Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Temmuz '13

 
Kategori
Deneme
 

Ve bir kadın... Kandı... Yandı... Ağladı... Kanadı...

Ve bir kadın... Kandı... Yandı... Ağladı... Kanadı...
 

BEN SANA CANIM FEDA DEDİM...


Hayat ve aşk; ikisi de ne kadar kafa karıştırıcı, yıpratıcı, vurucu, kırıcı hatta bazen yok edici... Zaten havada çok bunaltıcı, üstelik kötü bir depresyondayım. Kara kara bulutlar gitmiyor güzelim Karşıyaka'nın üzerinden. Bu gün o sahil var ya o sahil , tüm melankolikliğimi su üstüne çıkardı iyice...

İhanet; kelime anlamına ne kadar da uyumlu bir davranış.

1. Hıyanet, hainlik; bağlı olduğu, savunduğu düşüncelerden görüşlerden vazgeçerek onlara ters düşme.
2. Sevgide aldatma, sadakatsizlik; bir topluluğa, ülkesine kötülük etme.
3. Gerektiğinde yardımda bulunmama, bir kimsenin güvenini yok etme.
(Kaynak: http://ihanet.nedir.com/#ixzz2X9v0SfEv)

İnsan değişiyormuş, verilen sözler unutuluyormuş, aşklar son buluyor, sevgiler yalanlar içinde boğuluyormuş. İhanet eden bir gün günahının bedelini öderken, ihanete uğrayan kendini kurban gibi hissedip acılar içinde yok oluyormuş...
Oysaki insanoğlu er geç varılacak son noktanın ihanet olduğunu çok geç fark eder, belki de hiç fark etmeden yaşayıp gidermiş...

Çepeçevre sarmış seni yalanlar
Bir çöle döndürmüş içini
Öylesi susuz, öylesi kurak
Oysa ki ben serpmiştim tazecik aşk tohumlarını yüreğine
Papatyalar kadar masum ve ak...
Sen çiğnedin ihanetlerinle yeşermesinler diye...
Söylesene ihanet kaç kişilik???

Hain için yapılması en doğal şey, alışkanlık haline gelmiş bir huy gibi. Herkes bir şeylerin haini, herkes dolayısıyla bir sebeple ihanete uğrayan...

Sevdiğim beni sevdiğini söylerken, her konuda bana yetiyorsun Tek'sin sen derken aklında, fikrinde, klavyesinde, kaleminde, şiirinde, gözlerinin önünde, pc sinin karşısında bir başkası-başkaları varsa; zevklerini, gönlünü, ihtiraslarını bir hiç uğruna bir başkasına bir başka hiç' lere kaptrdıysa her türlü yıkıcılığa rağmen yapıcı olmayı denemektense kısasa kısas düşüncesiyle kinci tavır güdüyorsa ihanet ediyordur hem de bana değil Aşk'a ihanet ediyordur... O'na sorarsan aklın ve aşkın mantığı budur.

işte aşk böylesi bir hastalıklı duygu ve aldatmacadır. İnadıdır, kin duygusudur, gururudur sevgisinin içini yalanla ve ihanetle dolduran...

Bu sırada sen tüm bunları bile bile, kullanıldığını bile bile göz yumarsın herşeye... İnsanlar bu durumu hiç bir zaman konuşmak istemezler zaten... İhaneti anladığında susmanı beklerler, isterler . Sen susmuyorsan asılsız suçlamalarla karşı saldırıya geçip kendilerini haklı çıkarmaya çalışırlar... Bu hep böyle olmuştur...

Çok güvenirken, hayata, aşka, sevgiye dair özlediğin her şeyi onda bulduğunu sanırken arkanızı döndüğünüz an sırtınızda bir acı hissedersiniz ve insanın içini donduran buz gibi soğuk bir yürek!!!
Sırtınızdaki kanayan o keskin acıyı hissedersiniz ama asıl acı veren yüreğinizin o buz gibiliğidir...

İhanete uğradığını öğrenen kişi yoğun bir duygusal travmaya maruz kalıyor. Yaşadığı duygusal çöküntüyle ilk zamanlar karşı cinsten uzak durup aşırı bir güvensizlik hissetse de bir süre sonra o da hırs ve intikam duygusuyla ve incinmiş gururunu tamir etmek düşüncesiyle hain oluyor yani ihanet ediyor...

Bu durum genel üzerinde hep böyle olmuştur ama aşkına sadık her türlü ihanete ve itilmişliğe rağmen hala aynı aşkta kanaya kanaya, tüm yalanlara kana kana aynı aşka ömür boyu demir atan yürekler var ki; işte onlar bu vefalı duruşlarıyla bir gün elbet içlerinde her darbede kurumaya yüz tutmuş hakettikleri mutluluğu yaşayacakları umudunu en sevgili uğruna akıttıkları göz yaşlarıyla yeşerte yeşerte var olmanın dayanılmaz hafifliğiyle yaşamaya devam edeceklerdir.

Gidiyordu bir kadın hiç bir şey söylemeden
Kanayan ruhunda bir sürü ihanet izi vardı...
Yanıyordu şimdi o buz gibi yüreği
Keşke sevgilinin verdiği güllerin dikenleri ellerini kanatsaydı
Dikenleri söküp atmak yüreği söküp atmaktan daha kolaydı.
Gidiyordu ama hiç acele etmiyordu kadın
Nasılsa bir yol bulacak, tüm yalanları rüzgara katacak
İhaneti yüreğinden alıp sırtına yüklenip yola çıkacaktı...
Ve yola çıktı kadın sırtında ihanetin yükü
Yüreğinde sevdası, yalın ayak yürüyordu
Ayaklarına batan çakıl taşlarına aldırmıyordu
Çünkü yüreğine batan sevdadan daha acıtan bir şey yoktu.
Nice köprülerden geçecek nice dağlar aşacaktı
Elbet bir yerde aşkı gibi tertemiz akan bir su bulacak
Ve sırtındaki yükü atıp kurtulacaktı...
Ardından sessizce gözyaşı döküp:
"Bir kadın ihaneti bir kez yaşar sonrasına izin vermez" diyecekti.
Gidiyordu kadın bu kez kararlı ve cesurca,
Gözlerini kapadı kadın. Ilık, hafif bir rüzgar esti usulca
Önce yanmış yüreğine sonra sızlayan ruhuna dokundu geçti
VE BİR KADIN KANDI,YANDI, AĞLADI, KANADI, KANADI, KANADI...
O rüzgar ki; en iyi ilaçtı ve adı Zaman' dı...

24-25 Haziran 2013 Karşıyaka / İZMİR...

 
Toplam blog
: 20
: 1693
Kayıt tarihi
: 02.03.12
 
 

Sanat ve Edebiyat penceremden sizlere seslenmeye çalışacağım....   BİYOGRAFİ : 1966 yılın..