Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Eylül '16

 
Kategori
Eğitim
 

Vatan sevgisi ve tarih şuuru eğitimi

Vatan sevgisi ve tarih şuuru eğitimi
 

9 Eylül 1922, İzmir'in kurtuluşu


Vatan sevgisi ve tarih şuuru, çağdaş bir devletin vatandaşlarına kazandırması gereken çok önemli iki değerdir. Yazımızın konusu bu iki kavramın ne anlamlara geldiği ve genç nesillere nasıl verilmesi gerektiğidir.

Vatan sevgisi

Sözlüğe göre, vatan: Bir kimsenin doğup büyüdüğü ve yaşadığı yer, bir milletin üzerinde yaşadığı, hâkim olduğu toprak, yurt anlamına gelir.

Günümüz yazarlarından Ahmet Ümit son romanında “Sahi vatan nedir?” sorusuna şöyle cevap veriyor: “ Bir toprak parçası mı, uçsuz bucaksız denizler, derin göller, yalçın dağlar, verimli ovalar, kalabalık şehirler, tenha köyler mi? Hayır, bütün bunların ötesinde bir anlam taşır vatan. Ne sadece toprak parçası, ne su havzaları, ne ağaç silsilesi… Annemizin şefkati, babamızın saçlarına düşen ak, ilk aşkımız, doğan çocuğumuz, dedelerimizin mezarlarıdır vatan…” (1) 

Türk edebiyatına vatanla ilgili en güzel şiirlerden birini hediye eden, bir müddet önce kaybettiğimiz şair Nurettin Özdemir  mısralarında vatanı şöyle anlatıyor:   

“Vatan,

Küçük ellerinin avuçladığı

Sade bir toprak parçası değil, çocuğum

Toprakla büyüyen bir düşüncedir.”

Vatan, üzerinde bağımsız yaşadığımız, milletimiz ve ailemizle hâtıralarımızı oluşturduğumuz, kültürümüzün, devletimizin ve tarihimizin öğesi toprak parçasına verdiğimiz isimdir.

Vatan sevgisini ise; üzerinde doğup büyüdüğümüz toprak veya milletimizin hâkim olduğu topraklar için gerektiğinde her türlü fedakârlığı yapma ve hatta hayatını feda edebilme olarak tanımlayabiliriz. Vatan sevgisi kutsal bir değerdir. Nurettin Özdemir “Vatan” isimli şiirinin mısralarında vatan sevgisini şöyle dile getiriyor:

“Vatan,

Hakkâri’de sıra dağlar

Ki bölünmez;

Yürek yüreğe, el eledir.

Vatan,

İzmir yollarında doludizgin bir süvari

Ve yağız atların boynunda

Zaferle uçuşan köpüklü bir yeledir.

Vatan,

Ankara’da Anıtkabirde,

Yanıp da

Sonsuza dek

Sönmeyecek bir meşaledir.”(2)

Türklerin vatanına bağlılığı ve sevgisi onu diğer milletlerden ayıran özelliklerinden birisidir.

Tarih şuuru

Tarih, toplumların, milletlerin başından geçen olayları zaman ve yer göstererek anlatan, bunların sebep sonuçlarını, birbiriyle ilişki ve bağlantılarını inceleyen ilimdir.  Tarih bir toplumun geçmişinde yaşananlar olarak ortak akıl ve şuuru, bu da millet kültürünü doğurur.  Bilindiği üzere; sosyolojik açıdan millet, ortak bir geçmişe ve gelecekte birlikte yaşama arzusuna sahip insan topluluğudur. Tarih şuuru,  bir milletin hafızası olup, geçmişte yaşanan olayları günümüze bağlayarak, bunlardan ders çıkarmak suretiyle geleceğin daha iyi kurulmasını sağlar. Geleceğimizi bugünden daha iyi inşa etmek, ancak milli tarihi doğru algılamakla yâni tarih şuuruna sahip olmakla mümkündür.  Tarih şuuru, insanlara milletinin büyük geçmişinden günümüze kadar gelen bir parçası olduğunu hissettirir.

