Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ekim '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ve ateş...

Ve ateş...
 

Sunulanlar neydi, ya ne kadarı kabul edilmişti; gerçek sanılarak...

Hayat; gördüklerin, duydukların ve hissettiklerindi,

Peki ya ötesi....

Bir kamp ateşi etrafında,

Gecenin serinliğine inat, ateşin sıcaklığı huzurdu yüzüne yayılan

Her alevde oynaşan gölgelerle...

Sırt üstü yattığın yerden yıldızları izlerken

Kayan yıldızları yakalamaya çalışmak

Neden mutlu bir gülümseme yayardı ki yüzüne!

Ateş besleyebildiğin kadardı, sana hizmet ediyorsa

Eğer sürekli ilaveler yapmazsan, en gerekli anda sönecekti, biliyordun...

Ve yıldızlar,

Bazıları hızla yokoluyordu

Bazıları ağır ağır ve arkalarında uzun kuyruklar bırakarak,

Her kayan yıldız

Bir yokoluş değil miydi aslında?

Her kayan yıldız bir tükeniş...

Nedendi o zaman kayan yıldızları izliyerek

Ve sadece sen onu beslediğin sürece sana hizmet edecek ateşle

Yaşadığın o sahte mutluluk.

Sahteydi, gecenin karanlığında parıl parıl parlayan ayın

Göz kamaştırıcı aydınlığı kadar...

Ve arkanı döndüğünde kazılan çukurun içindeki cehennem ateşi....

Seni sonsuza kadar yutmaya hazır olan

Ve,

Asla senin beslemeni beklemeyen....

Hemen arkandaydı oysa,

Sen beslediğin ateşin yanında, sırt üstü yatıp kayan yıldızları izlerken...

Ağır ağır kayan ve arkasında en uzun iz bırakan yıldız

Ağır ağır tükenen hayat değil miydi?

Bir taraftan enerjisini tüketirken

Diğer taraftan tükenmeyecek bir ateşin içine ağır ağır yol alan...

Ve o ateşin içine girdiğinde de

Alev alev yanarken her bir yanı

Elleri ve ayakları buzlar içinde,

Bir histeri nöbetiydi sadece hissettiğin...

O beslediğin ateş huzur muydu o zaman,

Ya da kayan yıldızların yüzüne yaydığı gülümseme...

Ne tuzak!

 
Toplam blog
: 240
: 1628
Kayıt tarihi
: 18.08.06
 
 

Zamandan şikayet ederken, ne kadar hızlı aktığını fark edemeden geçmiş yıllar. Kırklı yıllar, kır..