Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Aralık '14

 
Kategori
Bilim
 

Vasatlık

Vasatlık
 

Vasatlığın grafiği


Ara sıra da olsa yazmak lazım. Konuşma eyleminin aksine yazmak bir düşünme sorumluluğu getirir. Kimse kendi hikâyesini yazmaya özenmez ve çaba sarf etmez.  Kendi olmaya ve kendi hikâyesini yazmaya çalışanların canına okunur bu coğrafyada. Son on yıllar içinde, artan bir ilgi ve hayretle, toplumda çoğu insanların yavaş yavaş idealizmlerini, enerjilerini, ve özgünlüklerini ne kadar kolay kaybettiğini fark ettim. Türk toplumu vasatlığa razı oluyor özgüven eksikliği, güven eksikliği, hukukun üstünlüğüne olan inancın düşüklüğü, sorun çözme kapasitesindeki eksiklikler, gelecek kaygısı gibi birçok neden yanında, bir de tarihsel ve psikolojik nedenleri ile vasatlık yerini sağlamlaştırmaktadır. İnsanı vasat olmaya iten bir güdünün varlığı olduğuna inandım. Bu fikrin arkasında ise bilinen bir psikoloji vardır. Bir zamanlar hepimiz rahattık, tehlikelerden uzaktık ve kendimizi anlayabilecek denli güçlü değildik. Ana rahminde edindiğimiz deneyim hepimizin ruhunun derinliklerinde yatmakta ve çoğumuzun yaşamımızda da böylesine rahat bir ortam yaratmak için yoğun bir çabaya itmektedir.

Yaşamımızın seyrini olabildiğince tahmin edilebilir, güvenli bir hale sokmaya, gereğinden fazla düşünmenin tehlikelerinden kaçınmaya, reddetme mekanizmasını kullanıp kalabalıkta gizlenmeye çalışırız. Boş işlerle meşgul olarak, mümkün olduğunca zorlanmadan, mücadele etmeden yaşamaya çalışırız.

Çoğumuz, bu büyük ustalık isteyen Vasatlık hareketini, sadece tüketim toplumunun pazarlama stratejistleri tarafından pratik ve dinsel konularda bilgilendirip yaşam oyununda düşünmeyen piyonlar haline gelerek başarıyoruz. Özgür kişiliğimiz, özerk bireyselliğimiz ve insanlığımız bu uyuşturucu güce karşı kendini gösterebilmek için mücadele ediyor. Gençliğin verdiği enerji ve yükselen bireyselliğin iyimserliği bizi vasatlığın uyuşturucu etkilerinden kısmen koruyor. Fakat yavaş yavaş, artık parmakları kendi vücudunun ağırlığını taşımamaya başlayan bir insanın kayanın tepesinden kayışı gibi, sessiz yenilginin sıcak, gri çukurlarına düştüğümüzü fark ediyoruz. Vasatlık, birçok yönden en delilik kadar çılgınca bir tutum. Delilerden bahsederken, onların kaybettikleri şeylere işaret edersek; bu insanlar akıl yürütme yeteneklerini, duygusal kontrollerini ve günlük pratik sorunları çözme becerilerini (ya da en azından bu alanlarla ilgilenme konusundaki inatçılıklarını) yitirmişlerdir. Vasatlıkta da: 1.Tinin boğulması, 2.Duyguların ölmesi, 3.Zihnin durgunluğu gibi büyük kayıplar vardır

Tinsellik (maneviyat), evrenle ilişki kurmamızı sağlayan, yaşamımızı kolaylaştırıp, mutlu kılan özel bir insani yetenektir. Bu yetenek ve deneyimler, yaşamımızdaki algılama, düşünme ve duygusal tepkilerdir. Aslında evrensel anlamda tinsel bağı olanları izlerken imrendiğimiz birçok yetenekle de ödüllendirilmiş olduklarını görürüz. Duyarlılık, erdemlilik, onur, ahlak, merhamet, alçakgönüllülük, sükunet, dürüstlük, cesaret ve daha birçok şey tinsel olgunlukla ilgilidir. Vasat olmak tinselliğinizin boğulması ile eş anlamlıdır. Tüm psikolojik oluşumlar bilindiği gibi genellikle çocuklukta başlar. Kişinin tin dünyası bağı, genellikle çocukluk döneminde, tinsel özlemlerine ulaşması engellenmiş bir yetişkinin hükmü altında kalması nedeniyle kopar. Evrenin güzellikleri ve sırlarıyla ilişki kurma yeteneğimizi ve kapasitemizi çocukluk döneminde kaybederiz; zaten modern ve sanayileşmiş toplumlar bu kopmayı oldukça kolaylaştırır. Artan tüketim eğilimi, maddecilik, insanların yaratıcı enerjilerini mali başarı ve güvenliğe harcamalarına neden olmakta ve buna ortam hazırlamaktadır. Vasat insanların tipik özelliği tutku ve yoğunluktan yoksun olmalarıdır. Kişiliklerine karşı tehdit olması halinde korkar ve çok fazla öfkelenirler. Vasatlık insanı palyaçoya çevirir. Duyguları fakirleşen insanlar, başkalarına uygun duygusal tepkiler vermeye çalışırlar. Aslında bu tür insanlar genellikle yaşama çok az şey katan, boş boş oturan, zihinlerinde gizlice kötü niyetler dolaşan kişilerdir. Şeytan, kalbi kırık ve öfkeli insanların, yani aslında şeytanın gerçek duygularını ifade edenlerin ruhuna değil, vasat insanların nüfuz edilmesi kolay vicdanına saldırır.

