Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Şubat '12

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Vatandaşın tapu dairesi çilesi

Vatandaşın tapu dairesi çilesi
 

Hani çok bilinen bir laf vardır. Arkadaşını tanımak istiyorsan ya onunla seyahat etmen ya da aynı sofrada yiyip içmen gerekir diye... Ben bu cümleyi kurumlara uyarlayıp, kurumları tanımak istiyorsan da işin düşşün gör diyeceğim.

Bazılarınız biliyordur. Bundan beş ay önce babamı kaybettim. Kanuni zorunluluklar olması dolayısı ile yapmam gereken işlemler, taramam gereken kurumlar vardı. Bunların başında da Sağlık Ocağı ve Tapu Dairesi geliyordu. Öncelikle on güne yakın ölüm raporu almak için uğraştığımı belirtmeliyim.

Sağlık ocağına gidiyorum "nüfusa gönderdik" diyorlar, nüfusa gidiyorum "henüz gelmemiş" diyorlar. "Geldiyse de bir yanlışlık olmuş, biz geri göndermişizdir" diyorlar. On günlük cebelleşme sonrasında ölüm raporunu nihayet alabildim ve bu süreç içinde 2-3 defa yanlış yazıldığı için Nüfus Dairesi tarafından geri gönderildiğini öğrendim. En son Sağlık Grup Başkanlığına giderek sorunu ancak çözebildim. Sonrasında 45 günlük mahkeme süreci geldi. Sonrasında, Tapu Dairesi, Belediye, Vergi Dairesi, Bankalar ve Ziraat Bankası arasında geçen zorlu süreç ve koşuşturma. İtiraf etmeliyim ki içlerinde en kötüsü Tapu Dairesi ve ölüm raporu almak için on günümü harcadığım Sağlık Ocağı idi…

Yasal prosedürler gereği öncelikle mahkemeden veya noterden aldığınız veraset ilamı ile tapu müdürlüğüne başvurup, ölen kişinin üstünde ne kadar mal varlığı varsa kaydını çıkartmanız gerekiyor. İlk olarak karşınıza bir hayli kabarık bir liste çıkabiliyor. Tam tersi de olabilir! Eğer ölen kişinin mal varlığını tam olarak bilmiyorsanız yandığınızın resmidir bu. Benim önüme öyle bir liste çıkarttılar ki; maşallah, yarım sayfa. Sakın listenin kabarıklığına bakıp da zengin oldum filan diye sevinmeyin. Çünkü verilen listede ölen kişiye aitmiş gibi gözüken ama olmadığını bildiğiniz yerler var. (Bunun nedeni 18 uygulaması olarak bilinen o ucubenin eseridir onu da anti parantez belirtmiş olayım.) Baktınız listeye ve bildiğiniz kadarı ile düzelttirip sizi yönlendirdikleri banka şubesine gittiniz. Bankadan aldığınız dekontla geri dönüp listeyi aldınız. Sonrasında Belediye, Vergi Dairesi, Banka vs. tamamlayıp geri döndünüz. 165 lira verip dosya açtırarak malları varisler üstüne intikal ettirdiniz ve tapuları aldınız. Fakat karşılaştığınız olaylar nedeni ile de içinize bir kurt düştü. Eve gidip sağı solu karıştırayım dediniz. Eğer ölen kişi babam gibi her şeyi askeri nizamda dosyalayan biri ise şanslısınız. Sizi yepyeni sürprizler bekliyor olabilir. Dosyaları karıştırırken tapu dairesinin size verdiğinden ayrı ve de gayrı tapular olduğunu gördünüz. İşte o zaman sil baştan aynı cenderelerden geçmeniz, aynı süreçleri aşmanız, bir kez daha dosya açtırarak dosya parası ödemeniz gerekiyor. Ve emin olun ki tapu dairesine gidip her istediğiniz yeni listede, bambaşka listeler, bambaşka sürprizlerle karşılaşmanız olası.

Aldığım üçüncü ya da dördüncü listeydi sanırım. Evde bulduğumuz iki tapu dışında bizim bilmediğimiz bir arsa daha olduğunu gördük. Kızılağaçta bulunan bu arsanın kaydıyla birlikte bakalım ne olacak diye evdeki tapuları da alarak tekrar tapu dairesine başvurdum. Öyle ya… Belki de babam bizden habersiz, bizim bilmediğimiz arsa ya da arsalar satın almış olabilirdi. Beni karşılayan stajyer kız işin içinden çıkamayınca (ki; genellikle stajyer kızların çalıştırıldığını gördüm ön masada) beni alarak tapu dairesi müdürünün odasına götürdü. Müdür Bey elimizdeki kayıtlara bakarak bir sorgulama daha yaptırdı. Evde çıkan iki tapu tamamdı fakat Kızılağaç’ta gözüken arsa babama ait değil, sadece isim benzerliğinden kaynaklanan bir hata idi… Tapu müdürü ne dese beğenirsiniz? “Ne o? Sen başkasının arsasına sahip mi çıkmaya çalışıyorsun yoksa… ?”

Haydeee. Gel de bozdur! Sanki elimde bulunan listeyi ben kendim tutuşturdum kendi elime, kendim ürettim. Neymiş insan babasının malını mülkünü bilmez miymiş, bilmek zorundaymış!

Oldu. Gözlerim doldu. Sen kendi memurunun, stajiyerinin hatasını sorgulama, faturayı vatandaşa kes. Başka derdin?!!

Her neyse… Başka tapu dairelerini bilmem ama Manavgat tapu dairesinde bir saçmalıklar zinciridir gidiyor. Olan vatandaşa, zamanına ve cebine oluyor. Günde ortalama 250 işlemin yapıldığını öğrendiğim 'Manavgat Tapu Dairesi’nden beş lira yatırmak için de, beşbin lira yatırmak içinde Ziraat Bankası’nın yolunu tutuyorsun. Saçmalıklar zinciri burada başlıyor zaten. Sen hem günde en az 200 vatandaşı şehir içine gönderecek, trafiği felç edeceksin, hem de kendi yaptığın yanlışın faturasını vatandaşa keserek, vatandaşı suçlayacaksın. Fakat bir veznedarı, gerekirse güvenlik elemanını tapu dairesinde görevlendirmeyi akıl edemeyeceksin! ’Sen derken kastettiğim müdür bey veya herhangi bir şahıs değil doğal olarak. Sistem.’ Öyle bir sistem ki; 200 kişinin Ziraat Bankasına gidip tek tek para yatırması makul ve mantıklı ama bankanın topu topu iki memuru orada görevlendirmesi mantıksız! Bu mudur 2 binli yılların Türkiye’si? Bu mudur teknoloji çağı? Velhasıl sorun çok ama yerim kısıtlı. Bu hafta genel itibari ile Manavgat Tapu Dairesi’nde yaşanan sıkıntılara değinmeye çalıştım. Umarım vatandaşa çektirilen bu çile bir an önce son bulur da vatandaş bir nebze olsun sürünmekten kurtulur. Sağlıklı günler dileğiyle…

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..