Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Aralık '13

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Van'dan doğan güneş: Seyyid Ahmed Arvasi

Van'dan doğan güneş: Seyyid Ahmed Arvasi
 

Türk, bütün varlığı ve heyecanı ile İslamiyete koşarken, hasretle beklediği dine kavuşmanın mutluluğunu yaşamıştır. “Allah’tan başka ilah yoktur” diyen, “cihad” emri ile “Alplik” ruhunu besleyen, öte yandan “Hak yolda” âlimlerin akıttığı mürekkebi, şehid kanından daha mübarek bulan İslamiyet, kısa zamanda Türk’ün ruhunu keşfetmekle kalmamış, Türk’ü yeniden Türk’e buldurmuştur.

Üstteki satırların yazarı olan Seyyid Ahmed Arvasi (Allah ondan razı olsun) 1932 yılında Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde dünyaya geldi. Ailesi Van Bahçesaraylıdır. 1980 yılında bir arkadaşına yazdığı mektupta kendi kökeni hakkında şunları yazmış, mektup daha sonra Ufuk dergisinde yayınlanmıştır: “Ailem Arvasi adı ile bilinir. 650 yıldan beri Anadolu’da yaşar. Orhan Gazi ile tanışan ve Anadolu’ya gelen Hacı Kasım-i Bağdadi adında bir zattır. O’nun oğullarından biri Van Gölü’nün güneyinde Arvas köyüne yerleşmiştir. Biz O’ndan türemiş ve çoğalmışız. Çok geniş ve köklü bir aileyiz. Şanlı Peygambere “ümmet” olmak nimetlerin en büyüğü iken, bir de “evlad” olarak şereflenmişiz.”  Merhum Arvasi, hayatı boyunca Hazreti Peygambere evlad olmanın verdiği şerefle hareket etti ve ceddinin ismine layık bir hayat sürdü.

Aslen Van’ın Bahçesaray ilçesinin Arvasi köyünden olan Seyyid Ahmed, ilköğrenimini Van’da tamamladıktan sonra Van-Muradiye Alpaslan Öğretmen Okulu’ndan mezun olarak öğretmenlik vazifesine başladı. Gazi Eğitim Enstitüsü Pedagoji bölümünü 1958 yılında da bitirip değişik eğitim enstitülerinde görev yaptı. 1978’de İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü bünyesinde bulunan Ülkücülere yönelik baskı ve sürgünler karşısında emekliye ayrıldı ve 1979 yılında yapılan MHP genel kongresinde, genel idare kurulu üyesi sıfatıyla faal siyasete katıldı. Bu arada dönemin güçlü gazetesi olan Türk milliyetçilerinin sesi Hergün’de,  “Türk İslam Ülküsü” isimli köşesinde yazılar yazmaya başladı. Daha sonra kitap haline getirilecek olan Türk İslam Ülküsü, Türk milliyetçiliğinin kaynak kitapları arasına girecektir.

Yazı köşesine,  kitabına ve fikriyatına neden Türk İslam Ülküsü adını verdiğini merhum şöyle ifade etmiştir: “Neden, su veya bu ad altında toplanmayı değil de "Türk-İslam Ülküsü" ne bağlanmayı savunuyoruz? Biz iddia ediyoruz ki, "Emperyalizm", Türk ve İslam dünyasını yutmak için en az iki asırdan beri korkunç bir tertibin içindedir. Bir taraftan kültür emperyalizmi ile "vatan çocuklarını" din ve milliyetine yabancılaştırarak kendi emellerine hizmet edecek kadrolar hazırlamakta, diğer taraftan din ve milliyet duygularını, her şeye rağmen terk etmeyen çocuklarımızı da birbirine düşürmeyi planlamaktadır. ..“  “Bunun için, Türk-İslam ülküsüne bağlı, Türklük şuur ve vakarına, İslam iman, aşk, ahlak ve aksiyonuna sahip. Türklüğü bedeni, İslamiyeti ruhu bilen, milletini teknolojik hamlelerle dünyanın bir numaralı devleti yapmak özlemi ile çırpınan, Dünya Türklüğünün, İslam dünyasının ve bütün mazlum milletlerin ümidi olmaya namzet bir gençlik yetiştirmekten başka çaremiz yoktur. Din ve milliyet, zıt değerler değildir. Bu sebepten, "sentez",tez ile anti-tez arasında söz konusu olacağına göre, yıllardan beri kullandığımız "Türk-İslam sentezi" yerine, "Türk-İslam Ülküsü" sözü daha uygun olur düşüncesi ile kitabımızın adını "TÜRK-İSLAM ÜLKÜSÜ" olarak seçtik. Bunu ısrarla kullanacağız”.

