Varoluş

Kimim?

Neden var oldum? Ne yapıyorum? Neredeyim?...

İnsanın dünyaya geldiği ilk andan itibaren aklında beliren bu sorular var oluşunu sorgulama aşamasında her zaman rotası olabilmeyi başardı.

Neden ve niçin gelir acaba  cevabını bulmamız yıllarımızı alan bu sorular?

Henüz birçoğunun cevabı tam olarak bilinemiyorken net bir cevap bulabilmek zamanın ilerisinden bakabilmek gibi adeta…

Var oluşun kimliğini oluşturabilmek sadece ona bakmak ve çeşitli sorular sormakla mümkün olsaydı eğer geçmişten günümüze hep aynı soruları cevabını bulabilmek için tekrar edip durur muyduk?

İlk insandan bugüne kadar değişmeyen tek şey belki de zihinlerde var oluşun amacını sorgulayan bu sorular olmuştur. Bütün insanlar çeşitli sebeplerle her türlü acıyı tatmış olsa bile bazı şeyler varlığını aynen devam ettirebilmeyi başardı.

Bunu reddedilmek cesaret göstermekten ziyade yanlışı doğruya çevirmek değil ki… Başka türlüsüne inanırsak kendimizi en büyük yalanla kandırmış oluruz. Doğruya yakınken yanlışa inanarak onu da uzaklaştırırız.

Var oluşu sorgulayan birçok soru yaşadığımız bu zaman dilimine kadar tek tek çıktı…

Hala daha cevabını aradığımız bir türlü bulmayı başaramadığımız soruların tekrarına düştük durduk. Başından beridir hafızamızın bir köşesine kazınan bu sorular yaşamın değerini görmemizi sağlayabilmeyi başardıysa eğer o zaman doğru yoldayız demektir.

Ama ne zaman ki büyük bir boşlukla karşılaşırız o zaman tekrarladığımız sorulardan vazgeçebilmeyi de öğrenme zamanımızın geldiğini hatırlatır bize.

Bunun ise nasıl olacağını hayatın bizler için seçtiği süprizler belirleyecektir.

Ve zaman bunu bizlere göstererek var oluşu açıklama çalışmamıza son noktayı koyacaktır….