Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ocak '18

 
Kategori
TV Programları
 

Vartoluca Aşk Çukuru

Vartoluca Aşk Çukuru
 

Pazartesi gecelerinin bana göre en renkli dizisi Çukur'un en renkli ismi Vartolu Sadettin, yani Saadetin çocukluk aşkı, Salih ya da İdris babanın gayrı meşru oğlu... Peki ama bu kadar çok sözü edilen dizide başrol olmamasına rağmen dizinin önüne geçen Vartolu karakteri neden bu kadar çok sevildi?
Her yaptığı hareket olay olan ve çoğumuzun gülerek ve severek izlediği, kendine has muzip tavrı ve gizli duygusal, tabiri caizse yaralı yüreği olan Vartoluyu, neden bu kadar benimsedik?
Gelin bunları beraberce, detaylara bakarak konuşalım.
 
Bir kere konu ne kadar Çukur ve Yamaç hikayesini anlatsa da aslında olayın baş aktörü ve kurgusu tamamen İdrisin geçmişi dolayısıyla Vartolu üzerinden şekilleniyor. Vartolunun Çukura gelmesi ile başlayan macera, Vartolunun  hamleleri ile genişliyor. Sonuçta hikayenin konusu Vartolu ve onun gizemli geçmişi üzerinden belirleniyor. 
Yani demem odur ki aslında Vartolu, yardımcı karakter değil, bir başroldür.

Ayrıca geçmişinde çektiği acılarla ve tertemiz Sadiş aşkıyla herkesin sevgisini kazandığı da bir gerçek. Bize insanların göründükleri gibi olmadığını, durum ve şartların insanı, bazı kalıpların içerisine soktuğunu anlatıyor.
İnsanların kolayı değil, zoru sevdiği gerçeğinden yola çıkarak, aşkı imkansıza dönüştürüp, platonik yaşaması, belki de aşkın en saf ve en güzel halidir.

Eskilerin bir deyişi vardır:
Kavuşunca vuslat olur. Kavuşamazsan aşk.

Öyle ya, aşk dediğimiz aslında insanın duyguları ve hayalleri değil midir? Hangi gerçek hayallerden daha güzel olabilir ki? Herkes sever sevmesine de, sevdiğinden hiç bir karşılık görmeden sevebilen değil midir gerçekten sevebilen?

Aşık Veysel dediği gibi: 
Güzelliğin on para etmez. Bu bendeki aşk olmasa...

Vartolu dizide neredeyse herşeyi gerçek gibi yaşıyor. Gerçekten seviyor. Gerçekten ağlıyor. Gerçek bir acısı var. Onu yaşıyor ve yaşatıyor. Bu acılara ve acımasız dünyaya karşı muziplik ve şakalarıyla karşı koymaya çalışıyor. Aslında sevmediği bu hayatı yaşamaya zorlandığını, annesinin mezarı başında, sen yokken bana çok kötülük ettiler, diyerek anlatmaya çalışıyor. Aslında bunların hepsini yaşayarak oynayabilen oyuncu, Erkan Kolçak Köstendil. Kendisini tebrik ediyoruz. Yakaladığı bu güzel havayı ve oyunculuğunu gösterme fırsatını daha güzel yerlere taşımasını diliyoruz.

İnsanların yaşayamadığı hayatın esiri olduğu bu dünyada, belki de filmler ve diziler bu yüzden bizlere çok güzel geliyor. Bir senaristin hayaline başta yönetmen, oyuncular ve film ekibi sonra tüm izleyenler inanmak istiyorlar. Kan, gözyaşı ve ölümlerin aslında bir oyun olduğunu bilmek rahatlatıyor bizleri. Gerçek hayatta bunların hepsi bizlere, dönüşü olmayan acıları ve kayıpları getiriyor. Hayat güzel olmasına rağmen bir tarafta hep hüzün ve acılar var.

Ne diyelim efendim. Hayat bu işte.
En güzel mutluluklar ve en tatlı acılar sizlerin olsun.

Selam ve sevgilerimle,
Can DEMİRCAN
 

 
Toplam blog
: 23
: 295
Kayıt tarihi
: 22.12.17
 
 

Şair, şiir heveslisi. Dans ve latin tutkulu. Müziksever, sanatyaşar. Tarihten ders almaya çalışan..