Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ekim '11

 
Kategori
Mağazacılık
 

Ve Lucifer, "Poğaça ye." dedi.

Ve Lucifer, "Poğaça ye." dedi.
 

Bir gece rüyalarıma Dilek Perisi gelse ve bana; Türkiye'ye ikinci bir isim verilecek olsaydı, sen ne önerirdin dese kesinlikle Mizahiye derdim!

Hep diyorum. Onca ülke gezdim, yok bizimki kadar neşelisi. Her köşeden beyazı-karası, mizah fışkırıyor. Ya doğaçlama ya da hinlikle yapıldıkları için de ancak mizah gözlüler fark edebiliyor. Sizlerle paylaşırken dahi gülümsemeye devam ediyorum. Güzel yurdumun güzel insanlarını, kıvrak ve de matrak zekalarını zararsız oldukları sürece çok seviyorum.

Bu hafta sonu WTA Tenis Şampiyonası yarı final ve final maçlarını izlemek için İstanbul'daydım. Maç saatine kadar oyalanmak için de Bakırköy'de bir AVM'ye girdim. Son 10 yıldır yediğime-içtiğime dikkat ediyorum. Bazen de pembe rüyalar görüyorum: Enginar, brokoli, kereviz çok zararlı ve kalori bombasıymış; sucuklu yumurta, tereyağlı iskender ve kokoreç ise sağlığa son derece yararlı ve diyet yiyeceklermiş! Nasıl rüya ama:) Bu arada, diyet rüyalarımın franchise usulü satışına başladım. Kilosuyla başı dertte olanlara duyurulur:)

Neyse, sözünü ettiğim AVM'nin alt katında Çağdaş Ekmek Sanatları icra eden bir pastane/fırın zincirinin şubesi var. İtiraf etmeliyim ki ürünlerinin hepsi ezber ve de diyet bozduran cinsten:) Ben Tam Buğday ve Çavdar Ekmeği'ni, tahıllı simit ve bagetlerini çok beğeniyorum. Günde bazen bir dilim ekmek yiyen benim için o harika ekmeğin dipfrizdeki misafirliği bir ay sürebiliyor. Sadece ekmekleri değil, diğer ürünleri de sizi bambaşka bir lezzet şölenine davet ediyor. O güzelim poğaçalara, böreklere teslim olmamak için iradenizi sınıyorsunuz. Bademli-Cevizli-Çikolatalı Cookie'ler de sizi günahkâr yapmaya hazırlar.

Baştan çıkmamayı öğrendiğim için, niyetim Ezine Peynirli-Kepekli Panini yemekti. Daha AVM'nin giriş katındayken sizi sarmalayan davetkâr kokuyu takip ederek tek sıra halinde lezzete koşuyorsunuz ve o büyüleyici rayiha içinde mest olarak kalorileri alıyorsunuz. Dükkanın duvarlarında ve yerdeki reklam panoları da görsel şöleni destekliyor. Blog resminde de görüyorsunuz. Peki, ne yazıyor?

Sabah keyfiniz bizden. Saat 10'a kadar size özel %15 indiriminiz var.

Zaten ulusça kendimizi özel hissetmek için yaratılmışız, mümkün mü bu reklamı görmezden gelmek!

Sonu 9'la biten gıda fiyatlarını daha önce defalarca bloglarımda işledim. Uyanık işletmeler her satışta 1 kuruşu pişkince iç ederek saf vatandaşlarımızı tokatlarken, akıllı vatandaşlarımızı da nakit kart kullanmaya teşvik ediyorlardı. Ancak, giyim mağazalarındaki sonu 99'la biten fiyatların amacı elbette ki 1 kuruş kazanmak değildi. Fiyatı 79.99 lira olan bir elbise aslında 80 liraydı ama insan beyni önce fiyatın ilk rakamını algılıyordu. Yani, insanı o elbiseyi almaya iten faktör, fiyatının 70 lira olarak algılanmasıydı.

Bugün dünyada, Alışverişçi Pazarlaması ve Tüketim Antropolojisi üzerine inanılmaz araştırmalar yapılıyor. Paco Underhill'ın "İnsanlar neden alışveriş yapar?" adlı kitabını okumanızı öneririm. Kitabın bir yerinde: Eğer sadece ihtiyacımız olduğunda alışverişe çıkıp sadece planladığımız şeyleri satın alsaydık; ekonomi çökerdi diyor.

Bir ürünü satın almaya beynimiz ilk saniyelerde karar veriyor. İzleyen dakikalarda ise kendimizi bu karara ikna etmekle uğraşıyoruz. AVM'lerde devamlı çalan müziğin amacı da, duygusal kararımızı satın alma eylemine dönüştürünceye kadar bizi mağaza içinde kalmaya teşvik etmek! Hatta müziğin içinde kulağın duyamayacağı ama beynin algılayabileceği frekansta satın al satın al komutlarının verildiği dahi söyleniyor!

Marketlerde temel ihtiyaç maddelerinin marketin en arkasında, giyim mağazalarında kabinlerin mağazanın sonunda olmasının nedeni de aynıdır: Bir kere girdikten sonra, sizi mağazanın içinde olabildiğince çok tutmak.

Peki, blog resminde dikkatinizi çeken ilk ne oldu? Benim dikkatimi çeken %15 indirim ibaresi oldu. Çünkü beyin % işaretinden dolayı önce indirim rakamını algılıyor ve içeri giriyorsunuz. Reklamdaki diğer detayları da sonra okuyorsunuz ya da okumuyorsunuz. Amaç, ilginizi çekip sizi dükkandan içeri sokabilmek. Ve hesaplar, içeri giren her dört kişiden en az birine mal satmak üzerine yapılıyor.

Ee, ne var bunda? Bak ne güzel, adamlar keyifli bir kahvaltı edebilmen için saat 10'a kadar %15 indirim yapıyorlar. 10'dan sonra kahvaltı edecek değilsin ya! Bunda bile bir hinlik arıyorsun diyorsunuz, değil mi?

İyi de AVM saat 10'da açılıyor!

 
Toplam blog
: 462
: 1159
Kayıt tarihi
: 07.03.09
 
 

Ne güzel bloglar yazdık, ne muhteşem dostluklar kurduk; onlar kaldı baki... ..