Tarih şuurunun ne olduğunu  başımdan geçen şu olayla daha kolay anlatabilirim;  

Çocukluğumun Bayburt’unda Karasakal Mahallesi, İmamoğlu Sokağı’ndaki evimize komşumuz Osman ve Asri Çubukçu ağabeylerin annesini kardeşlerim ve ben annemiz gibi severdik.  Kendisine biz de annem gibi   ”Aba” derdik. O, her zaman bizimle ilgilenir, sevgisini üzerimizden hiç eksik etmezdi.

Bir gün kardeşimle sokakta oynuyordum. ”Aba”mız bizi yanına çağırdı. İkimize üzerine pekmez sürülmüş birer dilim ekmek verdi. Bizim için ziyafet olan bu hareketinden sonra;” Çocuklar, bugün Bayburt’umuzun kurtuluş günüdür. Ermeniler Bayburt’ta çok kötülükler yaptı. Ordumuz geldi. Bayburt’u kurtardı. Bu günü unutmayın ” dedi.

O gün, 21 Şubat, yâni Bayburt’un Ermeni işgalinden kurtuluş günü idi. Ben 4-5 yaşlarındaydım ve hayatımdaki ilk tarih şuuru eğitimini böyle aldım; daha sonraki yıllarda büyüklerimden ve kitaplardan Ermeni meselesini öğrendim.

Bayburt’ta bizim mahalleden çarşıya giderken solda yanmış yakılmış bir bina vardı. Bu bina 1918 yılında Ermenilerin Bayburtluları içine doldurup yaktığı Taş Mağaza idi. Biz Bayburt’tan göç ettikten yıllar sonra, memleketimi ziyarete gittiğimde bu Taş Mağaza’nın enkazının kaldırıldığını,  yerine yeni bir bina yapıldığını gördüm. Bu binaya ve minaresinde Ermenilerin kurşun izleri duran gâzi Ulu Camii’nin duvarına Ermenilerin buralarda yaptıkları kötülüklerle ilgili bir yazı konmamıştı.  Ermeni zulmünü yaşayanlar bu dünyadan ayrılıp gittiklerine göre, genç nesiller geçmişte şehrimizde ne olduğunu kimden öğrenecekti?

Bana göre; bu ihmâl bir tarih şuursuzluğu idi.

Vatan sevgisi ile tarih şuuru, nerede ve nasıl verilmelidir?

Vatan sevgisi ve tarih şuuru, genç nesillere aileden başlayarak, toplumda verilmekle beraber esas olarak okullarda öğretilir. Vatan sevgisi ve tarih şuuru okul tarih kitaplarında yalnız Türk zaferlerinin abartılı bir biçimde anlatılması ile gerçekleşmez. Türk çocukları Türk zaferlerini öğrendikleri gibi, Ermeni işgalinde Bayburt’un ve diğer Doğu Anadolu şehirlerimizin yaşadığı kötülükleri, Balkan Savaşı’nda Türklerin karşılaştığı büyük bozgun sonucu gelen felâketi, Millî Mücadele’de Yunan işgal ordusunun Batı Anadolu’da yaptığı yürek parçalayıcı zulümleri de okumalıdır. Tarihimizdeki kahramanlar yanında hainleri de tanımalıdır. Böylece genç nesillerimiz milletimizin başından geçen iyi ve kötü günleri öğrenerek Türklüğe sevgi ve ilgi duyarlar. Tarih şuurunun amacı genç insanın gönlünde milletine karşı bir inanç ve sevgi yeşertmektir. Yeni nesiller geçmişte yapılan yanlışları öğrenerek, bundan dersler çıkarmalıdır. Ancak böylece geçmişin deneylerinden çıkan ışık, geleceğimizin karanlığını aydınlatır. Vatanımızın her köşesi atalarımızın hâtıraları ile doludur. Yalnız Çanakkale savaş alanı bile genç nesillerimize tarih şuuru öğretecek kutsal bir yerdir.  Çünkü Türkler burada yokluk içinde, üstün, donanımlı düşmana karşı vatan sevgisi, hür, bağımsız yaşama azmi ve milliyetçi ruhla destansı büyük, şanlı bir zafer kazanmıştır. 

