Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Eylül '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Vatan sağolsun!

Vatan sağolsun!
 

Vatan sağolsun! Başka Türkiye yok!


Bir televizyon kanalında Uğur IŞILDAK'ı dinliyorum. Hani ağır abi var ya, vatan, millet şarkılarıyla isim yapan ve çok kişi tarafından sevilen. O işte!

"... Vatan sağolsun! Bir ölürüz, bin doğarız..." diye devam ediyor şarkısı. Gözleri kapalı, tam hissederek söylüyor. İnsanın tüylerini diken diken edecek kadar etkili bir sesi var. Allah için güzel sesi var hem de genelde vatan, millet sevgisi üzerine şarkılar söylüyor.

Acaba vatanını, milletini çok sevdiğinden mi? Yoksa bu alanda bir boşluk bulup, maddi açıdan değerlendirmeyi düşündüğünden mi? Burasını bilemem. Ama kafamda soru işareti oluşturan davranışlarını gördüm. Neydi onlar?

SOSYETE DÜŞMANLIĞI VATANSEVERLİK Mİ?

Sosyete; Fransızca kökenli, topluluk, toplum, cemiyet anlamında bir kelime. Bir diğer anlamı da; bir topluluktaki gelir düzeyi yüksek, kendilerine özgü yaşama biçimleri olan topluluk. Yani yüksek sınıf. Kaliteli yerlerde toplantılar düzenlerler, yemek yerler, eğlenirler ve sosyal faaliyetlerde bulunurlar. Bunlar parayı sokakta bulmuyorlar tabii. Belirli gelir kaynakları var, çoğu da sanatçı, iş adamı vs.

Sosyeteye düşman olmak için ne sebep olabilir anlayamadım. Keşke insanlarımızın büyük bir bölümü onların gibi yaşayabilse.

Uğur IŞILDAK bağdaş kurup yere oturabilmeyi, kötü şartlarda yaşamayı vatanseverlik olarak görüyor galiba. Konuşma ve davranışlarından bunu çıkardım. Konuşması ve hareketleri tam bir ağır abi.

Yani bir insanın ülkesini sevmesi için ille de Vatan, Millet, Sakarya şarkıları mı söylemesi gerekir? İlle de zengin düşmanı olmak şartı mı aranır?

"Ben sosyetik birisiyle de evlenirim, fark etmez!" diyor ve ekliyor. "Onu 3 günde kendime benzetirim."

Vay be, vatansever arkadaşın, çağdaşlık anlayışı da bu demek. Herkes ona benzeyecek hem de acilen.

BAZI VATANSEVERLER

* Yolda son model arabasıyla seyir halindeyken kül tablasını pencereden boşaltan da seviyor bu ülkeyi... Kül tablasını otoyola boşaltmanın vatan sevgisine aykırı davranış olduğunu bilmiyor çoğu.

* Benim evin karşısında oturan Tahsin herkesten çok seviyor. Pencereden sadece kül tablasını boşaltmıyor, eline geçen çöp cinsinden her şeyi sallıyor aşağı. Ama ertesi gün kapısının önündeki, kendi pisliklerini görünce vatan sevgisi depreşiyor, "Allah kahretsin, şu mahallenin pisliğe bak! Yazık bu ülkeye yazık, herkes her şeyi sokağa atıyor!" diyor. Tahsin bu ülkeyi çok seviyor.

* Bir de en üst kattan günde otuz, kırk kere çocuklarını en yüksek desibele ayarlı sesiyle çağıran Şehnaz Hanım seviyor bu ülkeyi. O, sadece ülkeyi değil, milleti de seviyor. Milleti oluşturan fertlerin bir kısmını sinir edecek ki vatandaş diğer problemlere sinir olmaktan kurtulsun, görmezden gelsin onları.

* Aman unutmayalım, dükkânlarını kaldırımlara taşıyanlar da ülkeyi en çok sevenler arasında. Onların bir kısmı bizim İzmir'de İkiçeşmelik Caddesi'nde kaynak filan yapıyorlar kaldırımda. Şimdi "Bunlar nasıl seviyor ülkeyi?" diye soracaksınız. Vatanın her karış toprağını değerlendirerek seviyorlar. Gepgeniş kaldırımlar sadece yürümek için mi kullanılsın, çalışsın tosuncuklar orada. Vatandaşlar da aralardan geçeceğim diye uğraşarak hem beyin, hem de beden jimnastiği yapsınlar. Her şehirde yeterli spor salonları mı var?

* Bir de poposu koltuklarına sığmayan yöneticilerimiz var, onlar da çok seviyorlar ülkemizi. Sevmeseler o küçücük koltularda oturmazlar yıllarca. Popoları ağrısa da kalkmıyorlar o koltuklardan, memleket aşkına! Devamlı görevde kalmak ve ülkeye hizmet etmek istiyorlar. "Hizmet anlayışları kendi çıkar çevreleri ile sınırlı" demeyin, duyarlarsa üzülürler. Hem ispat edemez, mahcup olursunuz. Minarelerin kılıfları hazır!..

* Ya her fırsatta, yıkık, dökük, bakımsız evlerine, iş yerlerine bayrak asanlara ne demeli? Onların çoğunun sevgisi de göstermelik tabii. Benim evim de yıkık dökük ya, vallahi bayrak filan asmıyorum. O güzelim al bayrağın, yıkık dökük duvarda asılı olması gücüme gidiyor.

* Dağdaki teröristi kardeşleri olarak gören, onlara "sayın, gerilla" diyenler de ülkeyi çok seviyorlarmış. Onların sevgisi de bir başka!.. Şehit düşen askerlerimizin sayısı arttıkça onların memleket sevgileri de artıyor. Memleket havaları dinleyerek seviniyorlar, bu havalar Türkçe değil!

Memleketimizi seven yiğitlerimizi sıralamakla bitmiyor.

Memleketini herkes sevmeli! Sevmeli de göstermelik değil. Ticari ve politik amaçlı değil.

İnsan memleketini başka TÜRKİYE olmadığı için sevmeli. Ülke sevgisini de her davranışıyla belli etmeli. Sadece evini değil sokakları da temiz tutmalı, devlet malına zarar vermemeli, diğer vatandaşları rahatsız edecek davranışlarda bulunmamalı.

Kısacası bu güzel ülkeye hoyratça davranmamalıyız. Kendimizi eğitmeliyiz, geliştirmeliyiz. İnternet ortamından en iyi şekilde istifade etmeli, çocuklarımızın internet kullanımlarını kontrol etmeliyiz.

Örf, adet, gelenek kavramlarına sarılacağım diye, başlık parası, kız kaçırma, kuma getirme, güççücük kızları evlendirme, kan davası vs gibi hiç de iyi olmayan davranışlara kucak açmamalıyız.

Vatan sevgisi göstermelik olmamalı. Bağırmakla, çağırmakla, şarkılarla vatanı sevmek yetmiyor. Bu güzel ülke için en kaliteli insan olmaya çalışmalıyız. Ülkemize hoyratça davranmamalıyız.

Vatan sağolsun! İyi de biz onu devamlı öldürmeye çalışırsak, nasıl sağ olacak?

Hepiciğinize saygı ve sevgiler.

Mustafa Mumcu, 18 Eylül 2008 Saat: 14:15

 
Toplam blog
: 324
: 2811
Kayıt tarihi
: 10.04.07
 
 

06. 06. 1945 İzmir doğumluyum ve İzmirli olmaktan da gurur duyuyorum. 1968 yılında birkaç yıllığın..