Vatikan' ın trafik kuralları...

Tıpkı ABD ve onun payandalarının akılları sıra dünyaya hükmettikleri gibi…

Vatikan’ın Trafik kazaları ile ilgili yayınladıkları emirlerde, normal herkesin yapması gerekenden farklı bir uygulama yok.

Burada amaç Hıristiyan dinini sevimli göstermek mi? Yoksa biz her şeyi biliriz ve her konudaki bilgilerimizi dünyaya duyurmakta bir sakınca görmeyiz mi denilmek isteniyor!

Vatikan kanalı ile yayınlanan bildiride, Kilise’nin trafik kuralları ile ilgili 10 Emri şöyle:

-Direksiyondayken konsantreyi bozan cep telefonu ve GPS cihazını kullanma. TV veya DVD izleme.

-Uyuşturucu ve uyarıcı ilaçlar ile alkollü içkileri asla kullanma. Sigara içme.

-Otoyollarda, kent içindeki caddelerde hız limitini aşma.

-Trafik kurallarına kent içinde ve yoğun trafik sırasında dikkat et ve uygula.

-Bebekleri ve çocukları arkaya bebek koltuğuna kemer bağlayarak oturt.

-Stresliyken, yorgunken, sinirliyken, heyecanlıyken direksiyon başına oturma.

-Başkalarının seni kışkırtmasına, tahriklerine aldanma ve gaza basarak yanıt verme.

-Kötü hava koşullarında araç kullanma.

-Yolda inatlaşıp yarışma.

-Kaza anında dur ve başkalarına da ilk yardım yapmayı görev bil.

Bu kurallara zaten araba kullanan herkesin uyması gerekiyor! Böyle bir yazılı kuralları, bir bildiri şekline getirip, emir olarak yayınlamak de neyin nesi?

Bizim Diyanet İşleri Başkanlığı da 16 Kasımdaki Dünya Trafik Kazaları kurbanları günü etkinlikleri çerçevesinde böyle bir emir(!) yayınlayamaz mıydı?

Veya hani şu her fırsatta her konuda fetva veren Suudi Arabistan müftüsü, bu konuda bir fetva yayınlayamaz mıydı?

Dünyanın büyük bir bölümü Laik bir sistemi kullanırken, Kilise’nin kendisi ile alakalı olmayan ve uzmanlık gerektiren bir konuda ahkâm kesmesi ne kadar etik?

Türkiye’nin aldığı nefese bile karışan, ancak her hangi bir eskir veya polisin ölümünde sesleri solukları çıkmayan Müstemleke Valisi gibi davrananların bu konudaki görüşlerini merak da etmiyor değilim!

Ayrıca Müslüman, Hıristiyanlar kadar kabalık olan Budistlerin bu konudaki düşünceleri ne acaba?

Kilise herkese üstünlüğünü kabul ettirmeye mi çalışıyor?

Yoksa biz 14 yaşındaki kızlara evlenme izni, kadınların başlarındaki örtünün rengini ve türbanı, imam nikahlı yaşanılan kadına tazminat ödenmesini tartışırken, dünyevi konular unuttuk mu?

Hatırladığım kadarıyla, Kilise daha önce de ekonomik kriz ile ilgili görüşler açıklamış ve krizi ilahi adalet(!) olarak lanse etmişti.

Bizim toplumumuzun yanı sıra İslam toplumlarının da kabuklarını kırıp, dünya gündemindeki konuları tartışma zamanı gelmedi mi?