Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Temmuz '08

 
Kategori
Sivil Toplum
 

Vatan hainleri Akdeniz'de

Vatan hainleri Akdeniz'de
 

Akdeniz cehenneme gebe


Yangın önce Bodrum’un Kissebükü mevkiinde başladı iki farklı noktada! Kısmen kontrol altına alındı ama müdahale çalışmaları etkili rüzgar yüzünden güçlükle yapılıyor. Alaçatı da tutuştu birdenbire ve rüzgar estikçe hızla büyüyor yangın. Marmaris’in Osmaniye köyü’nden geldi ikinci haber ve çok geçmeden Muğla ve ilçelerinden. Köyceğiz’den Fethiye’ye, kadar 7’den fazla noktada hem de aynı anda. Enteresan! Peki ya Antalya? Kaş ilçesi Patara beldesi alevlere nasıl teslim oldu bir anda? Bir yangın 7 farklı noktada aynı anda nasıl çıkabilir?

Muğla Valisi Ahmet Altıparmak yangınların yıldırım düşmesi sonucu başladığının sanıldığını söylemiş. Her yangından yıldırımları kabahatli tutan bu açıklamaları yapmaktan usanmadılar nedense!

Ben bu açıklamaları başka bir olayla bağdaştırırım hep. Hani ölümlü uçak kazalarında ilk sebep gösterilen plotdur ya; “plotaj hatası mı acaba?” denir hemen. Suçlanması gereken ilk kişi uçağı kullanan olmalı ya! Hemen plotu öne sürerler. Medya iki satır yazı yazar. İnsanlar ahkam kesmeye başlar. “Ha, o uçak mı? Plotaj canım belli!” Ne kadar basit bir konu. İşte öyle plotaj canım. Nerden belli?

Halbuki uçak üzerinde bulunan kokpit ses kaydedici (CVR) ve uçuş verileri kaydedici (FDR) kayıtları ve hatta enkazdan alınan bazı önemli parçaların ayrıntılı olarak incelenmesinden önce bu kazanın oluşumu hakkında fikir beyan etmek bilimsel açıdan asla doğru değildir. Hatırlarsınız 1974 senesinde (havacılık tarihinin en büyük 2. uçak kazasıdır) Paris’in Ermonoville ormanına düşen THY’nın DC-10 tipi uçağını. Aylarca plotaj hatası diye söylenip durdular. Paris’den havalandıktan sonra tırmanışa geçtiği sırada düşmüştü. Oysa çok sonraları uçağın bagaj kapısı tasarımının yanlış yapıldığı çıktı ortaya. Daha sonra da uçak üreticisi ve ilgili sivil havacılık otoritesince yayınlanmış olan tadilat ve servis bültenlerinin bakım esnasında yeterince uygulanmamış olduğu. Ama haber unutulmuş, ölenler ölmüştü. Bu haberi ilk duyanların % 70’i ilk sebebe inanarak yaşamıştır belki de. Pilotaj hatası!

İşte bizi can evimizden vuran yangınların sebeplerini uçak kazalarına benzetiyorum ben. "Yıldırım! “Çaktı gitti işte, yapacak bir şey yok!” Kim gördü hemen yıldırımı, kim tespit etti iki saat içinde? (annem köyceğiz'de yaşıyor "günlerdir buraya damla yağmur düşmedi"diyor)

Muğla Orman Bölge Müdürü İbrahim Aydın, yangına 5 yangın söndürme helikopteri, 20'den fazla arazöz ve 150 orman işçisi ile müdahale edildiğine belirterek, "Yangın kısmen kontrol altına alındı. Yangında şu ana kadar yaklaşık 5 hektar ormanlık alan zarar gördü. Kısa süre içinde yangını tamamen söndüreceğimize inanıyorum" demiş. O yangın söndürme helikopterleri 5 değil de 10 olsa, ya da 3-5 tane yangın söndürme uçağı, 5 hektar mı yanardı yoksa 5 dönüm mü?

Patara Özel Çevre Koruma Bölgesi’ndeki Gelemiş köyünün 25 hektarı kaplayan güzelim kızılçamları yandı kül oldu. Koruma Bölgesi içerisindeki Patara Antik Kenti’nin Kazı Başkanı Prof.Dr. Havva Işık üzütüden kahroldu. Peki yangının bu antik kente zarar vermemesi için mücadele eden kim? TÜRK KUŞUNUN ASLAN GİBİ 5 UÇAĞI ve 1 HELİKOPTERİ!!! O kadar geniş bir bölgede 5 değil de 10 uçak olsaydı, 7-8 tane helikopter uğraşsaydı bu kadar canımız yanar mıydı?