S. Ahmet Arvasi neden Türk milliyetçisi olduğu yönünde kendisine sorulan bir soruya cevaben şunu söyler: 
“Ben Afrika’nın ortasında doğmuş bir zenci olsaydım ve bu aklım da bende olsaydı yine Türk milliyetçisi olurdum. Çünkü ben Amentü’ye iman ettiğim gibi iman ediyorum ki, Türk milletinin de İslâm âleminin de mazlum milletlerin de kurtuluşu Türk milliyetçilerindedir, Türk – İslâm ülkücülerindedir."

“Ülkücülük; ülkemiz ve yeryüzünde Allah'ın nizamını hâkim kılmak içindir. Kendine metod olarak, Allah ve Resulü'nü ölçü alan bir iman hareketinin adıdır. Ülkücü; egosunu yenen idealisttir. İman, aşk, aksiyon ve karakter adamıdır! Benim milliyetçilik anlayışımda asla ırkçılığa, bölgeciliğe ve dar kavmiyet şuuruna yer yoktur”.

“Sahabe döneminden sonra İslam’a en büyük hizmeti yapan Türklerdir. Bu millet yüzyıllarca İslam âlemini korumuş, kollamış ve bu uğurda hiç çekinmeden oluk gibi kanını akıtarak milyonlarca şehit vermiştir. Bunun yanı sıra İslam kültür ve medeniyetinin gelişmesine de maddi manevi büyük katkıları olmuştur. Türk milleti İslamla bütünleşmiş ve iç içe girmiş bir millettir… Avrupa’ya gittiğinizde hangi millettensin diye sorarlar. Eğer Türküm dersen ikinci soruya muhatap olmazsın. Çünkü bilirler ki sen Müslümansın. Türk demek Müslüman demektir”.

Türk-İslam Ülkücüsünü tarif ederken şöyle demiştir:

“Türk-İslam Ülkücüleri, sosyal kültürel, ekonomik ve politik hayatta, bir taraftan "yenileşmeye, çağdaşlaşmaya, gelişmeye", diğer taraftan da bizi biz yapan milli ve mukaddes değerleri " korumaya" önem verirler. Yani "milli şahsiyete bağlı bir inkılâpçı ruh ve şuur" taşırlar. Türk-İslam Ülkücüsü, inkılâpçılığı, soysuzlaşma ve yabancılaşma, muhafazakârlığı katılaşma ve yerinde sayma olarak anlamazlar”.

Türk milliyetçiliğinin davası Allah ve Resul’ünün davasıdır, diyen Arvasi hoca, yeniden Türk-İslam medeniyetine doğru giden ülkücüye yolunu göstermiştir:

“Kendini Allah ve Resulü'nün davasına adamış, sırf Allah rızası için canını, malını ve mevkiini, din ve devleti, mülk ve milleti için fedaya hazır, şanlı, mukaddes, ay yıldızlı bayrağın gölgesinde dövüşen, nefsini düşünmeyen ve ülküsüne fani olmuş yiğitlerdir. Onlar büyük ve şanlı tarihimizin doğurduğu, Allah ve Resulü'nün hizmetine sunulmuş ve küfrün bütün oyunlarını bozan, cesaretini kıran, yolunu kesen kadrolardır. Bunlar Mümin'lere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı onurlu ve zorlu, Allah yolunda savaşanları kınayanların kınamasına aldırmayan yiğitlerdir. Bu nesil Allah’ın İslam âlemine ihsanıdır”.

