Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Şubat '10

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Vapurda 'kuş katliamı' eylemi

Vapurda 'kuş katliamı' eylemi
 

Hayvanserlerden bir protesto : Martılar öldürülmesin !..


Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki artık, her şeyi protesto edesimiz geliyor. Her şeyi ama her şeyi protesto edebiliyorsak, ya da birileri edebilme hürriyetini kendinde bulabiliyorsa, burada üç husus üzerinde durmak lazım. Birincisi, aslında bu ülkenin demokratik bir ülke olma özelliğidir, ikincisi, tepki ve protestoya mazhar kılınabilecek unsurlar vardır. Üçüncüsü de artık konuşan ve tepki gösteren bir kitle vardır.

Şimdi birinci husus olan ‘demokratik ülke’ olayı biraz tartışılır. Çünkü son günlerde yaşanılanlara baktığınızda, bu ülkenin ne kadar demokratik olduğunu ya da olmadığını sorgular duruma düştük. Ama yine de bazı şeyleri tartışıyor olabilmemiz, kafamızda polis copunu yemeden ya da polis gölgesini hissetmeden bazı şeyleri söylüyor olabilmemiz, kısmen de olsa bir demokrasinin varlığını gösterir. İkinci husus olan ‘tepki ve protestoya mazhar’ olabilecek unsurlar bu ülkede hep vardı, çoğu biliniyor ve gözlemleniyordu. Bunların kimilerini görmezden geldik, kimilerini duymadık, kimilerine aldırmadık. Kimilerini umursamadık. Umursadıklarımız karşısında da kimilerimiz bunu eyleme döktü ve protesto etti. Protestonun niteliği ve içeriğine göre, kimi çok etki yarattı, kimi de hem siyasi, hem polisi, hem de sivil etki ve tepki gördü. Üçüncü husus olan ‘tepki gösteren kitle’ olgusu da aslında hepsiyle ilişik olmasının yanısıra bu ikincisi ile doğrudan ilintili bir husustur. Çünkü tepki gösterilecek konular varsa, tepki gösteren de vardır. Tıpkı Aristo mantığı gibi..

Bu kadar lafazanlığın sonu nereye gelecek diye düşünenler haklılar. Bu konu çok uzatılabilir. Kitabi laflar edilebilir. Ama benim asıl vurgulamak istediğim, örneğini alacağım bir protesto’nun içeriğidir.

İzmir’de bir eylem vardı. Belki küçük, belki önemsiz gibi gelebilir çoğu insana. Ama bence oldukça anlamlıydı. Bir gurup ‘çevre gönüllüsü ve ‘hayvan severler’ İzmir’de ve çevresinde yaşanan ‘hayvan katliamını’ protesto etmek amacıyla İzmir körfez vapurlarında hem martılara ekmek atmışlar, hem de pankartlı protesto eyleminde bulunmuşlar. Ve şöyle demişler.

'Evrensel hayvan haklarını öğrenemediniz. Suçunuz var'

Ne kadar anlamlı değil mi? Biz insanoğulları bu dünyanın yalnızca bize ait olduğunu sanıyoruz. Hâlbuki bu dünyada bizim haricimizde yaşayan binlerce çeşit bitki ve binlerce çeşit hayvan nesli var. Geçmişten günümüze, bir arada yaşayan ama bir arada yaşayabilmeyi tam olarak öğrenememiş bir neslin evlatlarıyız biz. Hayvanları, bu dünyada fazlalıkmış gibi algılayıp, ortadan kaldırmanın verdiği keyifi, öldürülmüş bir hayvan leşinin karşısında fotoğraf çektirip, sigara tüttürme bir nesli var maalesef bu gezegende. Hatta bu gezegende, sırf spor olsun diye hayvan katleden bir garabet yığını var. Sırf sesinden rahatsız oluyor diye hayvanları taşlayan, öldüren hatta kitle kıyımı yapan da bir güruh var maalesef. İşte dünya hali..

İzmir’deki pasif ama anlamlı eylemi düzenleyen Hayvan Hakları Eylem ve Söylem Grubu üyeleri, Konak- Karşıyaka hattında çalışan Körfez vapuruna binerek, yiyecek bulma umuduyla geminin peşinden kanat çırpan martılara yanlarında getirdikleri torbalar dolusu ekmek parçalarını atmışlar. Hayvan severler ayrıca hem çok sayıda güvercinin bulunduğu Konak Meydanı'nda, hem de bindikleri vapurda ‘Suçunuz var’ yazılı pankart açmış. Eyleme destek veren yolcular da martılara ekmek atmışlar. Ne kadar da güzel değil mi?

İzmir halkı martıları sever. Karşıyaka-Konak arası vapurlar ne kadar nostaljikse İzmir’de, bu vapurların ardından kanat çırpıp, bir lokma ekmek yada bir parça simit kapabilmenin haklı ve de zahmetli telaşını ve kavgasını yapan o martılar da o kadar da nostaljiktir bu şehirde. Ama ne yazık ki, bu şehirde bu martıları zevk için öldüren hatta katleden insanlar da var. Hayvan düşmanlığı yalnız martılarla sınırlı değil. Bir avuç yemden günlük rızkını çıkartmaya çalışan güvercinler de avlanıyor, kendini bilmez densizler tarafından. Körfez de kendi halinde yüzen Karabataklar ve Pelikanlar da öyle. Foça’da çok sayıda bulunan ve insanlara görünmeye korkan foklar da. Sokak köpekleri, belediyenin çöp arabalarında itlaf edildi. Geçmişte çok çile çekmiş karakargalar da öyle. Ben hatırlıyorum geçmişte.. Seksenli yıllarda bir gurup insan, Alsancak’taki ağaçlara tüneyen, evlerin çatılarında yuva yapan, balkonlarına konan kargaların yok edilmesi için imza toplamışlardı. Bir kısmı telef edildi, sırf bu yüzden ağaçlar kesildi. Ve sonunda kargalar gitti. Yarasalar da öyle. Ama sonra, İzmir sivrisineklerden geçilmez oldu.

Evet, uçmaktan başka hiçbir suçları olmayan kuşların öldürülmesi çağ dışılıktır. Eylemler küçük gibi görülebilir. Ama hep öyle değil midir? Çok küçük ya da ‘aman canım çok da önemli değilmiş’ dediğimiz o kadar çok konu var ki, üstüne eğilmediğimiz, görmezden geldiğimiz, önemsemediğimiz ya da küçümsediğimiz. Ama küçük konuları önemsizlikten çıkartıp, küçümsemeyenler ve bunu dile getirenler çoğaldığı sürece ne kadar duyarlı bir toplum olduğumuz daha iyi anlaşılır. Duyarlı olduğumuz sürece de, toplumlar ayakta kalır, ne darbe olur, ne siyasi irade halkın üstünde hisseder kendini, ne de birileri bu ülkede derebeyliği yapar. Duyarlı olmak, bilinçlenmektir. Duyarlı olmak, çevreye ve insana saygılı olmaktır.

../..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..