Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mayıs '07

 
Kategori
Güncel
 

Vayrıs-ül İrtic-a (irtica virüsü)

Vayrıs-ül İrtic-a (irtica virüsü)
 

Yıl 2507 nokta beş.(1) " Yer; engin uzay boşluğunda sanki başka yer yokmuş gibi, bütün canlı ve hareketli varlıkların tıkıştırıldığı, aleme göre nokta mesabesinde küçük bir mekan. Kainatta, ölçülemeyecek kadar büyük bir boşluk ve bu boşlukta, sayılamayacak kadar çok küre varken neden bütün, "diri, sinirli, bencil, kavgacı ve müteharrik canlılar burada toplanmıştır?" sorusunun cevabını, kimse bilmiyor. Tabi ben de bilmiyorum. Bu işlemi kim, ne zaman, niçin ve niye yapmıştır? Daha büyük sistemler bomboş dururken, burası niçin birbirleriyle geçinemeyen, uzlaşmaz two foot and four foot (iki ve dört ayaklı) larla tıka basa doldurulmuştur, onu da bilmiyorum.

Fi tarihinden beri toplu yaşayarak konuşmayı ve cümle kurmayı öğrenen bu homo erektusların, anlaşmayı neden öğrenemedikleri konusunda ise, yeterli veri alınamamıştır. Hem de, vücutlarının üst bitim noktasındaki yuvarlağın içinde bulunan ve akıl ürettiği söylenen "beyin" denilen organa rağmen...

Bunun dışında ise çok şey bilirler. Mesela: çıkardıkları ölçülü seslere uygun ritmik hareketler yaparlar. Bunun adına "tans" derler. Demirden şapkalar giyerek birbirlerini öldürürüler. İstemeyenlere demokr-asi getirirler. İsteyenleri döverler! Sanki iyilik için yaratılmışlardır ama iyilik yapmazlar.

Kurdukları üretim tesislerinin üstünden yararlı, altından zararlı ürünler çıkar. Üstünü kullanır, altını doğa denilen ortama salarak, kendileri gibi nefes alan ve diri olan varlıklara zarar verirler. Arkasından etrafa bakıp, "yahu biz ne yaptık!" diye ağlarlar ama aynı şeyi yapmaya da devam ederler. Garip mi? Bence de!..

Bundan, dört tam bir bölü iki (dört buçuk) yıl önce, kürenin bir iç bölgesinde, (ki adı Turkiyah'tır) "irtic-a vayrısı" taşıdığı varsayılan bazı varlıklar merkezi (iktidarı) istila etmiştir. Yerleşkenin önderleri, kurumsal yetkinleri, köşe nidacıları (gazeteci) ve irtic-a'ya karşı bünyesel hassasiyeti olan bazı canlılar, bundan tedirgin olmuşlardır. Sık sık vayrıs taramaları yapıp, karantinalar uygulayarak önlemler almışlar ama garantili bir sonuç elde edememişlerdir. Çünkü irtic-a, çok tehlikeli bir vayrıstır, (virüs) ve hızla yayılma eğilimi göstermektedir... Peki bu nasıl anlaşılmaktadır?

Bu vayrısı taşıyan ikincil canlılarda, (dindar kesim) kutlu doğum haftası düzenlemek, örtülü küçük valıklara (tesettürlü kız çocukları) gece yarısından sonra ninni yerine, ilahi söyletmek, alanda dört adet kutsal birim (camii) varken, kutsal olmayan beşinci birimi (okul) işgal ederek kirletmek (tören yapmak) gibi davranışlar gözlemlenmektedir. Son zamanlarda bunların artmasından, duruma vukufiyetle, tehlikenin farkında olunmuştur.

Ayrıca gezinti ve dinlence yerlerinde, ikamet kovuklarının giriş ve çıkışlarıyla ışıklıklarında şalvar, cübbe, sarık, sakal, çarşaf, (my mother and my sister örtüsü hariçtir!) türban, tesbih ve takke biçiminde irtic-a'lara bolca rastlanmaktadır. Ancak, sevinince silaha sarılıp adam öldürmek, pornografi, cinsel istismar, ahlaksızlık, yaşadışılık, kapkaç, uyuşturucu, geçim sıkıntısı, sağlık sorunları, malı götürme gibi dertler diz boyunu aştığı halde, bunlar fazla önemsenmemektedir. Çünkü "lay-ik' yetkinler bunların, kendi görevleri dışında kaldığına, ayrıca ateşin sadece düştüğü yeri yaktığına, yananı da zaten Allah'ın göreceğine inanmaktadırlar. O nedenle, bu tür meselelere dikkat çekmeye gerek duymamaktadırlar.

Hasılı vaziyet, hoş bir gelecek vadetmemektedir. Fakat bu defa, durumdan vazife de çıkarılmamaktadır. Brifingler verilmemekte, phaletler dönememektedir. Vayrısın çoğalıp yerleşkeyi etki altına almaması için bütün asıllar, merkezi işgal eden ikincil varlıklara; "Sakın ha! Çhank-aya Monuts" a çıkmayın diye yalvarmaktadırlar. Fakat, onlar dinlememektedirler.

Cevap olarak, "biz buraya intihab (seçim) ile gelmiş canlılarız. Çhank-aya Mounts'a çıkmak bizim hakkımızdır. Burası, your father (baba) ınızın malı değildir. İntihap etsinler, siz de çıkın, " demektedirler. Ama karar verilmiştir, Çhank-aya Mounts onlara yedirilmeyecektir. Bunun için bir yol aranmış ve bulunmuştur. Birinin keşfettiği rakamsal yanlışlığı diğerleri ele almış, hatanın doğrultulması için yetkinleri tefekküre davet etmişlerdir.

