Denizli’de bulunan uranyum cevheri için ABD Türkiye üzerine oyunlar oynuyor. Maden Teknik Arama Endüstrisi’nin bu başarısının duyulmaması için projenin başındaki mühendisi ve onun yardımcısını öldürtüyor. Üstelik siyasetin üst mercilerine sızmış bir yapılanmayla beceriyor bunu. Bu yetmiyor ABD’de okuyan ve kandırılarak ajan haline getirilen Türk gençlerinden de yararlanıyor. Bütün bu satılmışlıkların karşısında da Vali Faruk Yazıcı (Recep Yazıcıoğlu) duruyor.

Bundan üç beş yıl önce gerçekleşen Aselsan’daki şüpheli intiharlar, Türkiye’nin bor, petrol, altın gibi yer altı zenginlikleri üzerinde oynanan oyunlar, Adnan Kahveci’nin, Recep Yazıcıoğlu’nun ölümlerinin gerisindeki bir türlü aralanamayan sır perdeleri ...

Ve geçen hafta, ülkemin gündemini yeniden sarsan Ergenekon davasındaki yeni dalgayı filmdeki teorilerle birlikte düşündüğümde, Ergenekon gerçekten derin devlet mi , ABD’ ye rağmen darbe olur mu bu ülkede, derin devlet kaç tane, hangisi en derini... soruları kurcalıyor yeniden yeniden beynimi…

Erdal Beşikçioğlu, Köprü dizisinde olduğu gibi yine başarılı ve Yazıcıoğlu’na gerçekten fizik ve tavır olarak çok yakın.Yine de Yazıcıoğlu’nun çok daha karizmatik ve etkileyici olduğunu eklemeliyim.

Uğur Polat, zaten her daim hayranı olduğum usta bir oyuncu. Mühendis Ömer rolünde sadece onu izlemek için bile filme gitmeye değer.

İsmail Hacıoğlu, gencecik yaşına karşın doğal oyunculuğu ile emin ve kararlı adımlarla zirveye doğru gidiyor.

Şemsi İnkaya, mühendis Ömer’in babası rolündeki kısacık oyununda büyüleyici.

Şebnem Dönmez’i pek beğenmedim açıkçası. Kalıp gibi…

Başarılı bir kurgu ve senaryo, çok sözü edilecek bir film...

Tıklım tıklımdı salon. Işıklar yandığında bir an kimse kıpırdıyamadı yerinden. Bir yumru gelip tıkamıştı boğazları. Gözler yağmur yüklü bulutlar gibi. Ha aktı ha akacak...

Vali filmi, daha çok Hollywood’da görmeye alıştığımız komplo teorisi kokan filmlerin iyi bir örneği. Tabii bu ülkenin insanlarını birebir ilgilendirdiği, yakın tarihimizi anlattığı için de çok daha önemli.

Süper Vali Recep Yazıcıoğlu’nun anılarından yola çıkılarak çekilen film, onun ölümü üzerindeki sır perdesini de kaldırma iddiasında gibi...Tabii filmde anlatılanlara bir teori diyoruz. Çünkü gerçek olabileceğini bir an bile düşünmek, bıçak gibi saplanıyor insanın yüreğine. Çünkü O, görev yaptığı her ilde, ilçede sağcı solcusu ile halkın sevgisini kazandı ve halkın valisi olarak anıldı hep... Bu toplum kendisini gerçekten düşüneni yüceltebiliyor.

Hani hep ;

“Bizim toplum söyleniyor ama söylemiyor.”

Derdiniz ya Sayın Valim, bakın ardınızda söyleyen bir sürü kitap, makale, araştırma, raiting rekorları kıran bir dizi ve koca bir film bıraktınız...




Recep Yazıcıoğlu'nun anısına saygı ile....

Neşe Evrim-11.Ocak.2009/Uşak




Kaynak:tr.wikipedia.org/wiki/Recep_Yazıcıoğlu -

www.recepyazicioglu.org/ -

 
Toplam blog
: 171
: 2319
Kayıt tarihi
: 15.02.07
 
 

Düşünen, üreten, kendine, insana, çağına sorumlu, tavırlı, taraflı , çağdaş ve yüzü aydınlığa dön..