Ve yapmayın beyler! YILDIRIM demeyin artık! Ormanlarda güvenlik tedbiri almadan ateş yakanları, yaktıkları ateşleri söndürmeden gidenleri, ormana bitişik tarlasını ya da otlağını genişletmek için çalılarını tutuşturanları, turizmci sıfatıyla kendisine arsa yaratıp otel yapmak isteyenleri, hatta yabani hayvanları uzaklaştırmak için bile bu hainliği yapanları VATAN HAİNLİĞİ suçuyla yargılamanız gerekirken yıldırım demeyin! Bütün yangınlarda yıldırım sebebi %3 olarak gösteriliyor. Geriye kalan sebepleri yaratanlar da benim için VATAN HAİNİDİR!

Çok değil 5-10 sene sonra erozyon kütle kaybı, hava kirliliği, su kaynaklarının kaybolması, heyelan yüzünden ortada turizm cenneti falan kalmayacak zaten! 1937’den beri 68000’in üzerinde meydana gelen orman yangınında 1 533 598 hektar ormanı kaybetmişiz. Bu ne acı bir tablodur? Oysa arazilerimizin dağlık ve aşırı meyilli olması, toprak özelliklerinin ve verim gücünün az olması yüzünden mevcut ormanların korunması en önemli meselemiz olmalı.

Dikkat ediyor musunuz? Turizm cenneti köşelerimizde şimdi yeni bir moda var. SPA merkezleri. Ormanla iç içe. Hazineye ait olan bu araziler 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu ve ilgili yönetmelikler çerçevesinde eskiden turizm yatırımcılarına tahsis edilmekteydi. Ama içinde “ormanlar” sözcüğü geçtiği için Anayasa Mahkemesi tarafından 24/11/2007’de iptal edildi. Karar resmi gazetede yayınlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesi kararlaştırıldı. Neden bir yıl sonra? Bu arada eline meşaleyi alan kundakçılar işlerini bitirsinler diye mi?

Bu önemli konuda en büyük özeni ve işbirliğini Çevre ve Orman Bakanlığı göstermeli. Bir sürü kazanımları olan bakanlık memleketin bütün ormanlık arazilerindeki mesire yerleri için ha bire ihale çıkarırken, o yeşili korumak için uçak alamayacak kadar fakir mi acaba? Ya da bu alımları kim yapıyorsa onlar!

Şimdi Çevre ve Orman Bakanlığı’nın Ankara’daki ana hizmet binasının yer aldığı kampusü korumak amacı ile 50 tane güvenlik görevlisi alacaklar. 120 tane de işçi. Bahçeleri uzaktan göz kamaştırsın diye. Kendi can güvenliklerini düşünüyorlar da neden başlarında oldukları birimi korumak için bir şey yapmıyorlar?

Ormanlarımız, kuşlarımız, sincaplarımız, geyiklerimiz, bitkilerimiz, böcek ve kelebeklerimiz kavrulurken Tuzla’dan Silivri’ye kadar 10.799.000 adet lale döşeyebiliyorsak, ramazanda Feshane’yi Eyüp Sultan’a kadar tanesi bilmem kaç bin dolara gösterişli lambalarla aydınlatabiliyorsak ormanlarımızı korumak için THK’ na da yangın söndürme uçakları alabilmeliyiz. Yeşil Türkiye için merasimle erozyon kontrolü seferberliği başlatan Başbakan, yıllar sonra ağaç olacak o fidanların korunması için THK yangın uçağı alımlarıyla ilgili bir seferberlik başlatsaydı ve ulusa seslenişlerinde 3919'u hatırlatsaydı TÜRK HAVA KURUMU ihya olurdu diye düşünüyorum.

Bizler Atatürk’ün çocuklarıyız. “İstikbal göklerdedir” derken gökyüzüne bakan onun nur yüzü, aklı, mantığı, cesareti ve vatan aşkı sayesinde bugün nefes alıyoruz. Sayın Talip Bölükbaşı’nın sözlerini tekrar yazmadan edemiyeceğim.

Bir Cumhuriyet kurumu olan THK’na üye olun. Rejime ve Cumhuriyet kazanımlarına sahip çıkmanın bir yolu da, rejimin ve Cumhuriyetin kurumlarına sahip çıkmaktır.

UNUTMAYIN: Tüm operatörlerden YANGIN yazıp, 3919’a gönderin. Bir ağaç da siz kurtarın!

 
Toplam blog
: 21
: 2586
Kayıt tarihi
: 17.06.08
 
 

Hayat benim için herkesin iyi kötü rolünü oynamaya çalıştığı kocaman bir sahne. Ben de bu sa..