Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Kasım '08

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Vatan cennettir

Vatan cennettir
 

KKTC


“Bu müzik, cennete götürür” diye bir mesaj aldım aksam.
Adı “romantik müzikti”. Orijinal adı mı bilmiyorum.
Gitar ve piyano ile sizi enginlere taşıyan çok güzel bir müzikti...
Gerçekten dinlemenin zevkini yaşatıyordu..
Ancak, Kıbrıs’ı da cennete götürecek bir yol var mı acaba diye düşündüm.
Sonra da, Kıbrıs zaten “cennet” dedim.
Bakmayın, içinde didinip durduğumuza, vallahi yok dünyada bir eşi bu vatanın.
Bu ülkeden daha güzel başka bir yer yok ki, oraya gidelim. Daha büyüğü var, daha gelişmişi var, daha modern imkanlara sahip olanı var, daha zengini de var ama Kıbrıs kültürü bambaşka bir zenginlik değil mi?
Hele de, mümkün mü ki taşı toprağı da sırtlanıp gidebilmek bu ülkeden.

Hatıralarıyla , anılarıyla dopdoluyuz. Kendi ülkemizde, özümüze hasret olsak da bazen, gönül zengini değil miyiz hepimiz?

Nefes aldığımız yerde, diz çöktüğümüz topraklarda, uzandığımız dallarda, topladığımız meyvelerde, yediğimiz aşlarda, içtiğimiz kahvede, bahçesinde, meyvasında, sebzesinde, sahilinde hatta yaşantımızda benliğimizde depolandırdığımız bir cennet kokusu yok mu ülkemizin? Nereye gidersek gidelim onlarla gitmiyor muyuz? Gördüklerimizi hep benliğimize kazınmışlara benzetmiyor muyuz?

Ya da çoğu zaman aklımızı buralarda bırakmıyor muyuz, giderken biryerlere?

Özgür bir ülkenin özgür insanları değil miyiz hepimiz?

Trene de yetişme telaşınız yok. İşe, beş on dakika geç kalsanız kime ne? Hesap soranınız, ya da cezalandıranınız bile yok. Hatta onbeş dakika erken ayrıldığınız da olmuyor mu? Bu rahatlık nerede var?

Her sabah güneşin doğuşunu ve yükselişini izleme şansı olan kaç ülke var ?

Uzaklardan gelenlerin solmuş benizlerine renklerine bakınız. Güneşe yakınlığımızdan kaynaklanan, rengimiz ve sıcaklığımız da mevsimlerin eşsizliğinden ve güzelliğinden değil mi?
Birlikte geçirdiğimiz onca yazı, ya da birlikte üşüdüğümüz onca kışı; başka nerelerde paylaşabilirdik ki?

Sahillerinden eksilmediğimiz denizimizi; Burnumuzda tüten anason çörekotu kokularını;

Arasına fitne de dizilmiş, dizi dizi yaseminleri..

Öyle bir cennet ki bu ülke, bir de şu gürültüler olamasa aramızda,

Kavga etmese insanlarımız her gün.

Düşmana kırmızı halı serebilecek kadar misafirperver ama yurttaşına zeytin dalı uzatamayacak kadar yabancı mıyız biz birbirimize?

Bir kahvenin bile kırk yıl hatırı vardı, şimdi kahveyi içene kadar mı sayılır oldu bütün hatırlar? Cennetin de dağınık bir düzeni olabiliyormuş anlaşılan.

Oysa kahve, değer vermenin, paylaşmanın, sohbetin ve dostluğun sembolüdür.

En güzel dostlukların en güzel ikramıdır. Ama o zamanları özlüyoruz çok derinden. Tutkunduk hani geçmişte, nice geleneklerimize, ve her zaman hatır sorardık birbirimize...

Sahiplenirdik, paylaşırdık, düşünürdük ve arardık birbirimizi.
O kadar mı eskidi o yıllar...Yılları sandıklara mı gömdük yoksa?

Gençliğimizse, aldı başını gidiyor. Kimse nereye gidiyorsun diye de sormuyor?
Ya sokaklarımızın hali? Yollarımızın bitmeyen kazıları, ya çevredeki çöpler,
Neler oluyor bize? Cenneteydik hani? Cennetteyiz de densizler mi var aramızda?

Kırlara gidelim dinlenelim diyemiyoruz artık. Kırlar bile kirlenmiş. Çöp kolleksiyonu yaparmışcasına naylonlarla örtülmüş her yanımız.
Yok artık göz alabildiğince bakacağımız temiz bir manzara. Ama inadına cennetteyiz.

Annelerimizin kurabiyeleri, börek ve çörekleri, hepsi tarihte kaldı.
Bugün, hazır fırıncılarda kahvaltı, restorantlarda öğle yemeği ve barlarda geçiyor herkesin vakti sanki.
Dışarılarda yaşıyoruz adeta..

Cennetteyiz değil mi? Ama hangi cennette? Cocuklarımız içerideyken, biz dışarıda, biz dışarıdayken cocuklar içeride...Cennetin bir A halini, bir de B halini yaşıyoruz adeta..

Keşke taş oyma sanatı gibi oyulmasaydı dağlarımız;
Keşke bilinçli olsaydı da hiç bir tarafa çöp atmasaydı halkımız.
Keşke biraz daha sabırlı, biraz daha sevgi dolu, biraz daha anlayışlı ve biraz daha duyarlı olsaydı herkes.
Dışarıda yağmur başladı. İşte bu da cennetin bir başka yüzü. Hem kokusu, hem görüntüsü.
Ne güzeldir toprağın ve yaprağın adına da sevinebilmek.
Cennetteyiz işte yeniden...Biz cennette yaşıyoruz.
Sakın kaybolmayın biryerlere, bu cennetin, bizim insanlarımıza ihtiyacı var...
Sahiplenin bu vatanı... İnanın, sahip olduğunuz vatan, hafızalarınıza kazınan hatıraları canlandıran en romantik müziktir.
Onu dinleyin ve ona iyi bakın. O, sadece paylaşılan bir mazi ve yitirilen bir gelecek olmasın.

Emine Sütcü

22 Kasım 2008

 
Toplam blog
: 62
: 707
Kayıt tarihi
: 18.11.08
 
 

1962 dogumluyum. Doğu Akdeniz Üniversitesi mezunu bilgisayar programcısıyım. Mesleğim gereği birçok ..