Vasat insanlar düşük IQ’ye sahip olup; yetişkinlerinde de analitik düşünme, problem çözme yeteneklerinden yoksundur. Vasatlar, Vasatlık yolunda yükselen bir ivme ve hızla yoluna devam ederler. Bir bilgiyi başka bir bilgiyle karşılaştıramazlar, neden-sonuç ilişkilerini kuramazlar,  mantığa dayalı sonuçlara varamazlar.

Düşünmek daha çok fiziksel egzersize benzer, kullanmadığınız kaslarımız zayıflamaya başlar ve gücünü yitirir. Düşünmeyi bırakmak ve buna karar vermek, zihnin sıkıcı bir hale gelmesine neden olur. Toplumumuzda özellikle büyük bir vasat kitle, anlamsız ve sığ TV programları gibi dondurucu faaliyetlerle zihinlerini meşgul etmeyi tercih ediyor. Bu tür programların popülaritesi, onların zihinlerini dağıtıyor, hiçbir zorlama gerektirmeyen bu tür programlar, zaman ve ilgi tüketen bir şey sağlayarak, insanlara zihinsel ölüm için güvenli ve kolay yol sunmaktadır. Vasatlık güdüsü, düşünme arzusu ve kapasitenin yavaşlamasıyla ortaya çıkar.

Kendileri ve çevreleri konusunda analitik düşünenler, çoğu zaman, çözümsüz gibi görünen rahatsız edici olaylarla karşılaşırlar. Bu yüzden, rahatsızlık veren bu duygulardan, doğal ve anlaşılır bir kaçma eğilimi vardır. Kimbilir kaçımız “senin sorunun fazla düşünmek” sözünü işitmişizdir?

Elbette düşünen insanlar da dinlenmeye ve yeniden üretmeye ihtiyaç duyarlar. Televizyon seyretmek, amaçsızsa sohbet etmek, doğayla baş başa kalmak, eğlendirici romanlar okumak bunu yapmanın en iyi yollarıdır. Asıl sorun; düşünme faaliyetlerinin yararlarından daha çok, insanların kendileri, yaşamları ve dünya hakkında düşünmekten tamamen vazgeçmeleri, kendilerini buna zorlamalarıdır.

Vasatlık, güvenmenin riskini almak yerine, güvensizliğin maliyetini üstlenmektir. Hiçbir şey yapmanız gerekmiyor güvenmemek için; güvenmek ise risktir. Vasatlık düşük kodlu düşünmeyi, paçozluğu, gayretsizliği, süreksizliği, vicdansızlığı temsil eder. Başka bir ifade ile bilinmezin korkusundan merak ederek uzaklaşmak yerine, bilinmezi kutsamaktır.

Vasatlık, sıra dışıdır ama onun gerisinde olmak, yani hayatta kalma modunda kalmaktır. Başarılı olmaktan daha ziyade, hayatta kalmak demektir. Ve vasat öldürür.

Vasatlık ortalama olarak herhangi bir performansı ya da beklenen bir sonucu elde edememe durumunu yansıttığı gibi, normalde bir ortamı da tasvir eder; içinde bulunulan durumu da yansıtır. Vasatlık, riyakâr topraklarda yeşermekte nedeni de kimse kendi gibi değildir.

Ülke insanımız, vasatı sürdürmekte çok başarılı; en büyük başarısı, istikrarı bu. Bunu da büyük bir bilinçle yapıyor diye düşünüyorum. Vasatlıktan nasıl kurtulacağız? Vasatlıktan kurtulmanın yolu, bence bu eğitim düzeyini değiştirip, bir taraftan da sorgulamayı ve “neden böyledir?” sorusunu tartışmayı da geliştirmemiz, öğrenmemizdir. Arapça kökenli orta anlamındaki Vasatlıktan kurtulmak için düşünmek gerekir. Ancak; düşünme ve sorgulama yolu dikenlidir, ayağını seven bu yolda yürüyemez. Bilinmedir ki bunun, sponsoru, hamisi, partisi, cemaati, vakfı, derneği, yayınevi, belediyesi yoktur.

“Kendi başına iyi veya kötü bir şey yoktur, bunu düşüncelerimiz yapar.”Shakespeare

Nizamettin BİBER 

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..