Kalın kitaplar okuyan "kurumsal yetkin"ler, (üyeler) birlikte gerçekleştirdikleri üç günlük derin (!) tefekkürün ardından, bir karara varmışlardır. Adına; "a-yasa" denilen ince kitabın ilgili rakamlarının yanlış olduğunu anlamışlardır. 25 uzay zamanın (yıl) dan beri 1-8-4 okunan sayının aslında, 3-6-7 olması gerektiğini tesbit etmişlerdir. Böylece, hatayı düzelterek Çhank-aya Mounts'u şimdilik kurtarmışlardır. Onların sözünün üstüne söz konulamazdır.

Fakat tehlike bitmemiştir. Bir delik kapanmıştır ama rüzgar diğer taraflardan girmektedir. Gece uyunamamaktadır. Kabuslar görülmektedir.

Eskiden böyle zamanlarda, koruyuculara göz ucuyla şöyle bir işmar edilirdi. Onlar da üzerlerinde uzun borular bulunan demirden yapılmış, "thank" denilen aletlerle hemen sokaklarda gezinmeye başlarlardı. Bunları gören herkes, sağa sola kaçışır ve sonunda soluğu ikamet kovuğunda alırdı. O yüzden dışarıda, üzerlerine su püskürtülerek vayrıstan temizlenecek fazla canlı bulunmazdı. Thankçılar da su israfı olmasın diye, boruları kullanmazlar, az sayıda yakaladıklarını rehabilitasyon merkezlerine götürüp, "mharş ve nhtuk!" tedavisi ile iyileştirirlerdi.

Biliyoruz ki, bu yaz susuzluk tehlikesi vardır. Onunu için fazla su israf etmemek lazımdır ama irtic-a gibi, komo-nihizm tehlikesinin önü de aha bu borulu thanklarla alınmıştır. Şimdilerde komo-nihizm, Fuel Kadastro dışında bir yerlerde bulunmamaktadır. Hatta China Town da bile... Thankların su püskürterek, irtic-a ve komo-nhizm vayrısını temizlemekte kullanıldığını, "phan-zehir"lerle (panzer) kıyaslayarak öğrendim. Phan-zehirler, daha kullanışlı ve daha seri. Güzel su atıyorlar. Hakiykaten teknik çok gelişti değil mi!

Eski uygulamalar böyleydi. Şimdi, ise her şeyi gören gözler vardı. Koruyuculara işmar edenler hemen farkediliyor ve ayıplanarak utandırılıyordu. Onlara "Dharbeci!" deniyordu ki, bu artık yüz kızartıcı bir suç sayılıyordu. Zikredilen nedenlerle koruyucuları sahaya çağırmak çok zor olduğundan lay-ikler, "tehlikeyi bertaraf etme görevini" bizzat yapmaya karar verdiler.

Giyim, yiyim, geçim derdi olanlarla, laikliğininin irtic-a'ya karşı bağışıklık kazandığını düşünenlerin dışında kalanlar, yani maddi sıkıntı çekmeyenler, baş yoracak ve kayıracak başka dertleri de bulunmayanlar meydanlarda toplandı.

Yetkinler, kendileri için kurulan yüksekçe yerlere çıkıp ellerindeki top başlı aletlere (mikrofon) doğru konuştular ama lafları, her yandan duyuldu. Hatta The İnhdiya and Yhe-men'den bile. Meydandakiler, dinlence ve gezinme yerlerinde bulunanlar, ikamet kovuklarında oturanlar hepsi, bütün kelamı dinledi, sahiplerini izledi.

Çünkü, canlı varlıkların sıkıştırılarak yaşatıldığı bu garip kürede thele-bision denilen alet, lafı ve sahibini her yere taşıyordu. Alandakiler, her bir münasip kelamın ardından, hep birlikte şöyle dediler: "Ne abcd, ne cab! Tam ba-ğımsız urkiya-h!" Sonra bir de şöyle: "ne irtic-a, ne darb-e! Demokr-atik urkiya-h!" Böylece, irtic-a'yı kovduklarını ve kendilerini ve çevreyi ondan temizlediklerini düşündüler.

Bütün sözleri dinleyip, nakaratları da attıktan sonra, yorgun yüzlerle yerleşkelerindeki ikamet kovuklarına doğru yola çıkanların irtic-a'dan temizlenip temizlenemediğini, nutukların büyüsel etkisinin gezinti, dinlence, çalışma yerlerine, kurumsal ve oturumsal kovuklara ulaşıp ulaşmadığını, daha sonraki ayın, yan yana 2 sinde (22 temmuz 2007)görebileceğizdir. Kalın kitaplar okuyan yetkinler, bu rakam hakkında, tefeküre dalamazlar diyorum. Çünkü bu rakam, a-yasa'da bulunmuyor. Gene de "erenlerin sağının ve solunun belli olmayacağını" bilerek, kararı onlara bırakmakta yarar var. Yani, mahçup olmayalım diye!

(1) Mayıs 2007 demektir.

ÖNEMLİ NOT: Burada, canlı, varlık, kovuk (konut manasına) ve benzeri tüm tanımlamalar komiklik olsun diyedir. Asla hakaret ve küçümseme anlamında değildir. Bir Avusturalya kabile reisinin Avrupa izlenimlerini anlatan; "Göğü Delen Adam" adlı kitapta, benzer tanımlamalar vardı. Çok hoşuma gitmişti. Biraz esprili olsun diye ben de o tanımlamalara benzetmeye çalıştım... Mesela; "Fidel Kastro'nun Küba'sında" desem buna kim güler? Amacım kimseyi rencide etmek değildir. Saygılar.

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..