Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Kasım '11

 
Kategori
Güncel
 

Van'da çadır verilmeyen polislerin durumu...

Van'da çadır verilmeyen polislerin durumu...
 

Van depremi ile yazdığımız yazılarda, yaşananı ‘fillerin tepişmesi’ olarak tanımlayıp, gönderilen yardımların dağıtımı esnasında, cemaat ile terör örgütünün güç gösterisi yaptığını belirtmiştim. Ayrıca yaşanabilir çadırların cemaat üyelerine, diğer tür çadırların ise etliye sütlüye karışmayan halka dağıtıldığını yazmıştık.

Böylesi tabi afetler yaşandığında, demokratik toplumlarda, halk arasında bir ayrım gözetilmez. Ayrıca orada görev yapan ve gecesini gündüzüne katarak, kurtarma çalışmalarından, korumaya kadar her alanda görev alanlarda gözetilir.

Van depreminde bölgede görev yapanların unutulduğu, Emniyet Genel Müdürlüğüne yazılan bir mektupla ortaya çıkıyor.

Şimdi sizlere bir Polis Memurunun Emniyet Genel Müdürlüğüne yazdığı mektuptan satırlar alacağım. Bu mektup birçok medya kuruluşunda yer aldı.

“Van merkezde görev yapıyorum. Ne ilk depremde ne de ikincisinde arayan soran oldu. İkinci depremden sonra evimiz hasar gördüğü için çadıra çıkmak zorunda kaldık. Çadır dağıtımının yapıldığı özel harekât şubesine gidip benle birlikte 6 arkadaşım için bir çadır istediğimde komiser muavini tarafından neredeyse kovuldum. Peki, ben ne yaptım? Kendi kurumumdan çadır almak (çalmak) zorunda kaldım. Maalesef acı ama gerçek bu! Yaptığımdan utanayım mı yoksa 6 arkadaşım gibi yüzlerce olan mağdur polisleri bu hale düşürenler mi utansın bilemiyorum.

Deprem olalı neredeyse üç hafta oldu, iki gün öncesine kadar, kumanya verilmiyordu. Aş evlerinden yemek yok polise, valiliğin talimatıymış. Polise ilgi alaka yok, karakolların hali çok kötü. Barınma en büyük sorun, duş alacak yerler yok, bayan tuvaleti yok, seyyar tuvalet yok, çadır kentte polisler kalamıyor, polis ancak öldüğünde mi kıymet bilinecek.

Ne evimiz kaldı ne kullanacak eşyamız. Sesimizi duyuramıyoruz. Depremin ilk gününden beri canla başla çalıştık çalışmaya devam ediyoruz. Lojmanlar harap durumda. İstirahat edemiyoruz. Ne psikoloji kaldı ne de dayanacak güç. Maddi sıkıntılarımız başladı. Şimdi kar yağıyor eşlerimiz arabalarda ısınmaya çalışıyor biz görevdeyiz biri bizi duysun artık.

Emniyetin burada sobalı bekâr lojmanları var. Çok eski yapılar. İki artı bir olan bir evde 7-8 kişi kalmaya çalışıyoruz. Yeme içmeyi dışarıdan kendi bütçemizden kısıtlı imkânlarla sağlıyoruz. Arayıp görev dışında nasılsınız bir hasarınız var mı diyen az insan oldu. Ancak görev için aranıyoruz. Herkesin morali sıfırın altında! Artçılar devam ediyor ama şiddetli oluyor. O nedenle kimse evine giremiyor. Zaten eşyasını düşünen yok. Bunlar Muradiye’nin genel sorunu.”

Bunlar polislerin derdi. Ya diğer çalışanlar?

Sağlık-Sen Van Şube Başkanı Hikmet Bilgin: “Van’da 3 bin 200 sağlık çalışanı var. 400’ü de doktor. Bu kişilerin yüzde 90’ını Van’da depremzedelere hizmet ediyor. Ayrıca geçici görevlendirme ve gönüllü olarak da gelenler var. Bu kişilerin tamamına yakını çadırlarda kalıyor. Bazıları da sahra hastanesi çadırlarında kalmaya gayret ediyor. Çok küçük bir kısmı da tek katlı evi olanların yanında kalıyor. Ne yazık ki uygun yaşam şartları yok. Ben bile 5.6’lık depremden sonra bir kez yüzümü yıkayabildim. Duş imkânımız yok. Perişan bir haldeyiz. Sağlık çalışanları fedakârlıklarına rağmen çaresiz kalıyor.”

Türk Eğitim Sen Van Şube Başkanı Kutbettin Yıldız: “Van ve Erciş’te yaklaşık 5 bin öğretmen var. Yüzde 80’ini Van dışından gelenler oluşturuyor. Eğitim dönemi 5 Aralık’ta başlayacak. Dışarıdan gelen 4 bin öğretmen kalacak yer olmadığı için memleketlerine gitti. Vanlı öğretmenler ise çadırlarda kalıyor. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’den gelip eğitime başlayacak öğretmenler için konteynırlar talep ettik. Kendisi bize öğretmenler için yerleşim kampları düzenleneceğini söyledi.”

Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Rektörü Prof. Dr. Peyami Battal, “Depremden dolayı ‘Gideyim’ diyen öğretim üyesiyle muhatap olmadım. Öğretim üyelerimin öteden beri kadirşinaslığına güveniyorum. Daha önce gitmek isteyen birkaç arkadaşımdan, depremden sonra ‘Hocam buradayız, dimdik ayaktayız, yanınızdayız’ diyenler oldu. Felaketler, afetler, kader birlikteliğinin daha güçlü olması gereken zamanlardır. Kader birlikteliği yaptık”

İşte depremden zarar görmelerine rağmen, halkın yardımına koşanlar ve karşılaştıkları muamele. Bunların içinde en acı olanı da; gece gündüz görev yapan polislerin, dağıtılan yardımlarda es geçilmesi. Sağlık kurumunda çalışanlar bir şekilde karınlarını doyurup, çadırlarda kalabilirken, polislere ne barınma, ne beslenme konusunda sabahın olduğunu soran yok gibi…

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..