Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ekim '16

 
Kategori
Deneme
 

Vapurda; Çay, simit

Vapurda; Çay, simit
 

Güzel bir sonbahar gününde, hafif bulutlu, bir o kadarda serin havada; Kadıköy'e Metro ile ulaşmıştım. Hava; hafif, sert bir rüzgarla, çivi gibi çarpıyordu suratıma. Metrodan inince, Kadıköy'e gelmişsem yıllardır bir alışkanlık olmuştu. Karaköy vapuruna biner, mutlaka bir simit alırdım. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı'nın önünde duran. İskelenin çaprazında, beyaz önlüklü, uzun boylu simitçiye uğradım. bir lira verdim bir simit istedim. Simit; poşete girer girmez, kapmamla, fırlamam aynı anda oldu.

İskelede kayan led tabelada Karaköy vapurunun on ikiyi on geçe da kalkacağı, saatin de on ikiyi dokuz geçtiğini görmemle koşmam bir oldu. Vapura iki dakikalık mesafe vardı. Özürlü gibi koşuyordum sanki, bilinçsiz, hafif hızda... Kilomda olduğu için, ne hızlı ne de yavaştım. Kendi kendime kilo vermem lazım dedim. Kahvaltı yapmış biri olarak, bir dakikam kalmasına rağmen, simit peşinde koşan, iştahlı biri olarak bu biraz zor görünüyordu.

Birazda rahatlığım; iskelede anons yapılırdı ona güvenmiştim.  Önce; "Karaköy vapuru kalkmak üzere iskele dahilinde yolcular Lütfen acele edin" anonsu gelirdi. Sonra; "Karaköy Vapuru kalkmıştır, Lütfen acele etmeyin" derdi. Daha bu anonsları duymamıştım henüz.

Hızla turnikede İstanbul kartımı okuttum bir dıt sesi duymamla hızla geçmem bir oldu. İskelede ilk anons da bu arada yankılanmıştı. Kapıdan geçerek, koşar adımlarla gemiye atladım. Benden sonra bir kaç kişi daha geldi vapura. İkinci anons da bu arada okundu, kapılar kapanmıştı artık.

Her zamanki gibi üst kata çıktım, kantin de çay kazanına yakın tarafta durdum. Önümde bir kişi vardı. Hemen sıra bana gelir gelmez; her zaman ki gibi demli bir çay istedim. Çay da demli içilirdi; bizim gibi Karadenizli özen gösterirdi demine . Özellikle vapurda çayı demli istemezsem, verdikleri kıvam beni tatmin etmiyordu. İçtiğim çaydan da bir şey anlamıyordum.

Çayımı alıp, simitle uygun bir köşede, afiyetle, bu vapur klasiğini uygularken, Gemi de hızla yol alıyordu. Birden dikkatimi çekti; rota değişmişti. Sanki Beşiktaş'a gider gibiydik. Kız kulesine çok yakın bir noktadaydık. Ön tarafa baktım bir büyük yük gemisi geçmiş, ikinci yük gemisi de geçmekteydi. Vapurun makinelerini kaptan bu arada durdurmuştu, yavaşlıyorduk artık.

O anda; geçen ikinci yük gemisinin ismi dikkatimi çekti; "Ulusoy3"tü büyük harflerle gövdesinde duruyordu. Aklıma gelen; yıllardır Ordu'ya giderken tercih ettiğim otobüs firması olmasıydı. Bir anda İstanbul denizlerinden Karadeniz'e götürdü beni. Birkaç saniye de olsa "sılayı rahim yapmak" iyi geldi bana.

Kirli sakallı, uzun montlu, kareli kaşkollü, genç bir arkadaş koşarak, telaşla yanımıza geldi. Ortalık yere bağırarak; Kaptan nerede? "Bir arkadaş denize çivileme atladı" dedi panikle. "Haber verin kaptana" diyerek vapurun arkasına, hızla geldiği yere gitti.

Bu arada vapurumuz; önündeki ağır tonajlı gemiler geçince hızlanmaya başlamıştı. Personelden biri hemen haber vermeye kaptan köşküne çıktı. Bende meraklı gazeteciler gibi haberin üzerine, vapurun arkasına geçtim, sakin adımlarla.