Tarih şuurunun okullarımızda öğrencilere verilmesi tarih, edebiyat coğrafya dersleri yanında, alan gezileriyle birlikte verilmelidir. Genç nesillerimiz bu amaçla içinde yaşadıkları şehirlerden başlayarak, vatanlarını gezip, görmeli ve tanımalıdır.  Çocuklar ilkokuldan, hatta anaokulundan itibaren başlarında öğretmenleriyle vatanlarında geziler yapmalıdır. Gezme, görme yalnız paralı insanlara has bir ayrıcalık olmamalı, devlet öğrenci gezileri için Türkiye’de her şehirde, öğrenci yurtları yapmalı veya mevcut bazı binaları bu işe tahsis etmelidir. Bu yurtlara gidecek öğrencilerin yol masrafları da devlet tarafından karşılanmalıdır. Okullarda sınıf öğretmenleri sene başında öğrencileri ile gitmek istediği bölge için önce okuldan izin almalı ve daha sonra ailelerin onayını istemelidir.

Sınıf öğretmenleri gidecekleri şehrin bulunduğu öğrenci yurdunda yer ayırtıp, öğrencilere gidilecek bu yer hakkında bilgi verir, onların da geziye hazırlanmaları için bilgi toplamalarına yardımcı olur. Öğrenciler en az bir hafta kalacakları bu yurtta vatanlarının bu bölgesini hoşça vakit geçirerek tanırlar. Gidecekleri yerde bulunan tarihi eserler, coğrafi özellikler, müzeler, sergiler çocukların doğal öğrenme alanıdır. Çocuklar gezilerde gözlem yapma, inceleme, merak duygularını giderme gibi fırsatlar bulmaları yanında, çevreleriyle iletişim kurar, arkadaşları ile işbirliği yapar, grupla beraber çalışarak sosyalleşir.

Gezilere örnek olarak; öğrencilerle Büyük Taarruz ’un geçtiği Afyon’da, Çanakkale’de yurtlar yapılmalı ve savaş alanları adım adım gezilmelidir. Milli Mücadele’de İnebolu’dan Ankara’ya kağnılarla silah taşınan yolda, Atatürk’ün Samsun’da milli mücadele ateşini yaktığı yerden Ankara’ya uzanan şehirlerde yapılacak yurtlarla tarih ve coğrafyamız öğretilmelidir.  Osmanlı Devleti’nin kuruluş yeri olan Söğüt ve Bursa’daki yurtta kalan öğrencilerle buradan çevreye geziler düzenlemeli, tarihi eserler ve tarihi olayların geçtiği yerler ve güzel tabiat manzaraları içinde yürüyüşler yapmalıdır.  İstanbul, Ankara, Konya, Bursa,  Erzurum gibi eski şehirlerimizin tarihi eserleri, doğal güzellikleri öğrencilerimize gösterilmelidir. Öğrenciler Karadeniz, Akdeniz, Ege, Marmara, İç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizin iklim, bitki örtüsü ve insanlarının yaşama kültürlerini yerinde görmeli ve özelliklerini öğrenmelidir.

Çocuklar gezerek, vatanlarını daha iyi tanırlar. Arkadaşları ile uyum içinde yaşayarak ve başkalarının hakkına saygı duyarlar. Sıra bekleme, sessiz olma, hoşgörü gösterme gibi toplumsal kuralları öğrenirler. Etraftaki güzelliklerin farkına varma, çevreyi temiz tutma ve koruma gibi özelliklerin ne demek olduğunu yaşayarak anlarlar.

Tarihi alanlarda yapılan geziler çocukların tarih şuuru kazanmasına yardımcı olur. Geziler çocuklarımıza bilgilerini geliştirme yollarını öğretir. Çocuklar kitaplarda okudukları tarihsel dönemde kullanılan yaşam araç ve gereçlerini yerinde, müzelerde görme imkânı kazanır. Çocuklar tarihi olayların geçtiği o dönem ile günümüz arasında karşılaştırma yapmayı da öğrenir.

Görüldüğü üzere;  vatan sevgisi ve tarih şuurunu genç nesiller kendiliğinden değil,  okulda bu amaçla  iyi hazırlanmış  bir eğitimle kazanır. 

1) Ahmet Ümit, Elveda Güzel Vatanım, Everest, İstanbul, 2015

2) Nurettin Özdemir, Zaman ve Aşk, Bütün Şiirler, Ankara 199

Eylül/2016

www.zekionsoz.com

 
Toplam blog
: 100
: 2186
Kayıt tarihi
: 28.01.12
 
 

1945 Bayburt'ta doğdu. Yüksek öğreniminden sonra çeşitli liselerde öğretmen ve yönetici olarak ça..