Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ocak '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Vazgeçmek

Vazgeçmek
 

En son yazımın üzerinden yaklaşık iki hafta ya da kötü bir espriye başvuracak olursam bir yıl geçmiş. Biraz uzunca bir süre. Buna biraz tatil, biraz bilgisayardan uzaklaşma tercihi, biraz da tatilimin son günlerinde geçirdiğim küçük bir rahatsızlık neden oldu. Aralık uzayınca yazmaktan da biraz soğudum doğrusu. Gündemden uzaklaşmamın ve bir ölçüde tembelliğimin de aranın uzamasına olumsuz katkısı oldu.

Ancak tembelliğim tamamen nedensiz değildi. Başkaları bu konuda nasıl düşünür bilmem ama ben Milliyet Blog’ta yazmaya başladığım son altı aydır bir girdaba kapıldığımı hissediyorum. Önceleri anlatmak istediklerimin bir yerlerde birilerine ulaşması, duygularımın başka insanlara geçmesi, onlardan hemen hepsi çok olumlu değerlendirmelerin gelmesi hoşuma gidiyordu. Geçmiş zaman kipiyle söz ettiğime bakmayın, bu hoşnutluk değişmiş değil, hâlâ öyle. Ama zamanla bu iş önüne geçilmez bir yarış, bir çeşit rekabet biçimine de dönüştü. Herkes kendini daha sık yazmak, daha kışkırtıcı olmak, daha çok okunmak için çeşitli yöntemler geliştirmek zorunda hissetmeye başladı. İlgi çekmek için tüylerini kabartan tavus kuşlarına döndük. Ben bir tavus kuşu değilim, kabartacak rengarenk tüylerim yok. Hangi kuşa benzerim onu da bilmiyorum. Kısaca, kendi isteğimizle girdiğimiz bu anafordan kendimi kurtarıp biraz dışarıdan bakmak istedim.

Ben yazmayınca dünya yine dönüyordu. Bu da beni biraz vazgeçme üzerine düşünmeye zorladı. “Vazgeçmek” derken sadece burada yazmayı bırakmayı kastetmiyorum. Vazgeçilemez diye bildiğimiz şeylerin tümünü şöyle bir gözden geçirip gerçekten hangilerinin yaşamsal, hangilerinin kendi ellerimizle inşa edip içine kapandığımız gereksiz birer görünmez kafes olduğunu düşünüyor muyuz hiç?

Mesela işimiz ne kadar vazgeçilmez? Bir ay sonu maaşımızı aldıktan sonra işyerinden hiç kimseyle vedalaşmadan çıkıp gitsek, bu ani karar hayatımızın sonu mu olur? Aç mı kalırız? Başka hiçbir iş bulamaz ya da yapamaz mıyız?

Arkadaşlarımız? Bir gün arkadaşlarımızla görüşmemeye karar versek neler kaybederiz? Onlardan başka kimseyle tanışamaz mıyız? Başka arkadaşlıklar kuramaz mıyız? Hiç arkadaşımız olmasa bile yaşayamaz mıyız?

Yaşamaya alıştığımız bu şehir? Yollarını bildiğimiz, kaldırımlarını, mağazalarını, meydanlarını ezberlediğimiz bu şehri terk edip gitsek çok mu mutsuz oluruz? Bir başka şehri keşfetmeye girişmek daha heyecanlı olmaz mı?

Ya alışkanlıklarımız? Sigara ne kadar vazgeçilmez bir keyiftir mesela? Sigaraya başlamadan önce hayat bizim için daha mı basitti? Cebimizdeki yarım paketi kaldırıp çöpe atsak hangi rengimiz de onunla birlikte kaybolur? İçki içmeden duramaz mıyız? Ellerimiz mi titrer, hayattan zevk alamaz mıyız?

Televizyonu çıkarsak hayatımızdan hangi penceremiz kapanır? Ona harcadığımız zamanı gözümüzü tavana dikip boş boş bakmaya ayırsak bizim için ne değişir? Müzik yerine gecenin sessizliğini dinlesek oradan daha değişik sesler duyamaz mıyız?

Karşılıksız ve umutsuz bir aşkla yıllarca peşinden koştuğumuz birini sevmekten vazgeçsek kötü mü olur? Hem ona rahat verip hem kendimiz huzura kavuşmayı denesek daha soylu bir davranış sergilemiş olmaz mıyız?

Cep telefonumuzu bir süreliğine kapatıp eski günlere dönsek ölür müyüz? -Ki, bizi arayan eğer gerçekten ihtiyacı varsa nasılsa bulacaktır-.

Sorulara herkesin yanıtı farklı farklı olacaktır tabiatıyla. Ben kendi adıma konuşacak olursam vazgeçmeyi severim. Bu seçeneğimi her zaman elimin altında bulundurmak isterim. Şimdiye kadar nelerden vazgeçtim, saymam imkânsız. Vazgeçemeyeceğim şeyler de vardır elbette ve bunlar da az değildir. Ama bir işi sakız gibi sündürmeden, başkalarına yük olmadan, çevreye rahatsızlık vermeden çekip gitmenin önemli bir erdem olduğuna inanırım.

Önemli olan şu: Senin gitmenin yarattığı eksikliğin yarası orada yapışıp kalmanın yol açtığı tümörden daha büyük olmalı...

Eksikliğimi hisseden dostlarıma içten bir merhaba...

 
Toplam blog
: 431
: 3853
Kayıt tarihi
: 30.06.06
 
 

Anahtar kelimeler: Antep, İstanbul, Haziran, İkizler, Beşiktaş, MÜ İletişim Fakültesi, Gazetecilik. ..