Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Temmuz '10

 
Kategori
Deneme
 

Varoluş - Kodlanma

Varoluş - Kodlanma
 

Bir gül neye kodludur? Bir gelincik, bir papatya, bir sümbül neye kodludur? İşte yanlış olan soru bu.. Bir tavuk neye kodludur? Gül, papatya ve sümbül kendilerine kodludur.. Yaşamaya kodlanmışlardır.. Özgürce yaşamak, bunu için korunmak ve sonsuz sürdürmek yaşamlarını.. İşte budur onların kodlanmaları.. Güzel oldukları için yaşama hakları olduğunu sanırım insanlar söyler onlara.. Tavuk içinde yararlı olduğu için insan emrine sunulduğunu..
Dünya da olan bu kodlanmanın amacı nedir? İşte harflerle kodlanmış bir kafanın soracağı bir sorudur bu? Arkası geliverir bundan sonra soruların..Ve bu sorulara verilen cevaplarda besin zincirinde en üstte olan insana göre sıralanmıştır..

Her şey insan için yaratılmıştır.. Tüm doğayı kodlayan, bu hizmeti ona altın tepsi içinde vermiştir.. Karşılığında da bizim minnet etmemiz gerekir.. Sonra yeniden acayip ödüller alacağız minnet karşılığında.. İnsan işte bu kadar bencildir.. Çünkü doğasını yitirmiştir.. Doğal kodlanmanın ötesine geçip, harflerle kodlanmış bir düşünce sistematiğinin bir sonucudur bütün bunlar..

Kodlayan kim? Bence soru yanlış..
İki türlüde olabilir oysa; -Bir ruh var.. Milyon tane yaşam formuna bürünmüş.. Ya korkudan, yada kendini geliştiren bir ruh hali içinde daldan dala konuyor..Yaşamı burada geliştirecek ve dağılacak tüm evrene.. Geldiği yere gidecek, dağılacak..Havai fişek gibi..
-Birde madde canlandı, dillendi.. En iyisini arıyor kendine yaşam formu olarak..

Karıncaların her yaz yığdıkları yiyecekleri kışın yemeye kodlanmaları acaba, sadece ve sadece insana çalışmanın kutsal olduğunu göstermek için düzenlenmiş bir gösterimidir?
Ya kuşların oradan oraya uçmaya kodlanmaları, insan özgürlüğü anlatmak için midir?
Kodlayan onların içinde midir? Yoksa biz gibi, insan gibi, onlarda mı şimdilik sadece sadece yaşamaya tutunmaya mı çalışmaktadır.. Kodlayan da kendini milyon yaşam formu içinde en rahat ve ölümsüz olanda mı bulmak için çırpınmaktadır.. Ya da madde diyelim..
Dünyadaki her maddenin bir yaşam formuna dönüp tekrar madde, tekrar yaşam formu olduğunu ve bu döngünün nasıl akıl almaz hızla devam ettiğini görür bakan göz.. Başlamış bir iş devam ediyor.. Hepsi bu.. Her demir, her çinko, her bakır, her su bir kere yaşam formuna dönüşüp, düşünmeyi tadıyor..Üremeyi tadıyor..

Ve bir gül aslında diken midir kendini korumaya çalışırken, bir yandan da güzelliğim var benim içimde diyen? Kendini göstermeye çalışan bir diken midir gül aslında?
Ya insan? Galiba kodlanmanın en yanlış yeri, en zayıf halkası beslenme.. Keşke taşları öğütseydi mideler..

Bu yazı nereye gider? Gittiği yere gider.

 
Toplam blog
: 615
: 948
Kayıt tarihi
: 25.06.10
 
 

1959 Denizli doğumluyum.. İ.Ü. İktisat Mezunuyum.. Emekliyim ve hala çalışıyorum.. Yaşam bizden önce..