Meraklı kalabalığı aradı gözlerim; üstte hiç bir hareket yoktu. Alt, arka tarafa baktım, asıl olay yeri orasıydı. Hemen alt kata demir merdivenlerden indim. Genç arkadaş; gelen görevlilere heyecanla olayı  anlatıyordu. Çivileme atladı denize, çok oldu atlayalı, motorlar durunca gördünüz sandık, bekledik. Şimdi gözden kaybettik diye heyecanla anlatıyordu genç arkadaş.

Suyun üstüne baktım; hiç bir kıpırdanma, kimseler yoktu denizde. Demek motorlar durunca haber vermeleri gecikti, aramız açılmış olmalıydı. Olayı öğrendim ya rahatlamıştım, hemen üst katta ki açık alana çıktım.

Orta yaşlı bir hanımefendinin boş olan yanına oturdum. Olayı, kişileri, uzaktan takip etmekteydim. Vapur dönüyordu geriye. Hemen anons yapıldı; "denize düşen bir şahıs için kurtarmak üzere geri dönmekteyiz, oluşan gecikmeden dolayı özür dileriz" diye bant kaydı duyuldu. Demek her zaman böyle olaylar oluyordu ki, bant kayıtları hazırdı.

Yanımda oturan hanımefendi: "anonsta ne dedi anladınız mı?" diye bana sordu. Gerçekten anons kötüydü, anlamak için birden kulak kabartmak, pür dikkat kesilmek gerekiyordu. Ben de meraklı gazeteci olarak, uzaktan olayı çözmenin edasıyla koltuğuma oturmuştum. Hanımefendiye: Birinin denize atladığını, kurtarmak için geri dönüyoruz dedim. "Neden atlamış acaba?" diye sordu. Ben de: bilinmiyor, çivileme denize atladığını söylediler dedim.

Bu arada üst kat balkonda olanlar, alt kattan habersizdi. Anonsu anlamamış, benim hanımefendiye anlatmamdan dolayı olayı anlayanlar, hemen kendi aralarında kaynaşmalarla konuşmaya başladılar. Hatta arkamda oturan iki hanım, iki bey muhtemelen biri yabancı benden duyunca hanımlardan biri İngilizce olayı anlattı.

Yanımdaki hanımefendi: "İntihar etmiş ise cebine ağırlık koymuştur, suyun dibine çabuk inmek için" dedi. Ya da; "kafadan özürlü biri olsa, suya düşünce soğuk onun aklını başına getirir" dedi. Hanımefendi: Tüm analizleri sıralarken, "biri var denizde" diye bağırdılar. Bu bahaneyle hanımefendi ile sohbeti yarıda kestim.

Gazeteci olmamın dayanılmaz hafifliği mi desek, soğuk kanlılık mı bilmem. Bu arada  kamera çalıştırmış, kurtarmayı çekmeye başlamıştım.

Kadıköy'den gelen bir Turyol teknesi mağdur gence daha yakındı. Hemen kurtarmak için bir can simidi attılar denize. Her halde kaptan telsizden anons geçmişti. Turyol teknesi direkt olarak suda bulunan şahsa doğru gidiyordu. Bizde yaklaşıyorduk aynı yere. Zodyak botla sahil güvenlik de olay yerine hemen gelmişti.

Zodyak'ta olanlar; mağdur genci hemen  bota çektiler, sırtına battaniye sardılar. Bu arada mağdur genç vapurda olanlara; af diler gibi, kurtuldum der gibi el salladı.

Artık ne için atladı, niye atladı bilinmez bir muammaydı. Sahil güvenlik artık ifadesini alırdı. yirmi dakikalık yol elli dakikalık yol olmuştu. Burası İstanbul'du her an her şey olabilirdi.

Çay, simitle, koşarak, vapura gelmiş, çivileme denize atlayan, bir özürlü yüzünden gecikmeli de olsa Karaköy'e varmıştık.

 
Toplam blog
: 7
: 245
Kayıt tarihi
: 19.09.15
 
 

1971 Almanya Langen doğumlu, İlkokula Memleketi Orduda başladı, İstanbul Merter'de devam etti, Lise..