Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Temmuz '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Vapur ve küçük esmer çocuk

Vapur ve küçük esmer çocuk
 

Bugün güzel bir yaz günüydü. Sıcak ama rüzgarlı, Temmuz ayında insanı bunaltmayan bir havaya rastlamak zordur. Nem oranı yüksek olur genelde ve yapış yapış yapışır üstüne adımın illet gibi,

8-10 sene önce halk oylaması ile dizayn edilen Kadıköy isimli vapurla Eminönü’ne gidiyorum.
(Vapur nasıl olsun diye sorarlar da başka bir şey için sormazlar pek) . Mesla Maltepe'den Küçükyalı'ya kadar olan sahili 1 senedir doldurutyorlar kimse dolduralım m ı vatandaş diye sormadı!.

Her zamanki yerime vapurun açık kısmına gittim. Bu özel dizayn vapurların, diğerlerinden bir farlı var. Önde ve arkada açık hava kısmı olduğu gibi en üste de epey büyük bir açık hava bölümü mevcut.

Bu nedenle en amatöründen, en profesyoneline fotoğraf meraklıları için ideal vapurlardır bunlar.

Haydarpaşa limanındaki faaliyet ve koca koca gemiler dikkatimi çekiyor. Bir Kadıköylü ve de Yeldeğirmenli olarak neredeyse gençliğimiz bu Haydarpaşa civarında, limanda v.s geçmiş. Nostalji nin kralını yapıyorum kendimce. Hava mis gibi deniz kokuyor. Bir yandan mendireğe bakıyorum. Ne midye çıkarırdık oradan balık için dev midyelerdi onlar.

Karşı çaprazımda bir kız çocuğu hareketli. 2-3 yaşlarında çelimsiz fakat çok çevik ve sıkıntılı.

Arkasındaki bayana bakıyorum beyaz fakat çocuk zenci. Yanlarında ibir bayan daha var onun yüzünü göremiyorum. Çünkü elinde bir salam. Bir de kepek ekmeği. Eritme peynir. Çocuğa bir şeyler hazırlamakla meşgul.

Yani çocuğun zenci olduğunu görmesem de bayanların yabancı olduğunu anlarsın. Çünkü hiçbir Türk kadını çocuğuna vapurda salam ve eritme peyniri vermez. Ya akıl edemez, ya da öyle bir alışkanlığı yoktur. (Aslında milli içkimiz falan tebliğ edilmiştir ama çocukların yolculukta ne yemesi gerektiği henüz tebliğ edilmemiştir!) .

Herhalde diyorum bu beyaz bayan bir zenci ile evli. Çünkü çocuk ona çok sarılıyor. Salam-peynir işi bitince diğer bayanın zenci olduğunu görüyorum. Tabii ki annesi de odur diyorum. Ve kendi kendime de diyorum ki ; Sana ne oğlum?. Geneteik uzmanı mısın, vapurun b..yedibaşısı mı?.

Çocuk hiç durmuyordu. Yiyeceğini bitirdikten sonra oturma yerlerinin üstünde dolaşmaya başladı. Ekmek arası salam, daha mı enerji vermişti ne?. Bıraksan çocuğu geminin bayrak direğine tırmanacak!.

Fakat o kadar sevimli bir yumurcak ki. Ona mutlaka dokunmalıyım diye düşünüyorum. Öyle uzaktan hişt-pişt le sevilmiyor çocuk. Kucağına alıp, bir ‘’atem tutem ben seni, şekere katem ben seni’’ diye bir zıplatacaksın.

Ona parmaklarımı oynattım. Gel işareti falan yaptım. O da el sallamaya başladı. Gülüyor, el sallıyor ama gelmiyor. Dedim ya sıkıntılı. Baktım beyaz olan hanım (sanırım o bizden biriyd) i o, benim çocuğa ilgi göstermemden hoşnut.

Ayağa kalkıyorum ve bu şirin çocuğun yanına oturuyorum. Beyaz olan hanımdan okeyi alınca da onu önce bir tutup kaldırıryor sonra da dizime oturtu veriyorum. Seviyorum. Hatta şakağına da bir öpücük konduruveriyorum.

Durmuyor, dolaşıyor, geliyor. Bir daha seviyorum. Vapur geleceği iskeleye yanaşmak üzere. Ve ona da onun sahibi bayanlara da veda edip çıkışa doğru ilerliyorum.
Benim için çocuk sevgisi sınır tanımıyor. İster Afrikalı, ister Amerikalı, ister İngiliz, ister Yunan.

Çocuk çocuktur ve onlar bu dünyanın sevmeye doyamayacağımız en güzeli, en masum ve en renkli varlıklarıdır.

  

 

 
Toplam blog
: 465
: 918
Kayıt tarihi
: 15.01.09
 
 

İstanbul doğumluyum.. İstanbul'un  tramvaylı döneminden bu şehirde yaşıyorum. Gençlik yıllarında ..