Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

kevser şekercioğlu akın

http://blog.milliyet.com.tr/kevser

03 Mayıs '07

 
Kategori
Aile
 

Varlığın güçlü gölgeydi

Varlığın güçlü gölgeydi
 

Yapılanlar, yaşananlar yaşarken çok acıtıyor canımı. Pişmanlıklar yaşıyorum, önüne geçemediğim, engel olmayı başaramadığım bir öfke seliyle savruluyorum kayalıklara. Dalgaların kayalıklara hızla, peş peşe çarpması gibi. Dalgaların hızı mı kırar kayaları, un ufak eder yoksa kayalar mı daha fazla parçalayıcıdır, canını yakar denizin? Ayrımına varamıyorum.

Bilinçaltımın en derinlerinde hapsetmeye çalıştığım kinlerim çıkıyor ummadığım anlarda ortaya. Kırıyorum hem seni hem de kendimi bilinçsizce. Acıtırken çok acıyor canım pes ediyorum nefes almaya. Nefessiz kaldığımdaysa korkuyorum sınırsızca. Varlığın güçlü bir gölgeydi, ayakta kalmama destek, hep yanımda hissettiğim, niyeyse kapısını çalmaya çekindiğim. Bazı sevgiler şekilden ibaret, şekilsiz bir görüntü sergileyen. Varlığına tutunarak yürümeye çalışılan. Görünmeyen koltuk değnekleri gibi. Varlığının var olması kafi gelen. Sana duyduğum o engin sevgiyi tutuklattım. Sorgulamalar, mahkemeler, vicdan azapları, keşkeler, idam sehpasında sallanan son nefesin eşiğinde, anlatılmaz sevgimle son anda ip koparılarak kesik solumalar. Ne ciğerlere ne yaşamaya yeten nefesler alıyorum şu aralar. Savunmasız savunmalar. Biliyor musun ben yalnız kaldım hayata karşı.

Karar yok. Beklemedeyiz! Maalesef iyi halden aflara yer yoktur yüreklerde. Yapılan acıtmışsa, birilerinin zedelenmişse sevgileri, bereketi kaçmışsa elimizdekilerin, zedelenmiş yüreklerde yeniden yeşertmek imkansızdır sevgi filizlerini. Bazı sevgilerinse bahaneye ihtiyacı yoktur, gözünü açarsın dünyaya ve ilk gördüklerini seversin sebepsizce.

Seni düşünüyorum uzun süredir geceleri, uykularım kaçıyor. Uyandığım huzursuz anlarda merak ediyorum düşüncelerim mi çağırıyor rüyalarıma, yoksa rüyalarım mı düşüncelerime dolduruyor seni. Şaşkın, aptal, korkak bir şekilde kalakalıyorum gecelerimin içinde bir başıma, kilitlenmiş dişlerimle birlikte. Hep yalnızmışım galiba, acıyorum ve üzülüyorum kendime gecenin arabesk-korkutucu karanlığı içinde.

Eskiden varlığının bir ağırlığı vardı, sıkıştığım anlarda kapını çalmayı düşündüğüm. Korkularımın azalmasına yetiyormuş gibi gelirdi sanki varlığın. Ben şimdi kime tutanayım da yürümeye çalışayım bilemiyorum.

Çok korkuyorum, eskiden de korkardım ama bu kadar değil. Kafamın dikliği, adımlarımın sertliğini senin varlığına duyduğum sevgiye yüklerdim çoğu zaman çok eskiden. Sevgilerimi terazilere koyduğumda en ağırı senin ki olurdu. Öyle büyümüşüm ki sevgilerin terazide tartılamayacağını biliyorum artık. Ve öyle çok büyümüşüm ki nefretlerim dillendiğinde çıkan sesler kedi çığlıkları gibi tırmalıyor kulaklarımı. Kötülükler aynı görüntüleri gibi çirkin sesler dolduruyor ortalığa.

Çoğu zaman büyümek bile yetersiz kalıyor yaşam ve yaşanılanlar karşısında. Çok uzun süre önce yaşamanın karşımızdaki insanların varlığına bağlı olmadığını öğrendim çaresizce.

Yine keşkelerim var bu sefer kendi adıma değil senin adına. Senin keşkelerinden yola çıkarak nasıl yaşanması gerektiğini düşünüyorum yeniden yaşam adına. Cevabım yok nasıl olması gerektiği hakkında. Doğaçlama yöntemi en güzeli. Canım acıyor şu an yaşadıklarına. İnsan sevdiklerinin sonu için dua edebiliyormuş demek ki. Allahım babama daha fazla acı çektirme diye.

 
Toplam blog
: 374
: 869
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

1965 Akçakoca doğumluyum. Evli ve dört kız annesiyim, küçük bir kızın  anneannesiyim. A.Ü. Halkla..