“Türk töresi, ahlak nizamı, gelenek ve görenekleri, kültür ve medeniyeti, asırlardan beri İslam ile kaynaşarak ve şekillenerek yepyeni bir medeniyet kurmuştur. Bizim de kendimize mahsus, orijinal bir kültür ve medeniyetimiz vardır ve ismi Türk - İslam medeniyetidir”.

“Şanlı Peygamberimizin (s.a.v.) ''İlim müminin kaybolmuş malıdır. Nerede bulursa almalıdır.'' tarzında formülleştirdiği mukaddes ölçüye bağlı olarak, hızla muasırlaşmak gereğine inanmaktayım. Bu Türk-İslâm kültür ve medeniyetinin yeniden doğuşu (rönesansı) olacaktır.''

''Bizim milliyetçiliğimizde batıda olduğu gibi ırkçılık yoktur!.. Bizler Kur’an ve Sünneti rehber edinen bir Milliyetçilik anlayışına sahibiz!.. Fakat İslam ve Türklük düşmanları, İslam ve Türklük gibi bu iki mukaddes varlığımızı birbirine düşmanmış gibi göstermekten vazgeçmiyorlar! Türk devletini yıkmak ve Türk devletini parçalamak isteyen bölücüler, aslında sadece Türklüğe değil, İslam'a da ihanet etmektedirler''

Seyyid, yani Hazreti Peygamberimizin (s.a.v.) mübarek neslinden olması dolayısıyla, soyu Arap olan Arvasi hocanın Türklük sevgisi Arvasi ailesinden gelmekte olup, günümüzde de Arvasiler, vatan, millet ve devletlerine gönülden bağlı dürüst vatandaşlardır. Ailenin büyüklerinden merhum Seyyid Abdulhakim Arvasi’de (rahmetullahi aleyh) tam bir Osmanlı ve Türk sevdalısıdır. Osmanlı devletinin çöküş yılları döneminde Arabistan’a giden Abdulhakim Arvasi Hazretlerine Arap yetkililer çok ısrarda bulunarak, orda kalmasını, kendisine her türlü imkânın tanınacağını söylemişlerdir. Ancak bütün ısrarlara rağmen orada kalamayacağını belirtmesi üzerine bir yetkili, “Osmanlı zaten öldü, Türk diye bir şey kalmamıştır” demesi üzerine, Seyyid Abdulhakim Arvasi Hazretleri “dünyada iki Türk kalsa birisi benim” cevabını vermiştir. 

Mekânı Cennet olsun İnşa’Allah, Seyyid Ahmed Arvasi hoca ömrünü imanlı, ihlâslı, vatanperver gençler yetiştirmeye adamıştı, bu mücadelesinde de başarılı oldu. Yarınları aydınlatacak ve Türk gençliğine rehber olacak birçok kıymetli eser bıraktı. 12 Eylül zorbaları onu MHP davasından dolayı Mamak zindanlarında hapsettiklerinde, inancı ve imanıyla Mamak zindanlarındaki küfür duvarlarını yıkarak, Ülkücü tutukluların zulme ve işkenceye direnmesine katkıda bulunmuştu. 31 Aralık 1988’de Hakk’ın rahmetine kavuştu.     

 
Toplam blog
: 65
: 3764
Kayıt tarihi
: 12.02.13
 
 

Ercişliyim. 2012 yılı içerisinde "Van Gölü Havzası ve Erciş Tarihi" 2015 yılında "Doğu ve Güneydo..